İNANÇLARA yapılan saldırı birçok sonuçlar doğuruyor. Ölüm ve akan kandan daha büyük sonuç olamaz şüphesiz. Ancak bu tip saldırılar ne yazık ki devamlılıklar sağlıyor. Yeni Zelanda’da eylem yaman bir manyak bütün dünyayı ayağa kaldırdı. İbadet ve Tanrı’ya yakarış anında vuruldu cemaat ve camii kana bulandı. Dün de Sri Lanka’da aynı senaryo farklı biçimde sergilendi.
PASKALYA bayramını toplu katliam için biçilmiş fırsat gören caniler amaçlarına ulaştı.
Yeni Zelanda rövanşı mı yoksa farklı bir eylem mi? Bilinmez. Ancak sözde inanç sahibi olanların, inançlı insanları hem de ibadethanelerde öldürmesi hangi düşüncenin ürünü olabilir?
Kendi inancını başkalarının inancından üstün görüp inanç adına cinayet işleyenleri nasıl değerlendirebiliriz ki?
Türkiye’de sinagog patlamasını gerçekleştirenler de böyle hastalıklı grubun üyeleriydi.
Cinayet cinayettir. Hangi amaç doğrultusunda işlenirse işlensin. Ayrıca inanç herhangi bir yaptırıma da muhtaç değildir. Kim nasıl ibadet ediyor kime ne?
Gerek Hristiyan aleminin kendi iç bünyesindeki savaşlar, gerek İslam aleminin günümüzde dahi süregelen çatışmaları, Yahudi cemaatindeki ayrışmalar ve dünya genelindeki inanç fobistlerinin eylemleri... Yeter artık! Pakistan, Afganistan, Hindistan, Arakan, Kudüs, Yemen, Filipinler, Endonezya ve Suriye’de kanlı eylemler etkinliğini sürdürüyor.
Öç alma duygusu
Türkiye de dahil, Avrupa’da ise münferit eylemlerin yanı sıra muhafazakar fanatiklerin getirdiği baskı, toplumlarda nefret uyandırıyor.
Kahramanmaraş ve Sivas’taki inanç eylemlerinin acısını hala yaşıyoruz. Bir yandan fobist yaklaşımlar, bir yandan ise aynı inanç dünyasına ait toplumların farklı düşünerek ibadetlerini gerçekleştirmesine tahammül edemeyenler...
Tanrı adına, cennet adına işlenen cinayetlerin ardı arkası gelmiyor. Geri kalmış toplumlarda da bu böyle, sözde gelişmiş toplumlarda da...
Ruh hastası insanın gelişmişliğinden söz edilemez zaten. Genetik bir öç alma duygusu, kin ve nefret duygularının büyüyerek eyleme dönüşmesi karşısında nasıl önlem alınabilir ki? Adam zaten intihar saldırısı yapıyor.
Teknolojiyi çok başarılı kullanan bu sözde inanç katilleri, bu tip eylemleri ile yeni kin ve nefret tohumları ekiyor.
Bir başka manyak da Sri Lanka’nın intikamını almaya çalışacaktır. Bir diğeri de o olası eylemin intikamını...
Yüz yıllardır süregelen bu çatışmadan nasıl kurtulacağız bilmeye imkan yok. Sekiz farklı alanda eş zamanlı bu eylem hem inanç, hem de Sri Lanka ekonomisinin yapısına uygulanmış bir darbedir aslında.
İŞİD’vari intihar saldırısı görüldüğü gibi amacına ulaşırken, bütün dünyaya korku salmayı da başarmıştır. Başta ülkemiz olmak üzere bütün dünya çok dikkatli olmaya zorunludur. Filipin, Endonezya, Y.Zelanda ve bazı Avrupa ülkelerinde camilere yapılan saldırılar bu kez kilise bombalamalarıyla karşılık buluyor.
Başlı başına terör
Din, tarikat, inanç savaşlarının tekrar hortlamasıyla ortaya çıkan bu kanlı eylemlerin sonu neredeyse gelmeyecek. Sri Lanka katliamının arkasında hangi örgüt veya istihbarat elemanları var, bilinemeyecek. Ülkesini turizm zenginliği ile sürdüren Sri Lanka, şimdi bu saldırıyla bataklığa sürüklenecektir. İnanç sahibi insan bunu kendi ülkesine nasıl yapabilir?
İnsanlar korku duygusuyla ibadet yapabilir durumuna sokulmuştur. Ve artık güvenlik önlemleri altında ibadethanelere gidebileceğiz. Teröre karşı önlem alınacak yerler olacaktır camiler, kiliseler, sinagoglar. Oysa savaş kurallarından birisi hastane ve ibadethanelerin saldırı dışı kalmasıdır. Savaşta dahi bombalanmayan ibadethaneler, şu sözde barış ortamında direkt ve asıl hedef olmuştur. Ne adına, kimin adına, hangi amaç doğrultusunda?..
Yeni Zelanda acısının Sri Lanka faciasından ne farkı olabilir ki? Paskalya bayramı, Hristiyan aleminin inanç etkinliği. Cuma namazı, İslam aleminin farz olan ibadeti. Önümüz Ramazan. Teravi namazları icra edilecek. Camiler dolacak. Sonra bayram namazı. Yine büyük bir coşku içinde gerçekleşecek.
Dikkatli, önlemli, korku dolu, polis denetiminde ibadet yapmaya zorlanıyor toplumlar.
İnançlara yönelen bu saldırılar, olası büyük savaşların, akınların öncüsü olmaz inşallah. Hiçbir kitapta yeri olmayan cinayetlerin inanç uğruna işlenmesini bu çağdaki hiçbir akıl ve düşünce kabul edemez.
İnançlar cinayeti, öldürmeyi, kan dökülmesini reddeder. Yani bu eylemler inanç adına yapılamaz. Başlı başına terörist saldırılardır.