ABDULLAH Bin Revaha (r.a)
Abdullah Bin Revaha (r.a.) ‘’şair-i ResUlullah’’ ünvanı ile meşhurdur.
Hazrec kabilesinden olup birinci ve ikinci Akabe beyatlerinde bulunmuştur.
İslam’ın Medine’ye taşınmasında ve hicret-i Nebevi’nin hazırlanmasında önemli hizmetler görmüştür.
Küba Mescid’i inşa edilirken hem bizzat çalışmış hem de şiirler söyleyerek ashab-ı kiramın yorgunluğunu hafifletmiştir.
O konuşmalarını daima şiir şeklinde söylerdi.
Hudeybiye antlaşmasından sonra yapılan kaza umresinde sevgili Peygamberimizin devesinin yularını tutan İbni Revaha (r.a.) Mekke-i Mükerreme’ye girerken şu şiiri okuyordu:
‘’Ey kafirler!
çekilin Peygamberin yolandan Ki Allah Teala, O’na gönderdi Kur’anı Her hayır ve iyilik vardır
O’nun dininde Bu din için ölmektir, en hayırlı ölümde...’’
Kabe-i Muazzama’yı tavaf ederken de şiir okuyan İbni Revaha’ya Hz. Ömer (r.a.) dayanamayıp; ‘’Ey İbni Revaha! Sen Resulullah’ın huzurunda ve Harem-i Şerif’te nasıl şiir okuyabiliyorsun’’.. diye serzenişte bulunmuştu.
Efendimiz de Hz. Ömer’e; ‘’Ya Ömer! O’na mani olma. Allah’a yemin ederim ki, onun sözleri, müşriklere ok yağdırmaktan daha tesirlidir.
Ey İbni Revaha devam et!’’ buyurdu. Hz. Ömer (r.a.) sustu. O da: ‘’Allah u Te’ala’dan yoktur başka ilah Yoktur O’nun şeriki, la ilahe illallah O’dur Müslümanların askerlerine güç veren Ve O’dur kafirleri, dağıtan, mağlub eden...’’ diye devam etti.
Bedir, Uhud, Hendek ve Hayber gazalarında bulunmuş, Mute savaşında da baş komutanlık yapmıştır. Mute onun destanı olmuştur. İki yüz bin Bizans ordusu karşısında sayıya bakarak ümitsizliğe düşen bir kısım İslam mücahidini şu hitabesiyle kendine getirmiştir:
‘’Ey kavmim! Vallahi biz, düşmanlarımızla, sayıca çok olduğumuzdan savaşmadık hiçbir an.
Biz ancak şerefimizi yükselten İslam için savaştık. Haydi ilerleyiniz.
Ya gazi oluruz, ya da şehit.’’ İbni Revaha (r.a.) çarpışırken parmağı yaralanmıştı. Kılıcını savurmasına mani olan busallanan parmağını atından inip ayağının altına koyarak; ‘’Sen ancak kanayan bir parmak değil misin..
Bu kazaya Allah yolunda uğramış bulunuyorsun...’’ diye çekip koparmıştır. Bir ara kendi nefsine karşı da: ‘’Ey nefsim! bana boyun eğeceksin elbette, Bugün şehit olurum, yemin ettim bu harpte, Ya sen kendiliğinden, razı olursun buna,
Ya kabul ettiririm bunu ben zorla sana’’ Abdullah şehit edilinceye kadar savaştı.’’