Liseliler ayakta: Başka gezegen yok

 
BİZİM meslekte bazen önem ve değer arasında seçim yapmak zorunda kalıyorsun. Bazen değerli olan, bazen de önemli olan haber ya da konu öncelik alıyor. Birkaç haftadır da gündem yoğun olduğu için bu tercihi önemli olana göre yapmak zorunda kalıyordum. Örneğin Yeni Zelanda vahşeti, ya da dünyanın en büyük turizm borsası ITB gibi olaylar önemli olduğu için tercihlerimize yansıdı. Oysa sizlere mektuplarımda anlatmam gereken çok değerli şeyler de vardı. Değerli olan bir konu da Almanya'da liseler bir süredir ayakta. Neden mi?
 
Kimsenin yarınlar için bir şey yapmadığını düşünen liseliler aylardır 'Başka gezegen yok' diyor. Ülkeleri yönetenlerin, kendilerini yetiştirenlerin, annesinin, babasının, dünyayı kurtarmak için yeterince çaba sarf etmediğini düşünen, aralarında Türklerin de olduğu öğrenciler, 14 büyük kentte iklim grevi düzenliyor. Haftalardır sesini duyurmaya çalışan öğrenciler iklim değişikliğinin, gelecekleri adına en büyük küresel tehdit olduğunu söylüyorlar. Almanya genelinde 310 bin, Berlin'de 25 bin öğrenci öğretmen ve velinin katıldığı son eylemde Berlin'de Federal Meclis (Deutscher Bundestag) önünde de 'Başka gezegen yok' diye haykırdı. Öğrenciler, politikacılardan küresel ısınmayı durdurmak için daha ciddi adım atmasını istedi. Öğrenciler "Bugün çam ağaçları, yarın biz", "Az tüketim çok çevre", "Şimdi değilse, ne zaman?", "Siz ödevlerinizi yapın", "Biz de kendi ödevimizi yapalım", "Biz buradayız, biz sesliyiz, bizim geleceğimizi çalıyorsunuz" şeklinde döviz ve pankartlarla mesaj verdi.
 
Greta Thunberg'in çığlığı
 
Alman basınının ilgisine rağmen, Çevre bakanı Svenja Schulze dışında henüz politikacılardan duyarlılık ya da ses henüz çıkmadı. Schulze de "Gençlerin bu iklim değişikliği politikalarımıza uyarılarından dolayı kendilerine çok çok teşekkür ediyorum" demekle yetindi. İklim değişikliğine karşı harekete geçilmesi için sokağa çıkan öğrenciler "kendi gelecekleri" için "Fridays for Future" sloganıyla eylemlere devam edecekler.  Bilindiği gibi geçen yıl 16 yaşındaki Greta Thunberg'in İsveç parlamento binasının önünde kendi hazırladığı "İklim için okul boykotu" yazılı pankartla yaptığı oturma eylemi cuma günü 106 ülke 6 yüz 50 kentte yüzbinlerce çocuk ve gence ilham verdi. Çevrecilik konusunda sembol bir isim haline gelen Thunberg, bu eyleminden dolayı Norveçli milletvekilleri tarafından Nobel barış ödülüne de aday gösterildi.
 
Türkiye tatili anketi
 
Dedik ya geçtiğimiz haftalarda önemli konular vardı. Almanya'da bizleri ilgilendiren önemli konulara gelince. Onlardan birisi de ITB'ydi. Deyim yerindeyse mini bir dünya yaratılmış ve her ülkeden insanlar, ortak bir dil ekseninde kendini anlatıyordu. Türkiye olarak biz de anlattık. Ama ITB'den sonra yaşanan gelişmeler hiç de hoş olmadı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ITB'ye damga vuran sözlerinin ardından geçtiğimiz günlerde Almanya Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Türkiye'ye gelecek vatandaşlarına "Tutuklanabilir ve cezai kovuşturmalarla karşı karşıya kalabilirsiniz" sözleriyle üstü örtülü gitmeyin uyarısında bulundu. Dışişleri Bakanlığı, "Almanya içinde hoş görülecek, ama Türk yetkililer tarafından hoş karşılanmayabilecek fikirler nedeniyle tutuklanma riski ile karşılaşabilirsiniz. Alman hukuk anlayışında ifade özgürlüğü olarak değerlendirilen ifadeler, Türkiye'de kısıtlamalara ve cezai kovuşturmalara yol açabilir " şeklinde yeni bir seyahat uyarısında bulundu.  Bu uyarının ardından zaten var olan ön yargı iyice pekişti ve son yapılan bir ankete göre Almanların yüzde 80'nin bu yıl Türkiye tatili istemediği ortaya çıktı. Ciddiyetiyle tanınan Tagesspiegel Gazetesi'nin yaptırdığı ve 5 bin 47 kişinin katıldığı anketine göre Alman vatandaşlarının yüzde 66.8'i siyasi nedenlerle kesinlikle Türkiye'de tatil yapmak istemiyor. Bakalım bu gelişmeler Türk turizminin Alman hedefini nasıl etkileyecek hep birlikte göreceğiz.
 
