Ülkede sandıkla yönetime gelen Cumhur İttifakına ve özellikle AK Partiye karşı büyük bir algı operasyonu bilinçli ve sistematik olarak yürütülüyor.
Cumhurbaşkanına karşı sevimsizlik duyan ve muhaliflerle birlikte işbirliği yaparak ortak hareket eden, muhalefet partileri için çalışan muhalif basında, ülke gündemine her gün gerçeği yansıtmayan sistematik olarak, yeni bir yalan, yeni bir saldırı var.
İktidara karşı olan kesimler, ülkenin milli birliğini ve ekonomisini baltalayarak, aynı ağızla algı operasyonları bilhassa yalanlarla başlatılıyor.
Muhalefetin yanlışa olumlu eleştiri ve doğruyu iktidara önerme yerine, kendi yalan uzmanlarıyla maksadı ülke ve hizmet olmayan iktidarı zora sokmak istiyor. Ülkenin ilerlemesinin ve güçlenmesinin önüne set çekmek için, kendi yandaşları ve yalan uzmanlarıyla algı oluşturup milletin kafasını karıştırmayı amaçlıyorlar.
Muhalefete çalışan bu konunun kitabını yazmış olan CHP yandaşı Sedef Kabaş, TELE 1 TV'de katıldığı programda itiraf niteliğindeki açıklamalarını şaşkınlıkla izledik.
Ülkenin gündeminde yer alan nasıl yalan söyleneceğinin nasıl davranacaklarını itiraf etti. Bu itiraf çok konuşuldu:
"Kitleleri etkilemek istiyorsanız, ortaya kocaman bir yalan atın. Ama çok büyük bir yalan olsun. İkinci kriter çok basit bir yalan olsun. Sonrasında da bu basit ve çok büyük yalanı sürekli tekrar et. Ve ardından kitlelerin o yalanı gerçekmiş gibi nasıl kucakladığını otur seyret..."
Ne demek istiyor? Ülkede muhaliflerin yalanını, ülkenin geleceğini düşünmeyen, sadece Erdoğan’a karşı duruşları nedeniyle, yalanı satın alan bir kitlenin olduğunu kendileri çok iyi biliyor.
Yaptıkları ve izledikleri yol çok basit, grup toplantılarında başlayan ve devam eden çok büyük bir yalan ve sürekli tekrar...
Ülkede "128 milyar" üzerinden yürütülen algı operasyonu.
Bu yalan algı operasyonlarına psikolojik saldırılar, manipülasyonlar eşlik ediyor maalesef.
Bu muhalif kesimde Erdoğan düşmanlığı ile kin ve nefret hissiyatına kapılmış bir kitle var. Ne söylenirse söylensin anlamadan, dinlemeden araştırmadan satın alan bir kesim. İktidar hasretiyle "Yalanlara açız açız..." diye inliyorlar.
İktidar hasreti çekenlerin, yirmi yıllık iktidar aleyhine olduğuna inandıkları hangi yalanı önlerine atsanız, havada kapıyorlar.
Bu kesimin bilinçli algı operasyonları, İktidar umdukları ağababalarının emrinde çalışan, batı istihbarat merkezlerinin profesyonel ekiplerince müşterek hazırlanıp gündeme getiriliyor.
Sedef Kabaş ve benzer hocalarından aldıkları yalan söyleme taktikleriyle basit, çok büyük ve sürekli tekrar edilen ülkeye faydası olmayan ve yayılan, yalanlar, yalanlar...
Batının birlikte devireceğiz itirafı ve buna uygun çalışan, istihbarat merkezlerinin profesyonel ekiplerince yalanlarını etkili merkezlere dağıtılması ne kadar çoksa, etkisi de o kadar yıkıcı olmasını umuyorlar.
Muhalefetle müşterek çalışan azımsanmayacak kadar fazla olan medya organı, sinsi sosyal medya trolleri, çok sayıda yerli ve yabancı etki ajanlarının aylardır devrede olduğu 5. Kol faaliyeti aralıksız çalışıyor.
Türk düşmanı yurt dışına kaçan vatan hainleri, yurtdışından en ahlâksız saldırılarda bulunarak, en önde yer alıyor ve varını yoğunu ortaya koyarak ülke aleyhine çalışıyor. Türk düşmanı, Rum, Ermeni ve Yahudi lobilerinden daha fazla, daha önde bir gözü dönmüşlük sergiliyorlar.
Dışardaki saldırıyla birlikte, içerdeki muhalefet ve yanlıları ise en acımasız yalan/algı operasyonlarını ittifak partileriyle yürütüyor.
Muhalefet parti başkanlarından ne kadar çok ağız konuşursa o kadar çok yalan, o kadar tekrar, o kadar çok yıpratma/etki söz.
Yalanlar arttıkça ve "bu hükümet bitti, tükendi, gidiyor..." algısı kuvvetlendikçe daha iyi anlıyoruz ki, gürültü çıkaranların, bağıranların sayısının artması planlanmış.
Yalanı tekrar tekrar söyleyenlerin, yalanı gerçek sanmalarına da yol açıyor anlaşılan.
Erdoğan düşmanlığı dışında ülkeleri için hiçbir projeleri olmayan bu partilerin görevi, Millet İttifakı korosuna katılmaktan ibaret. Her gün durmadan, yeni yalanlar, yeni tehditler, çirkefliklerle "bu iktidar ömrünü tamamladı" korosuna birlikte katılıyorlar.
Yalanlarla yürütülen algı operasyonlarına bir başka cepheden de destek veriliyor: Emekli Amirallerle darbe lafını dolaşıma sokmak ve Cumhurbaşkanına hakaret ve tehditler...
Hem de emekli amirallerin gece yarısı bildirisinden sonra...
Grup Başkanvekili Engin Altay'ın, Bir TV programında "Umarım Erdoğan'ın da sonu Menderes'e benzemesin..." siyasî onursuzluğu tam da budur.
Ülkenin milli değerlerine bütünlüğüne, güçlenmesine tahammülü olmayan muhalefetin algı ve yalanlarındaki bütün hedefleri, Menderes’e yaptıkları gibi bir darbenin de gerekçesi yapılmak istenmesidir.
Erdoğan gitsin de ne olursa olsun anlayışındaki muhalefet ittifakına destek verenlerin Erdoğan düşmanlığı, kin ve nefreti ile sürekli zehirleniyor…
Üzücü olan, bu kin ve nefret kaynağında yer alan dava adamaları zannettiğimiz! Ak Parti’de Başbakanlık yapmış Davutoğlu ve ülkenin ekonomisini yıllarca yöneten Babacan'la, geçmişte bakanlık yaptığı dönemde yaşadıklarını siyasi hırsına kurban veren Akşener’in yıkıcı propagandanın, algı ve yalanların psikolojik saldırıların destekçisi olarak siyaset sahnesinde yer almaları...