Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Eğitimde Dönüşüm: Medrese'den Modern Okula

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e eğitimde yaşanan dönüşüm, Türkiye'nin modernleşme sürecinin en önemli yapı taşlarından biridir.

Osmanlı İmparatorluğu'nda eğitim, uzun yıllar boyunca dini temelli kurumlar olan medreseler aracılığıyla yürütüldü. Medreseler, İslamî ilimler başta olmak üzere, matematik, astronomi, felsefe gibi bilimlerde de eğitim veriyordu.

Ancak, bu eğitim kurumları 19. yüzyıla gelindiğinde, Batı'daki bilimsel ve teknolojik gelişmelerle rekabet edemez hale geldi. Medreselerin eğitim müfredatı, yeni bilgi ve yöntemlere kapalı olduğu için, modern dünyanın gereksinimlerine cevap vermekte zorlanıyordu.

19.  yüzyılın ortalarında Osmanlı Devleti, Batı ile artan temaslar ve içerdeki reform talepleri doğrultusunda eğitimde yenilikler yapma gereği duydu. Tanzimat Dönemi (1839-1876) bu değişim sürecinin başlangıcı olarak kabul edilir.

Bu dönemde, devletin modernleşme çabaları çerçevesinde rüştiyeler (ortaokul seviyesinde okullar) açıldı ve eğitim sistemi laikleştirilmeye başlandı. Tanzimat'la birlikte, Batı tarzı eğitim kurumları Osmanlı topraklarında yaygınlaşmaya başladı.

II. Abdülhamid dönemi (1876-1909), Osmanlı eğitim sisteminin modernleşmesi açısından kritik bir dönüm noktasıdır. 1869 yılında çıkarılan Maarif Nizamnamesi ile eğitim sistemi yeniden yapılandırıldı.

Bu düzenlemeler, ilkokuldan yükseköğretime kadar her seviyede eğitim kurumlarının kurulmasını ve devletin eğitimi kontrol altına almasını sağladı. İmam Hatip okulları ve darülfünunlar (üniversiteler) bu dönemde kuruldu ve eğitimin modernleşmesi yolunda önemli adımlar atıldı.

Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte eğitimde köklü bir dönüşüm süreci başladı. Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde, Türkiye'nin modernleşme hedefleri doğrultusunda, medrese temelli eğitim sistemi tamamen kaldırılarak laik ve bilimsel temellere dayanan modern bir eğitim sistemi oluşturuldu.

1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Eğitimde Birlik Yasası) çıkarılarak, tüm eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı ve medreseler kapatıldı.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile birlikte, eğitimde laiklik ve bilimsellik esas alındı. İlköğretim zorunlu hale getirildi, karma eğitim sistemi benimsendi ve Batı tarzı modern okullar hızla yaygınlaştırıldı.

Bu süreçte, köy enstitüleri, kız enstitüleri gibi yenilikçi eğitim kurumları kurularak, eğitim seferberliği tüm ülkeye yayıldı. Cumhuriyet'in eğitim politikaları, sadece bir modernleşme hareketi değil, aynı zamanda toplumsal yapının dönüşümüne de hizmet etti.

Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçiş sürecinde yaşanan bu eğitimsel dönüşüm, Türk toplumunun sosyo-kültürel yapısını derinden etkiledi. Medrese sisteminden modern okullara geçiş, sadece eğitimin içeriğini değil, toplumun düşünce yapısını, kadın-erkek ilişkilerini ve çalışma hayatını da dönüştürdü. Laik ve bilimsel eğitimin yaygınlaşması, Türkiye'yi modern dünya ile entegre eden bir köprü vazifesi gördü.

 Medreselerden modern okullara geçiş, sadece eğitim sisteminde değil, aynı zamanda toplumsal yapıda ve devletin modernleşmesinde de köklü değişiklikler getirmiştir. Bu dönüşüm, Türkiye'nin bugünkü eğitim sisteminin temellerini atmış ve ülkenin çağdaş dünyada yerini almasını sağlamıştır.