Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devletinde Kadı adlı eserinde kadının sorumluluklarını şu şekilde anlatmıştır; ‘’Osmanlı’da kadı bir mahkeme yargıcı olduğu kadar aynı zamanda bir noter, şehirdeki vakıfların müfettişi ve tabi ki belediye reisidir. Ayrıca, şehrin asayişini yürütmekle görevli zabitleri, subaşı, asesbaşı gibi görevlileri denetler, onların amiridir.
Çarşı ve esnafın kontrolünü yapan muhtesip dediğimiz memurlar da ona bağlıdır.’’ Görüldüğü üzere kadı, Osmanlı tarihinde çok kritik, önemli ve kırılgan bir rol oynamaktadır. Yine bir örneğe bakarak kadı olmanın nasıl büyük bir sorumluluk getirdiğini de görürüz. Şöyle ki 4. Murat Bağdat seferine çıktığı vakit İzmit Kadısını yoldaki karları temizlemediği gerekçesiyle idama mahkum etmiştir. Kadılık müessesesi sürekli denetlemeye tabi tutulmuş ve denetleme işi yine kadılar tarafından yapılmıştır.
Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig adlı kıymetli eserinde, devletin bekasının adaletin sağlanmasıyla doğru orantılı olduğu vurgulanmıştır. Dolayısıyla devletin istikbalinin sağlanmasında doğru yargının ve onu yapacak doğru yargıcın önemi oldukça büyüktür. Bu önemli müessesenin bozuluşu 17. yüzyılda başlamış ve imparatorluğun çöküşüyle doğru orantılı olarak devam etmiştir. Kadılık müessesesi Yeniçeri ocağının 2. Mahmut tarafından kaldırılmasıyla büyük darbe aldı. Bunu 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı da destekledi.
Giderek zayıflıyan Kadılık makamı 1924 yılında tamamen ortadan kaldırılmıştır. Geriye dil mirasımıza girmiş atasözleri, deyişler ve en önemlisi Kadı sicilleri kalmıştır. Kadı Sicilleri: Bir diğer ismi Şer’iyye sicilleri olan bu defterler, kadıların tuttuğu resmi zabıtlardan oluşur ki Türk tarihçiliği için oldukça özel bir yere sahiptirler. Özellikle Sosyal Tarih anlamında çok zengin bir içeriğe sahip siciller önceleri dağınık halde bulunmaktaydı. Daha sonra Milli Kütüphanede toplanmaya başlayan siciller Osmanlı Arşivinde toplanıp araştırmacıların hizmetine sunuldu.