Peygamberimizin Ramazan İtikafı...

Hz. Aişe Radiyallahu Anha anlatıyor; 

''Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem Ramazan'ın son on gününde itikaf'a girerdi. 

Bunu vefat edinceye kadar böylece devam ettirdi.'' 

(Buhari ve Müslim)

Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Ramazan ayının son on günü girince elini eteğini toplar, geceyi ihya eder ve ev halkını uyandırırdı. 

(Buhari)

Hz. Aişe Radiyallahu Anha rivayet ediyor: 

''Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem Ramazan'ın son on gününde vefatına kadar itikafa girdi. Vefatından sonra da hanımları îtikâfa devam ettiler.'' (Buhari)

***

İTİKAF, kelime anlamıyla bir yerde beklemek ve durmak demektir. 

İyi olsun, kötü olsun, nefsi bir şeye bağlamak manasına gelir.

Dini anlamıyla da; ''bir Müslümanın dışarıyla ilgisini keserek bir mescitte ibadet niyetiyle bir süre durmasıdır.''

Bakara Suresinin 187. ayetinde de; 

''Mescitlerde itikafta iken hanımlarınıza yaklaşmayın'' buyurulur ki, itikaf hem Kur'an'da, 

hem de sünnette var olan bir ibadettir.

İtikaf; ''Peygamberimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemin de fiili bir sünnetidir.'' 

Her sene Ramazan'ın son on gününde kendisi bu ibadeti yaptığı gibi, vefatından sonra da mübarek hanımları devam ettirmişlerdir.

İbn. Mace'nin rivayet ettiği bir hadise göre, 

İbn. Ömer Radiyallahu Anhüma der ki; 

''Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem itikafa girmek istediği zaman, yatağı veya üzerinde yattığı somyası Mescid'in içindeki Tövbe, 

Ebu Lübabe Sütununun önünde veya arkasına konurdu.'' (İbn. Mace)

 

İtikaf, kifaye bir sünnettir: 

Bir beldede bir kişi bu sünneti işlerse, 

diğer Müslümanlar sorumluluktan kurtulurlar. 

Bunun için Ramazan'ın son on gününde bazı camilerimizde bu sünneti işleyen Müslümanlar olduğu gibi, Mekke ve Medine'de daha yoğun bir şekilde itikaf sünneti işlenir.

On gün boyunca ibadet, zikir, Kur'an, istiğfar, salavat, dua ve namazla meşgul olan bir insan nefis terbiyesine çalışır. 

Kadir Gecesine de hazırlıklı olur.

***

Peygamber Efendimiz'in Allah'a 

sığındığı bazı dualar:

Resulullah (sav) Allah'a şöyle dua ederdi;

''Allah'ım! Fayda vermeyen ilimden, 

katına yükselmeyen kabul olunmayan amelden, 

huzur bulmayan kalpten ve kulak verilmeyen duadan sana sığınırım.'' 

(Taberani)

''Allah'ım! Darlıktan ve üzüntüden sana sığınırım. Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım. Korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım. 

Borcun sıkıntısından ve insanların baskısından sana sığınırım.'' (Cem'ul Fevaid)

İbn-i Abbas (ra) anlatıyor:

Resulullah (s.a.v), Kuran'dan bir sure öğretir gibi şu duayı bize öğretmişti:

''Allah'ım! Cehennem azabından, kabir azabından, Mesih ve Deccal'ın fitnesinden, hayat ve ölüm fitnesinden Sana sığınırım.'' 

(Kütüb-i Sitte)

Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) uyumadan önce yaptığı dua;

Resulullah, yatağına girince, sağ elini yanağının altına koyar sonra şu duayı okurdu''

''Allah'ım! Kullarını yeniden dirilttiğin veya topladığın gün beni azabından koru.'' 

(Kütüb-i Sitte)

Huzayfe (ra) şöyle demiştir:

''Allah'ın Resulü (s.a.v);

''Yattığı zaman elini yanağının altına koyardı ve;

''Allah'ım! Senin adınla ölür, Senin adınla dirilirim.'' 

Uyandığı zamanda;

''Öldürdükten sonra bizi dirilten Allah'a hamd olsun. Kıyamet gününde yine onun huzurunda haşr olunacağız,'' derdi. 

(Buhari)

Peygamber Efendimiz'in gece namazından sonra yaptığı dua:

Peygamberimiz, gece kalkarak namaz kılıp da namazını bitirince, Allah'a uygun düşecek şekilde ona hamd ve sena ederdi. 

Sonra son sözü şu olurdu:

''Allah'ım, benim kalbime nur ver, benim kulağıma nur ver, benim gözüme nur ver, sağ tarafıma nur ver, soluma da nur ver, benim önüme de nur ver, arkama da bir nur. 

Nurumu çoğalt, nurumu çoğalt, nurumu çoğalt.'' (Buhari)

***

Peygamber Efendimiz, yeni elbise giydiğinde yaptığı dua;

Resulullah'a çizgili kare şeklinde küçük ve siyah bir aba getirildi.

''Bu abaya en müstahak kimi görüyorsunuz?'' diye sordu. 

Orada bulunan topluluk cevap vermedi. 

Bunun üzerine;

''Bana Ümmü Halid'i getiriniz.'' buyurdu.

Ümmü Halid, Hz. Peygamber'in yanına getirildi ve bu abayı ona giydirdi, 

Sonra;

Eskit ve yerine yenisini al, diye iki defa dua etti. Elbisenin güzelliğini ifade etmek için Ümmü Halid'e doğru;

''Senahu senahu, ey Ümmü Halid.'' diyerek, 

aba üzerindeki sarı ya da kırmızı çizgi'ye bakmaya başladı.

''Senahu, senahu'' kelimesi Habeş dilinde ''güzel'' demektir. (Ebu Davud)