Musti…

 

Biz, bu Bab-ı Ali'de "bir"dik bir zamanlar….

Bu Bab-ı Ali'yi bizden çalanlar gelene kadar… O akbabalar, bu yokuşa öbeklenene kadar, biz birdik…

Yürektendik…

Şimdi, size o yılları; o yılların dolu dolu dost sevgisini anlatamam ben…

Bu, günümüzün içi boş, insanlığı yarım, yüreği olmayan yandaş medyasıyla karıştırır, tam tersine anlarsınız diye…

Para yoktu ortada…

Pul yoktu..

Can vardı!..

Meslektaş değildik…

Arkadaş değildik…

Kardeş miydik; tartışılır…

Daha ötesiydik desem adını koyamam…

Öyle yani…

Bugünün "g.t kılı olmak" edebiyatıyla bağdaştırılamazdık ki… Bu günün "kul olmak" fikri zaten aklımızda yoktu ki…

Biz, candık!...

Can olmayı size anlatamam ki…

O da gitti dün…

Musti gitti…

Bu yazıyı yazarken, yazdıklarımı bile net göremiyorum göz yaşlarımın arasından…

Öyle gitti yani….

Habersiz…

Selamsız…

Vedasız gitti…

Musti…

Gitti!...

Çok anı sığdırdım onunla ben yaşama…

Çok dert sığdırdım…

Çok sevda… Çok sır sığdırdım…

Çok ramazan sığdırdım…

İftar sonrasını sorgulamadığı cok rakı…

Yürekti Musti… 

Dosttu…

Ağzından çıkan söz, namustu…

Eğilmedi…

Ne Kanal D'de müdürlerine eğilenlere uydu, ne Lig TV'de itilip kakılmayı hesaba koydu…

Adamdı!..

Para için mesleğini satmak bir yana, para için mesleğinden ödün vermeyen bir deli yürekti…

Her türlü ödünü verip el etek öpenlere inat…

Sevmediler….

İstemediler…

İttilar, kaktılar… 

Yılmadı…

MUSTAFA ÖZTOPRAK, bugün toprağına kavuştu…

Çok üzgün, çok yılgınım…

Tam 30 yıllık dostumu, arkadaşımı, ve dünyanın en iyi insanını kaybettim…

Paranın kulları, spor medyasının süslü kedileri; onun cenazesine gelmeyecek bile…

Adım gibi biliyorum…

Siz onu ya hatırlarsınız, ya hatırlamazsınız...

Ama ben onun deli yüreğini, iyi yüreğini, insan yüreğini hiç unutmayacağım…

Güle güle Mustim…

Güli güle can dostum…

Kardeşim güle güle…

Umarım bu dünyada, bu yokuşta  karşılaştıkların; öbür dünyada karşına hiç çıkmaz…

Ama ben, yakında geleceğim!..

Ardından bana bu yazıyı yazdırdın ya…

Alacağın olsun… Alacağın olsun!...

Na'ber Cocu?

Her zaman söylemişimdir…

İyi sporcudan iyi teknik adam olmaz…

İyi sporcudan hakem hiç olmaz diye…

Philip Cocu, muhteşem bir futbolcuydu… Harik bir ayak… Ama kötü bir teknik adam…

Kötülüğünü şuradan bil… İyi olsa, Türkiye'ye gelir miydi?

Gelmezdi; gelemezdi…

Futbol saniyisinde Türkiye'ye gelen yabancı teknik adamların birinci, ikinci hatta üçüncü sınıf olması tartışılır…

Olmaz…

Gelmezler…

Bu işin parayla da bir ilgisi yok…

Zaten futbolculuğunda dünyalığını yapmış, ardından teknik adamlığa soyunmuş birinin parayla ne işi olabilir ki…

Teknik adamlık, böyle markalar için, sadece bir kariyer cilası olabilir…

Ki, Türkiye'ye gelenler için bu tam böyle…

Ve Cocu'nun sırf kendini tatmin etmek için yedek kulübesine çektiği ve "bununla olmaz" dediği bir Valbuena, Cocu'suz son maçta yapacağını yaptı…

Merak ediyorum…

Şimdi bu Cocu, gittiği bir takımda kendini nasıl "ADAMDAN" saydıracak ki…

SÖZÜN ÖZÜ

Para ve insan arasındaki ilişki şudur… İnsan, paranın sahtesini yapar, para da insanın

(Benjamin Franklin)