SARI SAÇLI MAVİ GÖZLÜ BOZKURTUMUZ

İzmir Sahillerinde bir site,

ATIF Bey Sitesi.

Yaza MERHABA, ATATÜRK"E, saygı gecesi düzenliyor.

Amaç hem eğlenmek,

Hem ATA"yı anmak.

Atamıza dile dolayanlara nispet,

Onun adını hakikaten MÜCEVHER taşa yazmak,

Hem de kalbimizin en güzel yerinde taht kurduğunu anlatmak.

Park bahçe yeşillikler içinde, insanlar toplanmış.

Türkiye'nin her yerinden yazlıkçılar var.

Ve sahnede Atatürk"ün izinde olduğunu her türküsünde şarkısında dile getiren,

Türk genleri, müzisyenler var.

Solistlerinin adının öğrendim SERKAN kardeşimiz.

Gecenin ilk anları türküler, ezğilerle geçti.

Sonra Final bölümü geldi.

Solist İzmir Marşının o muhteşem nağmelerini döktürmeye başladı.

Şu ilk bente bir bakalım;

"İzmir'in dağlarında çiçekler açar

Altın güneş orda sırmalar saçar

Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar

Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa

Adın yazılacak mücevher taşa"

Satırlar çok güzeldi, birileri bu satırların nesinden rahatsız oluyor,

Anlamak mümkün değil!

Yüzlerce kişi ayaktaydı.

Hep bir ağızdan hançerelerini yırtarak ATATÜRK"ÜN adını,

Bir daha zikrediyorlardı.

Vatandaşlar belli ki İzmir Marşından çok mutlu olmuşlardı.

Bir daha bir daha nidaları yükseldi.

Aynı coşku ile bir daha söylediler.

Sonra Onuncu yıl marşı geldi.

Ondan da bir paragraf alalım, insanlarımızın beynine nakşedelim ve bu birilerinin bu tür, ırkımızı yücelten, Cumhuriyet, Atatürk kokan derlemelerden niçin rahatsız olduğu sorusunu bir daha soralım;

"Çıktık açık alınla on yılda her savaştan; 

On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan.

Basta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;

Demir ağlarla ördük Ana yurdu dört bastan. 

Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,

Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri"

O da ayakta söylendi. Hem de coşkuyla.

Sonra sırada milliyetçi Türkiye sevdalısı ozanımız, Sevgili Mustafa Yıldızdoğan"ın vatanı,

Genç Türkiye Cumhuriyeti için bestelediği, TÜRKİYEM şarkısı vardı.

Bir daha söylendi, Bir daha söylendi.

Rahmetli Ayten Alpman"da unutulmadı;

O muhteşem türküsü MEMLEKETİMLE,

O arada bir gerçeği de solistimiz Serkan Kardeşimizden öğrendik.

Onuncu yıl marşı, İmir Marşı, Türkiyem gibi eserleri dillendirdiğinde,

Programlarının iptal olduğunu,

Birilerinin bu tür söylemlerden hoşlanmadığını öğrendik.

Evet, dostlar dünyada yükselen bin MİLLİYETÇİLİK akımı var.

Birileri ARAP Baharı ile ortalığı kan gölüne döndürürken, Ortadoğu"de, Afganıstan"da 

Binlerce masum Müslüman"ın kanına girerken.

Onların milliyetçilik duygularını yok ederken,

Bati ise milliyetçiliği el üstünde tutuyor, Almanya"da Fransa"da, Hollanda"da,

Milliyetçi Siyasi partilerin yükselişi bize bir şeyler anlatmalı.

Vatanımızı milletimizi toprağımızı korumanın birinci şartı MİLLİ bir düşünce yapısına sahip olmaktan geçer.

Hele hele etrafımızda Ortadoğu gibi Lut Kavminin helakinden beri kansız gün görmeyen gibi lanetli bir yer varken.

Bu sebeple yüzyılda bir çıkan nadir liderlerden olan ATATÜRK"Ü kalbimizin en güzel yerinde tutmalıyız.

Onunun adını mücevher taş dâhil her yere yazmalı,

Devrimlerine söylemlerine, nutuklarını dikkate almalı, izinden yürümeliyiz.

Çünkü o bize Cumhuriyeti hediye etti.

Çünkü o işgale uğrayan bir vatanımızı geri aldı.

Genç Türkiye Cumhuriyetini bizehediye etti.

Çağdaşlığı, demokrasiyi. parlamenter rejimi hediye etti.

Kadınımıza hak ettiği haklarını verdi.

Bizi Ortadoğu"nun o taassup bağnazlık kokan karanlık ortamından kurtarıp,

Medeniyeti hedef gösterdi.

Ve bize;

"Ne mutlu TÜRKÜM diyene" sözü ile özümüzü hatırlattı.

O Başbuğumuz Alparslan Türkeş"in deyimi ile bizim

" SARI SAÇLI, MAVİ GÖZLÜ BOZKURTUMUZDU".

Ve bu coşku ile bende milliyetçi bir yazar olarak çok sevdiğim bir marştan

Rahmetli Nihal Atsız"ın marşından bir bent eklemek istiyorum;

"Kürşad'ın narasıyla indik TANRI dağından 

Ruhumuzu kandırdık Orhun'un kaynağından, 

Bu kaynaktan içenin yürekleri tunç olur. 

TÜRK'E kefen biçenin ölümü korkunç olur".