Asıl adı; Mahmut Cahit olan Cahit Külebi,
10 Ocak 1917 günü Tokat'ın Zile İlçesinde dünyaya geldi. Öğrenimine Niksar'daki bir ilkokulda başladı ve Sivas'ta devam etti.
İlk şiirleri Sivasta'taki okulunun ''Toplantı'' isimli dergisinde yayımlandı.
Yükseköğreninimini İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde tamamladı.
Mezun olduktan sonra Antalya Lisesi, Ankara Gazi Lisesi ve Ankara Devlet Konservatuvarı'nda edebiyat öğretmenliği yaptı.
Milli Eğitim Müfettişliği yaptıktan sonra kültür ataşesi olarak İsviçre'ye gitti. Buradaki görevinin ardından Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettişliği ve Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulundu.
1946 yılında ilk şiir kitabı olan; ''Adamın Biri'' yayınlandı. Bu kitabını üç sene sonra; ''Rüzgar'' isimli kitabı izledi. 1954 yılında yayınlanan ''Yeşeren Otlar'' kitabı ile 1955 Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü'nü kazandı.
Yangın adlı eseri ile de 1985 yılındaki Yeditepe Şiir Armanağanı'nı kazandı.
1972 yılında emekli oldu. Daha sonra Türk Dil Kurumu'nda görev yaptı. 20 Haziran 1997'de Ankara'da hayata gözlerini yumdu.
Şiirlerinde yalın ve içten anlatım ön plana çıkan Külebi, 1940 yılından sonra başlayan şiirde yenileşmenin önemli isimlerinden biri oldu.
***
Bir Umut:
Yorgunsun, uzaklardan gelmişsin,
Yitirmişsin ne varsa birer birer.
Bir sağlık, bir sevinç, bir umut
Onlar da nerdeyse gitti, gider.
Dost bildiğin insanların yüzleri
Aynalar gibi kapkara.
Suyu mu çekilmiş bulutların
Dönmüşsün kuruyan ırmaklara.
Taşlara düşen saat gibi
Ne artı ne eksi.
Bir sağlık, bir sevinç,
bir umut Hikaye hepsi..
***
Mustafa Kemal:
Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı
Sel'am durdu kayığı, çapari, takası
Selam durdu tayfası.
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından, bir duman
Duman değildi bu!
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil!
Sarılan anayurda
Kemal Paşanın kollarıydı.
Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadeniz'in halini bir görmeliydi.
Kalkıp ayağa ardı sıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemal Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi
Erzurum'a kadar.
***
İstanbul:
Kamyonlar kavun taşır ve ben
Boyuna onu düşünürdüm,
Kamyonlar kavun taşır ve ben
Boyuna onu düşünürdüm,
Niksar'da evimizdeyken
Küçük bir serçe kadar hürdüm.
Sonra alem değişiverdi
Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
Sonra alem değişiverdi
Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
Mevsimler ne çabuk geçiverdi
Unutmak, unutmak, unutmak.
Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti,
Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti,
Yine kamyonlar kavun taşır
Fakat içimde şarkı bitti.
***
SEN YOKKEN:
Sen yokken gittim
Korkularımın üstüne
Hiç ardıma bakmadım
Gümüş şiirler yazdım sen yokken
Çok yangın çıktı yüreğimde
Küllerini bile savurmadım
Irak denizlerin fırtınasıydım
Uzak iklimlerin sert rüzgarları
Kulaçlarken denizinde gurbeti
Kanlı savaşlarım,
Belalı sevdalarım olmadı hiç
Ama hep sustum,
Hep ağladım, hep yandım sen yokken.
Bekliyorum dönüşünü yeniden,
Bir gelsen,
Hayatın önünden alsan beni
Bir gelsen,
Sellerin önünden alsan beni
Bir gelsen,
Ölümlü düşlerimden alsan beni.
Çok durdum güneşe karşı bir başıma
Savrulurdum rüzgarlarında sensizlik denizinin
Sen yokken,
Az dolaşmadım gönlümün kuytularında
Üşüyen karanfilim şimdi buruşuk parmaklarda
Bir kırağı ayazıydım gecenin kollarında
Zifirlerinde sadece ben üşürdüm.
Hiç aldırmadım esen rüzgara
Hiç dinlenmiş bir yürekle çıkmadım ortaya
Yinede hiç yıkılmadım giden trenlerin ardından
Ama bütün yangınlar beni yaktı önce
Hep ortasında kaldım vurgunların
Vurgun nedir ki? deme
Bir babanın serzenişi nasılsa öyle
Bayrakları indirilmiş,
Bozguna uğramış bir hisardım sen yokken
Hep sustum,
Hep yandım, hep ağladım sen yokken.
Bir gelsen,
Yangınlardan alsan beni,
Bir gelsen,
Dünyalarımdan alsan beni,
Bir gelsen,
Şafaksız gecelerden alsan beni,
Ama ne zaman gelsen,
Akşam kızılı gözlerimle bulacaksın beni.
Cahit KÜLEBİ...