Zira politik aksiyon devam edecek gibi görünüyor. Türkiye ile ilgili son olarak Yeşiller milletvekili Cem Özdemir de tartışmalara katıldı. Özdemir, "Hiç kimse Türkiye'de güvende değil, ister Alman olsun, isterse de olmasın. Türkiye keyfi yönetime dayalı bir ülke" şeklinde görüş belirtti. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı Annegret Kramp-Karrenbauer da, Ankara'nın son zamanlardaki tutumunu eleştirdi. Şansölye Angela Merkel'in halefi olan Kramp-Karrenbauer, "Türkiye bu tutumuyla AB'den uzaklaşıyor. Türkiye'nin AB'ye yakınlaşma ihtimali düşük" şeklinde konuştu.. Anlaşılan o ki Türkiye ile Almanya arasında bir süreç daha yaşanacak.  Tabi bu noktada her zaman olduğu gibi Almanyalı Türkler zararlı çıkacak gibi görünüyor. 
 
Kurumsal ırkçılık ve İslam karşıtlığı
 
Ön yargılar, siyasi planlar, şunlar bunlar derken son günlerin en önemli olayı olan Yeni Zelanda vahşetinden sonra buradaki göçmen Müslümanlar kadar Alman devleti de tedirgin. Böylesi bir dönemde Almanya'nın korkularını anlamak mümkün.  Almanya İçişleri Bakanlığı, İslam düşmanlığını Ocak 2017'den beri siyasi motifli nefret suçları arasında ayrı bir kategori olarak görüyor. Berlin Brandenburg Türkiye Toplumu TBB'nin de ısrarla altını çizdiği 'Kurumsal ırkçılık ve İslam düşmanlığının' yıllardır körüklendiği bir ortamın varlığını herkes kabul ediyor. Gelin görün ki İçişleri Bakanı Horst Seehofer'in, Bild gazetesinin "Almanya'da camilerin de sinagoglar gibi korunması mı gerekecek?" sorusuna Seehofer, "Dini kuruluşlar da teröristlerin hedefi olabilir. Tehlikeye işaret eden bulgular olursa, koruma önlemleri güçlendirilir" yanıtını vererek soruna ne kadar duyarlı olduğunu göstermiş. Oysa 2018'in ilk dokuz ayına kadar ulaştığımız verilere göre Almanya'da Müslümanları hedef alan 578 suç işlenmiş ve 40 kişi de yaralanmış. Söz konusu suçlar arasında yaralamanın dışında hakaret, tahrik ve camilere yönelik saldırıları olması sorunun vehametini yeterince gösteriyor olmalı. Ancak CSU'lu bakan beyin konuyu ne kadar ciddiye aldığı ve kişisel bakış açısını gösteriyor. Oysa Diyanet İşleri Türk İslam Birliği DİTİB geçtiğimiz yıl bu saldırılar olurken, hatta Başkent Berlin'de bile cami kundaklanırken daha iyi koruma istediği unutulmuş görünüyor. Sanırız bin nasihatten bir musibet yeğdir sözünü bakana iyi anlatacak danışmanlar gerekiyor. Bu arada bakan beyin seçim bölgesi Bavyera'da sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisi eyalette minarelerin yasaklanmasını istiyor. AfD'nin konuyla ilgili yasal değişikliğin yapılması için eyalet meclisine verdiği önerge, diğer partiler tarafından reddedildi. Bu arada Bavyera'da 3 yüz camiden sadece 6 tanesinde minare bulunuyor.. Sanırız bu sayıda AfD ve benzer zihniyetlerin bakış açısını gösteriyor.
Berlin'den selam ve sevgiyle..