Pir Seyyid Hasan Hüsameddin-i Uşşaki...

Pir Seyyid Hasan Hüsameddin-i Uşşaki, 

1476 yılında Buhara'da dünyaya gelmiştir. 

Buharalı Hacı Teberrük adında bir tüccarın oğludur.

Soyu, annesi tarafından peygamber efendimizin torunlarından, imamı Hasan (r.a.) ve babası tarafından da imamı Hüseyin (r.a.) dayanır. 

Böylelikle soyu, Hz. Ali (k.v.)'ye dolayısı ile Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ulaşır. 

Yani; hem şerif, hem seyyiddir. 

Esas adı; Hasan, lakabı Hüsameddin 

''Dinin keskin kılıcı'dır.''

İlim tahsilini babası Hacı Teberrük hazretlerinin nezaret ve himayesine de ikmal ederek, 

fazilet ve irfan sahibi, zühd ve takvada ileri, 

kamil bir zat olmuş, istidadının yüksekliğiyle kemale ermiştir.

Babası vefat edince çok üzülmüş, 

böyle acılı bir halde iken daldığı mana aleminde kendisine,

"Beyhude yere ticaretin zahmetini çekmek, ehli hakikat için zarar ziyandır. 

Arzun ahirette zevk almak Allah'a vuslat ve ticareten len tebur ise, kesret çarşısından yüz çevirip Anadolu şehirlerinden Erzincan'da bulunan şeyh Emir Ahmet Semerkandi hazretlerine varıp mürid ol, 

uzlet köşesine çekil" denilmiştir.

Tecelli aleminde, manen almış olduğu emirden sonra, bir an önce mürşidine mülaki olma arzusu belirmiştir. 

Babasından miras kalan mal, servet ve kurulu ticaret düzenini, kardeşi Mehmed Çelebi'ye bağışlayarak, kendini bütün dünya bağlarından kurtarmıştır.

Pir Seyyid Hasan Hüsameddin Uşşaki, içini yakan ilahi aşk ateşinin tesiriyle Buhara'dan ayrılıp, yaya olarak yola çıkmıştır. 

Aylarca zahmetli yolculuktan sonra Erzincan şehrine gelmiş ve şeyh Emir Ahmet Semerkandi Hazretlerine mülaki olmuştur. 

Peygamber (s.a.v.) Efendimizin manevi emri işaretleri ile, iradesini şeyhine teslim etmiş, 

biat ve intisap ederek ona mürid olmuştur. 

Mürşidine olan samimi teslimiyeti sayesinde ve istidadının yüksekliği ile, kısa zamanda kemale ve velayete ulaşarak, veliler safına dahil olmuştur.

Şeyh Emir Ahmet Semerkandi hazretleri, 

manen almış olduğu emir üzerine, 

Pir Hüsameddin Uşşaki Hazretlerine hilafetname vermiştir. 

Bunun üzerine Hz.Pir memur edildiği Uşak şehrine giderek, orada yerleşmiştir. 

Hazreti Pir 930 hicri yılından 980 yılına kadar Uşak'ta aşıklar ve arifler zümresine ilim, 

şevk ve feyz dağıtmıştır..

Şeyh Emir Ahmet Semerkandi Hazretlerinin ahirete göçmesinden sonra Hz.Pir şeyhinin yerine irşad makamına oturmuş, 

kısa zamanda şöhreti güneş gibi parlamaya ve yayılmaya başlamıştır.

O sırada Manisa'da vali olan Padişah Sultan 

II. Selim'in oğlu şehzade Sultan III.Murad kendisine bir mektup göndererek saltanata ''padişahlığa'' nail olabilmesi için teveccühlerini istirham etmiştir. 

Uşak'a Hazreti Pirin huzuruna gelen ulak, 

ziyareti hakkında tek bir kelime etmemiş ve  mektubu da kendisine vermemişken, 

Hazreti Pir, mektubu getiren ulak'a hitap ederek;

"Git şehzadeye söyle hemen İstanbul'a hareket etsin. Falan günde saltanat tahtına oturacaktır," Cevabını vermiştir. 

Şehzade Sultan Murad, bu haberi alır almaz hazırlığa başlar ve vakit geçirmeden İstanbul'a hareket eder. Balıkesir'e geldiğinde Sadrazam Sokullu Mehmet Paşanın gönderdiği heyetle karşılaşır. 

Sadrazamın gönderdiği mektubu alıp okuyunca, babası Padişah II. Sultan Selim'in öldüğünü öğrenir. Sadrazam da tahta geçmesi için onu İstanbul'a davet etmektedir. 

İstanbul'a ulaşarak Pir Hazretlerinin dediği günde Osmanlı tahtına oturur.

Bu olay, Pir Seyyid Hasan Hüsameddin Uşşaki hazretlerinin kamil bir tasarruf sahibi olduğunu göstermiştir. 

Bu durum karşısında III.Sultan Murad,Hazreti Pir'e karşı büyük sevgi, saygı  ve bağlılık duymuştur. Bu düşünce ile de Hazreti Pir'i İstanbul'a davet etmiştir. 

Hazreti Pir, Uşak'ta 50 sene irşad makamında bulunduktan sonra 100 yaşlarında iken İstanbul'a gelmiştir.

Hazreti Pir Uşak'tan hicret ederek İstanbul'a geldiğinde, padişah erkanıyla beraber büyük bir halk topluluğu tarafından  hürmet ve tazim ile karşılanmıştır. 

Pir Seyyid Hasan Hüsameddin Uşşaki hazretlerinin padişahla olan yakınlığından istifade etmeye çalışan makam ve mevki düşkünleri ona rahat vermemiş, durmadan Hazreti Pir'i rahatsız etmişlerdir. 

Bu durumdan sıkılan Pir hazretleri tekrar Uşak'a gitmek için yol hazırlığına başlamıştır. 

Bu durumu haber alan padişah, 

Hazreti Pir'in İstanbul'da kalması için ricada bulunmuştur.

Hazreti Pir, Padişah III. Sultan Murad Han'ın ricasını kabul edip, İstanbul'da kalmağa karar vermiştir.

Pir Hüsameddin Uşşaki Hazretleri İstanbul'a geldiği vakit kibarı evliyaullahtan Ümmi Sinan hazretleriyle mülaki olmuş ve bir müddet sonra Ümmi Sinan Hazretleri tarafından kendisine Halvetilik hilâfeti verilmiştir.

Şeyh Emir Ahmet Semerkandi hazretleri, 

Hazreti Pir'e Kübreviyye ve Nuri Bahşiyye tarikatı hilafetini vermiştir. 

Hazreti Pir Hasan Hüsameddin Uşşaki hazretleri de Kübreviyye, Nuri Bahşiyye ve Halvetiye yollarını birleştirerek Uşşaki yolunu kurmuştur.