İSTİKLAL mücadelesi sırasında Atatürk’ün irtibatta olduğu alimlerden biri de Şeyh Ahmet Sünusi idi. Bu büyük alim Afrika’da doğup gelişen ve büyük hizmetler ifa eden Sünusi hareketinin büyüklerindendi. Atatürk, Libya’da olduğu günlerde, daha sonra milli bir kahraman olacak olan Ömer Muhtar’la ve daha sonra Anadolu’ya gelip Kurtuluş Savaşı’na katılacak olan Sünusi ile tanışıp dost olur. Kurtuluş Savaşı başladığı sırada Bursa’da bulunan Sünusi, Bekir Sami Bey aracılığıyla Atatürk’e haber göndererek milli harekete katılmak istediğini bildirir. Bunun üzerine Atatürk, bir mektup yazarak onu Ankara’ya davet ader.
Mektupta “Şeyh Sünusi hazretlerinin milli mücadeleye yardım hususunda gösterdikleri hissiyata şükran arz eyleriz. Hilafet makamının fiilen işgali karşısında şeyh hazretlerinin duydukları infial hissinin İslam âlemine tebliği pek ziyade lazım ve faydalı olacaktır. Bu konuda icap eden görüşünüzü ayrıca arz ederiz. Şeyh hazretlerinin Ankara’da bulunmalarını arz ederiz” ifadeleri yer alır.15 Kasım 1920’de Ankara’ya gelen Sünusi onuruna Atatürk, 23 Kasım’da Meclis’te bir yemek verir.Sünusi, burada yaptığı konuşmada şunları söyler:”İslamiyet’in yok olmasının muhakkak görüleceği bir halin meydana çıkması üzerine Müslümanlar’ın ümitleri kesildiği bir sırada Mustafa Kemal Paşa hazretleri, arkadaşlarıyla beraber din uğruna savaşmaya başladı ve siz de beraber savaştınız, cihat ettiniz. Bu hizmet bütün İslam âleminin devamına ve kurtuluşuna ait mukaddes bir vazifedir.”
Hiçbir zaman düşmanlarına boyun eğmedi
GAZİ Mustafa Kemal Atatürk ise cevabi konuşmasında Sünusilerden ve Şeyh Ahmet Sünusi’den şu övgü dolu sözlerle söz eder:”Sünusi teşkilatı diğer teşkilatlar gibi sadece bir tarikat değildir; bu tarikat insanlığı İslamiyet’in saadet yolunda yürütmeye yönelik esaslı bir teşkilattır. Bu gece huzurlarıyla müşerref olduğumuz zat, İslam âleminde büyük bir esasa dayanan mukaddes bir teşkilâtın başında bulunan yüce bir zattır. Dolayısıyla bundan sonra kendilerinin İslam âlemine yapacakları hizmetler, şimdiye kadar olan hizmetlerini taçlandıracaktır. Ve bu sayede Türkiye devletinin, bütün İslam cihanının dayanak merkezi olan Türkiye devletinin de sağlamlaştırılmasına hizmet etmiş olacaklardır. Seyyid Ahmet Şerif Sünusi hazretlerinin gelecekteki hizmetlerine şimdiden gerek şahsım ve gerek TBMM namına teşekkür arz eylerim.” Bu sözlerden de anlaşılacağı gibi Sünusi ile Atatürk arasında çok yakın bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır.
Şeyh’in gördüğü rüyaları sık sık Atatürk’e anlatması, bu yakın ilişkinin kanıtlarından sadece biridir. Sünusi’nin Anadolu’daki çalışmaları İngiliz istihbaratının dikkatini çekmiştir. İngiliz istihbaratı, Şeyh’in adım adım Anadolu’yu gezdiğini belirterek, onun etkisinin Irak, Suriye ve Hicaz’a kadar yayılmasından endişelendiğini Londra’ya rapor eder.Sünusi Milli Mücadele’nin başarıya ulaşmasının ardından 1922 yılının sonlarına doğru Şam’a gider. Ancak,Fransız işgalinde olan Şam’da uzun süre kalamaz. Şam’ı terk etmek zorunda kalan Sünusi Hicaz’a giderek ömrünün son yıllarını burada ibadet ile geçirir. 10 Mart 1933’te kutsal topraklarda Hakk’ın rahmetine kavuşur. Azmi, kararlılığı, cesareti, her türlü tehlike ve zorluk karşısında soğukkanlılığını muhafaza etmesi ile tanındı. Kendisi ile görüşenler üzerinde hep müspet etki yaptı.Hiçbir zaman düşmanlarına boyun eğmediği gibi, kendisine teklif edilen makam ve mevkileri de reddetti.Atatürk’ün, Trablusgarp Savaşı’nda Libyalı mücahit Şeyh Ahmet Sünusi tarafından kendisine hediye Kur’an-ı Kerim’i cepheler dahil nereye gitse, oraya götürdüğünü de hatırlatırım. Bunları niye mi yazdım? ‘’Keşke Yunan galip gelseydi’’ diyen zavallılar ve onun şürekaları Sünusi’nin Kurtuluş Savaşı’ndaki hizmetlerini okusalar belki adam olurlar.