Köyünü sattı, ama…

 

Akhisar'ın zeytini, zeytinyağı ve köftesi meşhur. Akhisar; aynı zamanda uçsuz bucaksız topraklar üzerine yayılan büyüklüğü ile dostu düşmanı kıskandıran Keskinoğlu ile özdeşleşmiş. 55 yıldıryumurta ve piliç sektöründe olan şirketin, Ravika(Kendi zeytinyağı markası ) adına kurulu köyü var.Daha doğrusu düne kadar vardı.

 

75 ülkeye ihracat yapan, 1 milyar doların üzerinde yıllık cirosu olan Keskinoğlu, kredilerini geri ödemede güçlük yaşayınca Ravika köyünü satmak zorunda kaldı. Keskinoğlu, likidite sıkışıklığı, Hammadde maliyetlerinin artması,  dövizdeki ani dalgalanmalar ve fiyatların geçen yılın altında seyretmesi nedeniyle konkordato ilan etti.

 

Akhisar'ın herşeyi

 

Ülkenin en büyük üreticilerinden, günlük kapasitesi 300 bin tavuk olan, ancak bugün 75 bine düşen, Akhisar'ı tek başına ayakta tutan, Keskinoğlu'nun, yaşadığı sıkıntı üzüntü verici. Okuyucularımdan şirketle ilgili pek çok yorum geldi. Bodrum'da yaşayan okurum, O.A'nın gönderdiği bilgi notu ise oldukça ilginç. Yazıyı, olduğu gibi aktarıyorum: 'Bodrum'da küçük çiftliğim. İstanbul'dan dönerken Keskinoğlu'nun önünden geçerdim. Bir gün gübre fabrikasına girdim. Tavuk gübresi almak istediğimi söyledim. Bir kamyon çuvallanmış gübrenin parasını ödeyerek Bodrum'a gittim. Bir kaç gün sonra kamyon geldi. Aradan 5-6 yıl geçti. Çiftliğimi sattım. Daha sonra bir telefon aldım. Karşıdaki ses genç bir erkeğe aitti.

- O.A beyle mi görüşüyorum.

- Buyurun benim.

- Ödenmemiş bir faturanız var!

- Nasıl yani!

- Bir kamyon gübre almışsınız ve fatura bedelini ödememişsiniz.

- Gübre doğru da, ödeme konusunda yanlışlık olmasın.

- Ödeme görünmüyor.

- İyi de ödemeyi yaptım.

- Ödeme makbuzunuz duruyor mu?

- 5-6 yıl geçti, şirketim yok. Çiftliği sattım.

 - Makbuzu saklamak için bir neden duymadım! Gene de ararım.

- Makbuzu bulamazsanız ödemek zorundasınız.

- Kapıdan her geçene parasını almadan, gübre satar mısınız?

- Satmayız.

- Öyleyse...

- Muhasebe denetiminde ödeme görülmüyor.

- Bu nasıl bir şirkettir ki, bir kamyon gübrenin ödenmemiş parasını tahsil için 6 yılda bir defa bile aramıyorlar.

- Geç fark ettik.

- Kardeşim, şirketten kimseyi tanımam, şirkettekiler de beni tanımaz. Parayı, masadaki, 35-40 yaşlardaki bir kişiye ödedim. Siz hırsızı muhasebenizde arayın.

- Peki, biz tekrar araştıralım.'

 

İcra canımı yaktı

 

Ödeme makbuzunu bulamadı. Taşınma sırasında kaybolmuştu. A.O. daha sonra olanları şöyle anlatıyor:

'Bir ay kadar sonra şirketin avukatı aradı. Ödeme yapılmadığı için hukuki işlem başlatacaklarını söyledi. Aynı şeyleri avukata da anlattım.

- Haklısınız ancak benim görevim tahsilat, dedi. Kısa bir süre sonra icra takibi geldi.

 İtiraz ettik. Ancak, Akhisar demek, Keskinoğlu, demek olduğundan itirazımız reddedildi. Avukat haciz işlemleri başlattı. Ödediğim fatura için gelen haciz kararı yüreğimi yaktı  ve (Dilerim daha büyük acıyı Keskinoğlu yaşar) diye beddua ettimSanıyorum şirket için beddua eden yalnız ben değilim.'

Ne demiş büyüklerimiz, güvenme varlığa,  düşersin darlığa. Bodrum'daki okurumuzun gönderdiği yazı da gösteriyor ki, muhasebesine hâkim olamayan şirketlerin büyümeleri de kavak ağacı gibi oluyor.

Bir de ALLAH'IN adaleti var tabii.