Güvenlik Bilimleri Analisti Onur Dikmeci, güvenlik ve istihbarat literatürüne pek çok katkıda bulunmuş bu alanda yayımlanan kitaplarından birini ise asimetrik savaş üzerine yazmıştı. Bu açıklamasında asimetrik savaşlarla mücadele için Türkiye’nin atması gerektiği adımları analiz etti. 

“Asimetrik, simetrik olmayan yani birbirine benzemeyen unsurları içerir. Burada bir belirsizlik, önceden davranma, tahmin edememe durumu söz konusudur. Yani asimetrik harbi sadece konvansiyonel ve konvansiyonel olmayan silahlı unsurların karşı karşıya gelmeleri değil aynı zamanda tahmin edilmesi zor ya da beklenmedik yöntem ve sonuçlarında tezahürüne dayalı bir saldırı/savunma biçimi olarak yorumlayabiliriz. Savaşın evrimi ya da savaşların değişip değişmedikleri yıllardır uluslararası ilişkiler üzerine çalışma yürüten otoriteler tarafından tartışılmaktadır. Lind, Kaldor, Hoffman gibi uzmanlar aşamalı bir savaş düzenine vurgu yaparlar. Buna göre şu anda “4. Nesil” savaşlar dönemindeyiz. Vekil aktörler, terör örgütleri, bozguncu gruplar, sivil itaatsizlik uygulayıcıları bu savaş konseptinde hibrit savaşları oluşturmaktadır. Asimetrik savaşla birebir ilgili hibrit savaşlar da artık klasik özelliklerinden ibaret değildir. Siber saha, teknoloji şirketleri, toplumsal ya da bireysel psikoloji, algı yönetimine dayalı toplum mühendisliği bütün bu savaşların içerisinde yer almaktadır. Artık her an devam eden, fark edemediğimiz, cephenin her yer ve her sektör olduğu bir düzende güvenliği yalnızca sert tedbirle sağlayamazsınız. Yumuşak ve akıllı istihbarat, kriz yönetimi, güvenlik ortamını şekillendirme stratejileri hatta ileriden savunma konseptleri asimetrik savaşların başarılı sürdürülebilmesi için gerekli alanlardır.

Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz hakkında soruşturma Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz hakkında soruşturma

Türkiye ve Asimetrik Savaşlar

Türkiye’de askeri uzmanlar ve silah teknolojileri uzmanları zaten sert güvenlik konularında görüşlerini kamuoyuna açık ya da kapalı olarak paylaşıyorlar. Sınır güvenliğinden, kritik altyapı ve tesislerin güvenliğine kadar birçok konuda gerekli önlemler alınmıştır. Ben daha çok, kamuoyunun alışık olmadığı tedbirlerden bahsetmek istiyorum.

Üçüncü dünya savaşı senaryoları artık her ülkenin gündeminde yer almaktadır. Kullanırlar ya da kullanmazlar ancak bazı ülkelerin nükleer tehditleri uluslararası politikayı oldukça geriyor. Geçmişte yaşanan pandemi sürecinde çoğu ülkenin tedarik zincirleri iyi yönetilemedi hatta ABD’de Trump o dönemi sağlıklı idare edemediğinden ikinci dönem başkan seçilemedi. Gıda, yeni enerji, iklim gibi hususlarda artık yeni savaş satıhlarıdır. Bu yüzyılın ilk yarısına gelmeden insanların çiplenmeleri ve tamamen karbonsuz dünyaya geçilmesi planlanıyor. Sadece bu teoriyle ilgili bile yüzlerce savaş konsepti oluşturabilirsiniz. Petrol ömrünü tamamlıyor, akıllı pil ve enerji üretimine başlanıyorsa yeni ülkelerin sömürüsünün başladığını anlayabiliriz. Enerji trafiği ve yollarının değişeceği bu yönde yatırımların artacağı bir süreçte teknolojik istihbarat tabii ki kıymetlenecektir. Bu karmaşanın içerisinde metropollere kimyasal saldırılar, gıda krizi ya da yeni pandemi süreçleriyle başa çıkabilecek güvenlik yapılarının oluşturulması gerekiyor. Merkezi istihbarat birimlerinden her şeyi beklemek anlamsızdır. Bir merkezi istihbarat teşkilatı hem biyolojik hem teknolojik hem akıllı çip ve enerji güvenliğini ve istihbaratını sağlayamayabilir. Bir merkezi istihbarat biriminin içerisinde hem çok iyi yetişmiş hem de farklı disiplinlerle çalışmaya alışık, genetikçiler, enerji mühendisleri, beyin mühendisleri, yapay zeka uzmanları, teologlar bulunmayabilir. Ben bu noktada asimetrik tehdit ve gelişmeleri izleyecek bu doğrultuda planlamalar yapabilecek Asimetrik Savaşlarla Mücadele biriminin kurulmasını önermekteyim. Birim “ofis” hüviyetiyle oluşturulup, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olarak görev yapabilir. Böylelikle; gıda-tohum-print edilecek gıdalar-biyoloji-pandemi ve ötesi-akıllı enerji-uzay güvenliği gibi asimetrik-hibrit savaş sahalarıyla ilgili savunma ya da mücadele yöntemleri geliştirilebilir.

Asimetrik savaş askeri yönü olduğu kadar, sivil bir yönede sahiptir. Bu sebeple NATO bünyesinde oluşturulan hibrit tehdit merkezine dahil olmamızla, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) bünyesindeki Hibrit Tehditler Çalışma Grubunun oluşturulması oldukça önemliydi.

Önümüzdeki dönemde artan biçimde asimetrik savaşlar yaşanmaya devam edecektir. Bu savaşlar meskun mahal bölgeleri daha derinden etkileyecek ve uluslararası dengeleri değiştirecektir. Türkiye’nin yeni mizaçlı asimetrik savaşlarda hasarsız yoluna devam etmesini diliyoruz. Bu amaçla da her kurumun üzerine düşeni yaptığını düşünüyorum. Şimdi bunun ötesine geçmemiz gerekiyor. İlerleyen dönemde yeni savunma konseptleri açıklanacak ve yeni mizaçlı asimetrik savaşlara daha yoğun vurgu yapılacaktır.”