Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, Erdek Körfezi'nde yeniden ortaya çıkan müsilaj tehlikesine dikkat çekti. Sarı, yaptığı incelemelerde müsilajın 7 hafta gibi kısa bir sürede tüm Marmara Denizi’ne yayıldığını belirtti.
Müsilajın deniz yüzeyinin altında örümcek ağı gibi yayıldığını ve su sıcaklıklarının artmasıyla birlikte ilkbaharda tekrar yüzeye çıkabileceğini ifade eden Sarı, Marmara Denizi'ndeki kirlilik yükünün azaltılmadığı sürece bu sorunun devam edeceği uyarısında bulundu.
Müsilajın Oluşumu ve Etkileri
Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın oluşumunu şu şekilde açıkladı:
"Müsilaj; kirlilik, durağan deniz şartları ve iklim değişikliğine bağlı su sıcaklıklarındaki artış nedeniyle fitoplanktonların aşırı çoğalmasıyla oluşuyor. Deniz kirliliğine neden olan azot ve fosfor gibi maddeler kontrol altına alınmadığı sürece müsilaj oluşumu devam edecektir."
Balıkçılığı ve deniz ekosistemini tehdit eden müsilaj, pinalar, deniz çayırları, süngerler ve mercanlar gibi deniz canlıları için büyük bir risk oluşturuyor. Aynı zamanda, balıkçıların ağlarını çekemez hale getirdiği için ekonomik zararlara da yol açıyor.
Kirlilik Yükü Azaltılamadı
Müsilajın, 23 Ekim 2024’te Erdek Körfezi'nde görülmeye başladığı, Kasım ve Aralık aylarında ise Marmara Adaları, İstanbul Prens Adaları, Tekirdağ kıyıları ve İzmit Körfezi’ne yayıldığı tespit edildi.
19 Aralık’ta ise Çanakkale Boğazı çıkışında Kuzey Ege kıyılarında bile yoğun müsilaj gözlemlendi.
Sarı, Marmara Denizi’nin çevresinde yerleşik yaklaşık 25 milyon nüfus, sanayi kuruluşları ve akarsuların taşıdığı atıklar nedeniyle kirlilik baskısı altında olduğunu belirtti.
Kirliliğin Boyutları Şaşırtıyor
Sarı’nın verdiği bilgilere göre:
- 2021 yılında atık suların %51’i biyolojik arıtmadan geçirilirken,
- 2024 itibarıyla bu oran sadece %51,7’ye çıkarıldı.
Bu yetersiz ilerleme, Marmara Denizi’nin kirliliğinin kontrol altına alınamadığını gözler önüne serdi.
Bilim İnsanlarından Uyarılar ve Öneriler
Prof. Dr. Mustafa Sarı, Marmara Denizi’nin korunması için alınması gereken önlemleri sıraladı:
- Sanayi atıklarının denetimi artırılmalı ve akarsuların debisine göre atık deşarjı düzenlenmeli.
- Atık arıtma tesisleri tam kapasiteyle çalıştırılmalı ve kontrol edilmelidir.
- Denize çamur ve kirli atık dökülmesi durdurulmalı.
- Balıkçılık politikaları müsilaj dikkate alınarak yeniden düzenlenmeli.
- Vatandaşların bilinçlendirilmesi için ulusal kampanyalar başlatılmalı.
- Sigorta sistemi geliştirilerek müsilajdan zarar gören sektörlerin mağduriyetleri giderilmelidir.
Ekosistem Tehdit Altında
Marmara Denizi, iki farklı su akıntısının etkisi altında bulunuyor:
- Üst katmanda Karadeniz’den Akdeniz’e doğru kuzey-güney akıntısı,
- Alt katmanda ise Akdeniz’den Karadeniz’e doğru güney-kuzey akıntısı.
Bu sistemin yanlış yorumlanarak derin deşarj yöntemiyle atıkların denize bırakılması, kirliliğin daha da yayılmasına sebep oldu. Özellikle Ergene Nehri’nin arıtılmamış sularının tüneller aracılığıyla Marmara Denizi’ne boşaltılması büyük bir çevresel tehdit oluşturuyor.
Çözüm İçin İş Birliği Çağrısı
Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilaj sorununa karşı sadece hükümetin değil, yerel yönetimlerin, özel sektörün, sivil toplum kuruluşlarının ve bireylerin birlikte hareket etmesi gerektiğini vurguladı.
"Bu felaketten kurtulmak için toplumun tüm kesimlerinin iş birliği şarttır. Aksi takdirde Marmara Denizi’ni kurtarma şansımız kalmayacaktır."
Marmara Denizi İçin Alarm Zilleri Çalıyor
Marmara Denizi’nde müsilaj tehdidinin yeniden ortaya çıkması, ekosistem üzerindeki baskının artarak devam ettiğini gösteriyor.
Uzmanlar, Marmara Denizi’nin kurtarılması için acil ve etkili adımlar atılması gerektiğini vurguluyor. Marmara Denizi’nin geleceğini korumak, yalnızca bilim insanlarının değil, tüm toplumun ortak sorumluluğu olarak öne çıkıyor.