Bir gece, yakınlarından biri, sohbetlerinin kızıştığı bir anda eşsiz hükümdar Yavuz Sultan Selim’e sordu:
‘’Hünkarım, Piri kulunuzu neden böyle herkesten üstün tutarsınız, sebebi n’ola’’... Sultan Selim birden ciddileşti, kaşları çatıldı ve şöyle söyledi: ‘’Vakit şimdi gece yarısıdır; aklımdan geçen ise, Mısır’ı almak için girişilecek hazırlıklardır.
Şimdi bak, Piri paşayı çağırtayım, bir de onun düşüncesini öğrenelim. Böylece aklını neden üstün tuttuğumuzu sana gösterelim.
’’ Sultan, vakit geçirmeden paşaya bir ulak gönderdi ve onu huzuruna çağırttı.
Alelacele hünkarın huzuruna getirilen Piri Paşa’ya büyük bir ciddiyetle; ‘’Piri! Rumeli’nin bir yerinde eşsiz bir cami yaptırmayı murad ediyorum, bu konuda senin de fikrini almak isterim, ne düşünürsün’’...
Piri Sultanı sessizce süzdükten sonra, büyük bir saygı içinde; ‘’Ferman Sultanımındır! Camiyi bilmem ama Anadolu içlerinde bir iki köprü vardır ki tamire çok muhtaçtırlar.
Onların onarılması daha isabetli olur.’’ Hünkar hiddetle: ‘’Bre Piri, ben Rumeli’den söz ediyorum; sen Anadolu diyorsun.. Yoksa senin başka bir fikrin mi var’’..
‘’Evet Sultanım, farklı bir düşüncem var; ama huzurunuzdaki kişinin bunu öğrenmesi mahzur getirebilir!’’
‘’Lala, onun ne haddi var.. Sırrı açıklarsa başından olacağını bilir!’’. ‘’Padişahım, şimdi cami zamanı değildir. Benim aklıma Mısır ülkesini alma tutkusu düşmüştür.
Anadolu yollarında askerin geçmesine yarayacak köprüleri tamir edelim. Mısırlı alimlere kalplerini bize yaklaştıracak nameler gönderelim. Bizim şeriata ne kadar uyduğumuzu cümlesine inandıralım.
Alimleri ve kumandanları Kansu Gavri’den nefret edip, bizim tarafımıza geçsinler. İlkbaharda Safeviler üzerineymiş gibi yürüyüşe geçelim!’’ Sultan Selim tebessüm edip, memnuniyetini belirtti.
‘’Berhüdar olasın Piri!’’ dedi ve Paşa’yı hil’atlerle mükafatlandırdı. (Bostanzade Yahya Efendi’nin Duru Tarihi)