Naci Görür, megakent için olası yaşanabilecek depremle ilgili hazırlıklı olunmasının altını çizerek uyarılarda bulundu. 1999'da yaşanılan deprem ve diğer bölgelerdeki sarsıntılardan örnekler vererek hatırlatma yapan Görür "Diğer kısım kırılırsa 7,5'e varan deprem olacak. O kesin ama biz zamanını bilmiyoruz" dedi. Ayrıca, levha sınırlarını işaret ederek depremlerin olmaya devam edeceğini belirtti.
Panelde konuşan Prof. Dr. Görür, deprem sayesinde yeryüzünde bir yaşam döngüsü meydana geldiğini belirterek, dünya dışındaki ölü gezegenler ve gök cisimlerinde depremin olmadığını söyledi.
Türkiye'de de levha sınırlarında depremlerin olmaya devam edeceğini kaydeden Görür, insanların kendilerini yönetmeye talip kişilerden kentleri depreme karşı dirençli hale getirmelerini talep etmelerini istedi.
Depreme dirençli yerleşim alanlarının önemine işaret eden Görür, "Deprem ne zaman, nasıl olur bizim konumuz değil. Fayları da tartışmak konumuz değil. Bunları üniversiteler, bilim insanları tartışsın. Bizim üzerinde durduğumuz, bu ülkenin herhangi bir yerinde herhangi bir zamanda büyük bir deprem olur, on binlerce insanımız ölebilir. Ölmemesi için gelin kentlerimizi depreme dirençli yapalım. Bu o kadar da zor değil, dünyada bunun yapılmış örnekleri var" ifadelerini kullandı.
Mikro bölgeleme çalışmalarının üzerinde duran Görür, topoğrafyanın ve jeoloji çalışmalarının deprem öncesi riskli bölgeleri tespit açısından önemli olduğunu belirtti.
İstanbul'da 22 Mayıs ve 5 Ağustos 1766'da meydana gelen depremleri anlatarak şu ifadeleri kullandı;
"Bu fay sistemi her 250 yılda bir deprem üretiyor. 250 senede enerji birikiyor, depremle rahatlıyor. Sonra tekrar oluyor. 1766'nın üzerine 250 yıl koyduğunuzda 2016 yapıyor. Onun için biz bağırıyoruz 'İstanbul'u depreme hazırlayın, Marmara Bölgesi'ne dikkat edin.' diye.
1999 depremi sonrası Marmara'da depreme ilişkin çalışmalar yaptık ve gördük ki kesinlikle Marmara'da deprem olacak. Sadece 1912 Şarköy depreminde kırılan kısımda bir şey olmayacak.
Diğer kısım kırılırsa 7,5'e varan deprem olacak. O kesin ama biz zamanını bilmiyoruz. Bugün mü olur, yarın mı olur bilmiyoruz. Aynen Kahramanmaraş depremini söylediğimiz gibi."