MİLLETİMİZİN ADI TÜRK'TÜR, DİLİ TÜRKÇE'DİR...

Süleyman Hüsnü Paşa, eğitim ve öğretim sahasında büyük hizmetler görmüştür. 

Fakat, ona asıl ününü sağlayan, Türk milli şuurunun ve dolayısıyla Türkçülüğün uyanmasını sağlayan çalışmalarıdır. 

Süleyman Paşa, askeri okulların programlarını milli ruha uygun şekle soktuğu zaman, bu okullarda okutulacak ders kitabı bulmakta zorluk çekmişti. Yabancı müelliflerden yapılacak çeviriler, 

çok kere Türkler hakkında yakışıksız ve asılsız bilgilerle doluydu. 

Bu kitapların ders kitabı olarak okutulması imkansızdı. 

Süleyman Paşa, bunun üzerine ders kitaplarını da kendisi yazmak zorunda kaldı. 

Din Bilgisi, Türkçe ve Tarih kitaplarını kaleme aldı. 

Bu kitapları çok açık, sade bir Türkçe ile yazdı. Mesela; ''Sagir İlmihal'' adını taşıyan küçük din bilgisi kitabında Allah'ü Te'ala'nın tarifini şöyle yapmaktaydı: ''Birdir, kendisinin hiç ortağı ve yardımcısı ve benzeri yoktur; dünyada gördüğümüz ve bildiğimiz şeylerden hiçbirisi O'na benzemez. Anadan, babadan, oğuldan, kızdan, karıdan, uykudan, uyuklamaktan, yemeden, içmeden, gülmeden, ağlamadan, sevinmeden, yerinmeden beridir.''

Süleyman Paşa'nın en önemli eseri; 

Tarih-i Alem adıyla kaleme aldığı Dünya tarihidir. Yazar, bu kitabının önsözünde şöyle demektedir; ''Askeri mekteplerde okutulmakta bulunan umumi tarihin, yabancı dillerden aynen aktarılması sebebiyle, İslam akideleri ve milli ahlaka aykırılığı ile beraber, Eski Çağ kısmının da ancak birkaç faslı tercüme olduğu için, şimdiye kadar maksada ulaşılamamış idi.''

Paşa, bu sebeple eserini; ''İnanılan hususlara ve İslam adabına uygun olmak ve doğu vakalarına bilinen bağları sebebiyle tamamen içinde yer almış ve karışmış bulunmak üzere'' kaleme aldığını belirtmektedir.

Süleyman Paşa, Tarih-i Alem'de, Türklerin İslamiyetten önceki tarihlerine geniş yer ayırmıştır. Eser için yararlanılan kaynaklar arasında 

De Guignes'in Hunlar Tarihi ve Raymond'un Tatar Tarihi de bulunmaktadır. 

Bu bakımdan, Tarih-i Alem, batıda ortaya çıkan Türkoloji araştırmalarından istifade edilerek, yazılmış ilk Türkçe eserdir.

Kendi tarihimizi, batılılardan değil, kendimizden öğrenmemiz gerektiğini savunan Süleyman Paşa, 

bu çığırı açan bir tarihçi ve fikir adamı hüviyetindedir. Tarih-i Alem'in ilk bölümü V. Murad zamanında basılmış, ancak Sultan Abdülhamid döneminde yasak kitaplardan sayılarak, mevcut nüshaları toplatılmış ve Harbiye Matbaası evrak mahzenine atılmıştı. Süleyman Paşa çapında bir şahsiyetin, 

siyasi sebeplerle saf dışı bırakılması ve kaleme aldığı değerli eserlerin okutulmaması, 

Türkçülük tarihimiz bakımından ciddi bir kayıp olmuştur.

Süleyman Paşa, Türkçe dil bilgisi kitabı olarak kaleme aldığı eserinin adını da, Sarf-ı Türki koymuştur. 

Halbuki, o zamana kadar bu tür kitaplara Sarf-ı Osmani, Kavaid-i Osmaniye gibi adlar veriliyordu.

Süleyman Paşa, bu konudaki düşüncelerini şöyle dile getirmiştir; 

"Osmanlı edebiyatı demek doğru değildir. 

Nasıl ki, dilimize Osmanlı dili ve milletimize Osmanlı milleti demek de yanlıştır. 

Çünkü Osmanlı tabiri yalnız devletimizin adıdır. Milletimizin adı ise; ''yalnız Türk'tür.'' 

Buna göre dili de; ''Türk dilidir,'' edebiyatımız da Türk edebiyatıdır."

Dönemi için çok yeni, hatta yadırgatıcı olan bu görüşleri, Süleyman Paşa'yı Türkçülüğün büyük şahsiyetleri arasına sokmuştur.

Eserleri: 

Mebani'l-İnşa, 

İlm-i Hal, 

İlm-i Sarf-ı Türki, 

Tarih-i Alem, 

İlm-i Hal-i Sagir, 

Türk-Rus Muharebesi Hakayıkından Hulasa-i 

Vukuat-ı Harbiye,

Hiss-i İnkılab, 

Umdetü'l Hakayık...

Kaynak; turkcebilgi.com..