İslam da hukuki düşüncenin gelişmesinde önemli bir payı olan İmam-ı Azam Ebu Hanife, miladi 80/ 699 yılında Kufede doğdu.
Haktan ve doğru yoldan ayrılmadığı için kandisine lakap olarak '' HANİF'' denmiştir.
O, gelişen şartlar ve dönemin fıkhi proplemlerine karşı derinlemesine tahlillerde bulunmuş, fetvalar vermiş ve bizlere örnek bir alim portresi çizmiştir.
Hakikati aramadan son derece samimi ve ilim meclislerinde herkese söz hakkı vermiştir.
Farklı görüşleri sonuna kadar dinlemiş, öğrencilerini kendi kanatini benimsemeye zorlamamıştır.
Tartışma sonunda ulaştığı netice içinde, '' Bizim kanatimiz ve ulaşabildiğimiz en güzel görüş budur.
Bundan daha iyisini bulan olursa şüphe yokki, doğru olan onun görüşüdür'', diyerek hak ve hakikat karşısında engin bir tevazu içinde olmuştur.
Ebu Hanife bıraktığı eserleri ve şahsiyetnde göstermiş olduğu kişiliği ile ilimde örnekliğini devam ettirmektedir.
Ebu Hanife 150 yılının şaban ayında (eylül 767'de Bağdatta Hakkın rametine göçmüştür..
***
KARUN KADAR SERVETİMİZ OLSA...
İslam, dünya hayatını dışlayan, sadece ahiret hayatını hedefleyen bir din değildir.
Yeter ki insan elde ettiği maddi imkanların mahkumu olmasın ve onları Allah'ın rızasına uygun bir şekilde kullanabilsin.
Mal, makam gibi dünyevi nimetlerin esiri olan insanşımarır ve kibre kapılır, zamanla kim olduğunu, niçin yaratıldığunı ve dünya hayatının bir imtihandan ibaret olduğunu unutur, dünyasınıda ahiretinide mahveder.
Mal ve servet düşkünlğüyle şımaran Karun, Kur'an-ı Kerimde bizlere anlatılan dünyevileşmiş bir insan tipidir.
Kavmi Karun'a sahip olduğu servetin Allah'ın bir lufu olduğunu Allah ona ihsan ettiği gibi onunda insanlara yardımda bulunması gerektiğini, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmanın kötülüğünğ
Servetini kendi bilgisi sayesinde elde ettiğini öne sürdü.
Netcedebitmez sandığı saltanat, tükenmez sandığı hazineler onu azaptan kurtaramadı.
Her ümmetin bir fitnesi vardır, benim ümmetimin fitnesi ise, maldır, diyen Hazreti peygamber,bizleri bu konuda uyarmıştır.
Karun kadar servetimiz olsada ahiretteki tek sermayemizi imanımız ve salih amellerimizin oluşturacağını unutmayalım.