ORTADOĞU GAZETESİ'NE VEFA BORCUMUZ VAR


RAHMETLİ Nasreddin Hoca’ya bugünlerde, ‘Dünyanın merkezi neresidir’ diye tekrar sorsalar, ‘Mutlak Ortadoğu’ derdi. Aynı son YÜZYILDIR dünyanın merkezinin Ortadoğu Bölgesi olduğu gibi. Kan burada dökülüyor, kahpelikler, hançerlemeler yapılıyor. Milyonlarca müslüman burada katlediliyor. İşte yarım asırlık ORTADOĞU Gazetesi’ne, ‘ORTADOĞU’ isminin konması da bundandır. Gazetemizin isim babası rahmetli Alparslan Türkeş ve rahmetli Zeki Saraçoğlu bunları düşünmüş olsa gerek... Evet, gönül dostları benim de 21 yıldır yazdığım ORTADOĞU Gazetesi yarım asırlık bir çınardır. Bu gazete, ‘Türk Milliyetçiliği’nin, vatan millet sevdalılarının, ülkücülerin, bayrağın, vatanın, ezanın mücadelesini vermektedir. Bu mücadelede başyazarını teröristlerin hain kurşunlarına, kurban verecek kadar kutsaldır.


Hepimiz biliyoruz


Gazete patronluğu para kazandırmaz. Gazetecilik de meşakkatli meslektir. Peki, bu zahmet niye? Rahmetli Zeki Saraçoğlu bir sohbetinde, ‘Bu gazeteye, bu davaya harcadığım parayı, başka bir sektöre harcasaydım, şimdilerde büyük bir holdingin sahibi olurdum’ demişti. Bunun anlamı DAVA ve milliyetçilere, ‘Türk Milliyetçileri’ne yarım asırdır, bir karşılık beklemeden verilen destektir. Bunun anlamı ‘Türk Milliyetçileri’nin, ülkücülerin ’Saraçoğlu Ailesi’ne bir MİNNET ve VEFA borçlarının olduğudur.


Üzücü bir süreç yaşadık


Bu kadar büyük mücadeleler geçirmiş bir gazete, baktık ki, bir anda boşaldı. Yazarları gitti. Milliyetçilerin uğrak yeri olan bu mabedin, bir anda kapısı kapandı, ayaklar kesildi. Anlamaya çalışırken, gazetemize karşı bir, hoyratlık, hoşgörüsüzlük türedi. Almayın... Aboneliklerinizi iptal edin... İlan vermeyin... Okumayın türünde hezeyanların, 47 yıldır ‘Türk Milliyetçiği’nin bayraktarı olan bir gazete için söylenmesi her şeyden önce VİCDANİ bir mesele olmalı.


Ve Belkıs Saraçoğlu...


Ve gönül dostlarına milliyetçi muhafazakâr bir hanımefendiden Belkıs Saraçoğlu’dan bahsetmek istiyorum. Gazetemizin kurucusu, rahmetli Zeki Saraçoğlu, daha yapacağı çok işler varken Tanrı’nın takdiri rahmetli oldu. Ölüm döşeğinde başında bekleyen sevgili eşine bir vasiyeti vardı: ‘Bu gazete benim evladım, onu kapatmayın, lütfen yaşatın.’ O kadar davasına bağlıydı yani. Öyle de oldu. Belkıs Saraçoğlu dümene geçti. Zarar etmesine rağmen gazeteyi ayakta tuttu. Çalışanlarını bir gün mağdur etmedi. Sevgili eşinin bıraktığı yoldan ‘Ülkücü ve milliyetçilere’ desteğe devam etti. Bunu gazeteden kazandığı paralarla yapmadı. Çünkü yaptığı iş zarar yazıyordu. Cebindeki paralarla yaptı. Çünkü kâğıt fiyatının tavana vurduğu bir dönemde, diğer masrafları da göz önüne alırsak gazete patronluğu kar için değil de DAVA için yapılabilirdi. O da bunu yaptı.


Delikanlılık borcunuz var


Hayatta en nefret ettiğim şey yüzde yirmilik bir potansiyeli olan, ülkücü camia ileri gelenlerinin birbirine şaşı bakmasıdır. Bunu anlayan anlar. Sonunda dava lideri ‘Devlet Bahçeli’den, patronumuza gelen telefon, puslu havayı dağıttı moralleri yerine getirdi. Ama baki kalan kubbede hoş olmayan sedalardı. Özetle dostlar ‘Türk Milliyetçileri’nin, ükücülerin, yarım asırdır vatan millet mücadelesi veren ve de bunu kendi cebinden kendi rızkından ayırdığı paralarla yapan, ‘Saraçoğlu Ailesi’ne bir minnet borcu vardı. Hele başsız kalan bir ailede, ülkücülerin, aşınmaz bir GRANİT gibi mücadeleye devam eden, bir TÜRK KADININA davadan öte delikanlılık borcu vardır. Tüm TÜRK MİLLİYETÇİLERİ’NE, vatan sevdalısı ÜLKÜCÜLERE selam olsun.