İslam hukunda kadının nafakası üç ay on gündür.
Bir kadın'ın kocasından boşandıktan sonra üç ay on gün nafaka alma hakkı vardır.
Kocası tarafından boşanan kadına kocasının bu nafakayı mutlaka vermesi elzemdir.
Çünkü bu üç ay içerisinde boşanan kadının hamile olup, olmadığını belirten süredir. Eğer hamile ise, çocuk doğuncaya ve doğduktan sonrada en az iki seneden dört seneye kadar koca eşine nafaka ödemek durumdadır.
Eğer üç ay on gün sonra hamilelik yoksa erkek kadına nafaka ödemek mecburiyetinde değildir ve boşanan kadın da isterse başka bir insanla evlenebilir.
Avrupa uyum paketimi diyelim medeni kanun mu diyelim, kadın kocasından boşanıyor ve kocadan bir ömür boyu nafaka alıyor.
Hatta bunun istismarcılığını yapanlarda oluyor. Eski kocasını mahkemeye veriyor, maaşına içra koyduruyor, adete eski kocadan intikam alırcasına o parayı avukat ve icra yoluyla faiziyle alıyor.
Bir çok tanıdığım arkadaşlarım var. Eşinden boşanmış, kirada oturuyor, işinden olmuş, her hangi bir geliri yok. Bu adam, mecburen kaçıyor, avukatta bunu kovalıyor.
Kur'an-ı Kerimde Şöyle buyuruyor;
''Güzel yaşayın, iyilikle yaşayın, eğer aranızda anlaşamıyorsanız, güzellikle iyilikle ayrılın''.
Türk erkekleri hanımlarını severler, sevdikleri içinde hanımlarını kıskanırlar. Ne yazıkki şimdiki evliliklerin çoğu üç ay, veya bir iki sene sürüyor ve o iki birbirini seven insanlar oluyorlar düşman.Bir çok kadının ölümüde bu kıskançlık yüzünde oluyor.
Peygamber efendimiz, bir hadisi şerifinde; '' Kadınlarınız size Allah'ın emanetidir, onları incitmeyin, onlara güzel sözler söyleyin, buyurmaktadır.
Benim buradki fikrim düşüncem, bir kadın boşandıktan sonra eski eşinin hiç bir ilişkisi hakkı yoktur. Boşanan kadının dilediği erkekle evleme hakkı vardır.
Ne var ki, hanımını boşayan erkek, kıskançlığa bürünüyor hazmedemiyor, boşandığı hanımı yaralıyor veya öldürüyor.
İslam hukukunda böyle bir şey yok..O kadın boşanmıştır istediği kişiylede evlenebilir.
Eski evlilikler daha anlamlı idi. Birbirlerine vefalı idiler, varlıkta yoklukta bir birlerine hoş görü ve sabırla davranırlardıki, şimdikiler gibi bollukta değil, ekmeğe hasret çektikleri halde, iskarpin yerine çarık giyerlerdi. Ellerinde orak, veya kazma kürekle eşlerini asla yalnız bırakmamışlardır.
Aksine o yokluk devrinde evlatlar yetiştirmişler.Gerek itatta gerek ibadette kusur etmediler.
Her zaman kocalarının yanında yer almışlardır.
Yokluk çeken erkekler, gurbete gider çalışır para kaznıir, o vefalı eşine gönderirdi.
Bütün o yokluk ve çilelere rağmen aralarındaki sadak sevgi saygı ve ahde vefa devam etmiştir.