AKILLI telefonunuzun navigasyonuna; “Dünyada en çok kan dökülen sorunlu bölgeler” yazın, emin olun sistem sizi direkt olarak Ortadoğu’ya götürecektir. Buradaki kan, karışıklık, çatışma, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından itibaren hiç bitmedi. 1940’lı yıllardan önce buranın aktörü İngiltere idi. Rahmetli Atatürk’ün yedi düvel dediği, kendilerini insan hakları havarisi olarak gösteren yardakçıları ile birlikte. Bölgeyi karıştırdılar, sınırları kalemle çizdiler. Kendilerine göre suni devletler kurdular. Böldüler parçaladılar ve sonra yağmalama başladı. Petrol ve doğalgaz yağmalaması. Bu arada kendi Yahudilerinden kurtulmak için, para ile toprak satın alarak veya gasp ederek, suni bir de Siyonist devlet kurdular. Adına da İsrail dediler. O zamanki aktörler kimdi? İngiltere, Fransa, Amerika, İtalya.
Bunu bizde de denediler. Rahmetli Atatürk yedi düvel dediği bu emperyalistlere karşı savaştı. Onların hevesini kursağında bıraktı. Enver Paşa’nın amcası Kutül Amara’da bunların İngiliz ordusunu esir aldı. Ama bölgeden tam destek bulamadı. Çünkü Araplar her zamanki kahpeliklerini yapmış, kendilerinin burnunu kanatmayan Osmanlı’nın değil de, kendilerini soyan karıştıran çatıştıran, İngilizlerin veya onun yardakçılarının yanında durmuştu. Aynı şimdilerde olduğu gibi. 1940’lı yıllardan beri bölgedeler. Aşiretleri kışkırtıyorlar, Müslümanları birbirlerine düşürüyorlar. Mezheplerden besleniyorlar, etnik bölücülükten faydalanıyorlar. Küçük sorunları büyütüp devletleri birbirlerine düşürüyorlar. Devletler yıkıyorlar, suni baharlar yaratıyorlar. Kandan, gözyaşından, candan besleniyorlar, çatışmadan yaratılan korkudan faydalanıp, trilyon dolar silah satıyorlar, petrolü, doğalgazı yarım asırlık anlaşmalarla, bu kafası karışık, kör gözlü, aptal bölge devletlerini soyuyorlar. Bunu bütün dünya görüyor, bir tek hala çağdışı sistemlerle yönetilen Araplar görmüyor. Çünkü boğazlarını kesen kasapların peşine takılmışlar, kurbanlık koyun gibi arkasındalar.
Beyinsizler
Türkiye Cumhuriyeti son olanları gördü. Devletinin bekasının tehlikede olduğunu anladı, ancak bizde de bu beka meselesini hala anlamayan, zekâ özürlü tipler var. Buna rağmen bunu gördü. Boynuna dolanmaya çalışılan yağlı ilmeği kesmeye çalışıyor. Ülkesine gelecek tehlikelerin önüne geçmek ve Atatürk’ün yedi düvel olarak işaret ettiği bu alçakların planlarına bir darbe olarak terörist oluşumu yerleştirildi, bölgeye bir operasyon başlattı. Vay bee! Sen misin başlatan! Arap Birliği denen önünü göremeyen güruh topluluk hemen toplandı. Türkiye’yi kınadılar. Yahu arkadaş, adama sorarlar, bu Amerikalılar, Suriye’nin anasını bellerken, Arap baharları, terörist organizasyonları ile mezhep çatıştırmaları ile kanınızı dökerken siz neredeydiniz? Allah aşkına! Filistinliler Arap sizin kardeşiniz. Lan şeref yoksunu deyyuslar sizi yakan, yıkan kan döktüren Türkiye değil. Bu batılı alçaklar, niye onlara tepki koyamıyorsunuz? Yemen’de kendi kardeşinizin kanını döktüren kim? İşte bu yedi düvel denilen alçaklar. Onların Ortadoğu’da işi ne?
Güvenlik konseyi
Türkiye yarım yüzyıldır sürdürülen bu hain projelerin, son versiyonunu oradaki suni devlet yapılanmasına çomak sokmak için ve de Suriye’nin toprak bütünlüğünü de korumak için, sırtlan yuvasına daldı. Vayyyy... Nasıl dalarmış! Hemen güvenlik konseyi toplantıya çağrıldı. Çağıranlar kim? İngiltere, Almanya, Fransa, el altından Amerika. Bizim NATO’da müttefiklerimiz(!). Ne tür müttefiklerse! Ortadoğu bölgesinin stratejik düşmanları, kan dökücüler, emperyalistler. Toplantı sebebi ne? Türkiye’yi kınayacaklar, bölgeden çıkmasını isteyecekler. Aktörler aynı, Ortadoğu’daki kan projelerinin aktörleri. Fransa diyor ki; “PKK bizim düşmanımız değil, mücadele etmeyiz” İyi de DEAŞ’ta bizim düşmanımız değil, biz niye mücadele edelim? Hem burada sizin oluşturduğunuz, koruduğunuz, kolladığınız, DEAŞ, PYD, YPG, PKK denen terörist oluşumlar var. Onlara niçin pembe gözlükle bakıyorsunuz? Özetle dostlar ABD ve onun yardakçısı batılılar 1940’lı yıllardan beri bölgedeler. Kendilerine bir görev edinmişler, bu misyonun adı ülke karıştırıp kan dökmek, bölmek, parçalamak ve sonrasında sömürmek. Bir gerçek Atatürk’ün yedi düvel olarak adlandırdığı bu alçaklar, bölgeden gitmedikçe buradaki kan gözyaşı ve çatışmalar hiç ama hiç bitmeyecek. Bunu birde kör gözlü zekâ özürlü Araplar görebilse! Bu tür günlerde insan etrafında dost devlet arıyor, onun için Türk Birliği’nin kurulması lazım, hem de çok acil olarak.