SAZAN DEĞİLİZ OLTAYA GELMEYİN

 
GÜNLERDİR yerel seçimlere odaklandık. Günlerdir yazıyor ve konuşuyoruz. 
Su yolunu bulur. Ortaya çıkan ilk fikir gerçekleşir. Biraz şekillenmesi için uğraşılır, pazarlıklar yapılır, taraflar limitlerini zorlar. Ortak noktada da buluşulur. 
 
Anlaşma olmayacak gibiyse o konu üstünde bu kadar uğraşılmaz zaten. Şimdi neyin ne olduğunu biliyoruz. Artık ittifaklar şekilleniyor. 
Cebimiz ve cüzdanımızla ilgili çok önemli bir günü yaşayacağız şimdi. 
Kapitalizmin en büyük silahı olan tüketim ve tüketimi zorlamak için ortaya çıkan dahice buluşlar ve projeler eyleme geçecek.
Amerikalıların 'Kara Cuma' dedikleri kampanya. Cuma bizim için kutsal gün olduğundan bu deyimi kullanmıyoruz. 'Çılgın Cuma, Efsane, Şahane, Süper, Beklenen Cuma' gibi isimlerle kampanya ateşine odun atıyoruz.
Vitrinler süslendi. İlan ve reklamlardan geçilmiyor. İnternette çılgın sayfalar var. Alışveriş siteleri neredeyse 'bedava' diyecek! Yüzde 80 ucuzluk ile iştahlar kabartıldı. 
 
Hafta sonuna kadar kampanyayı yayan AVM'ler var. Ciro artışı için büyük fırsat yaratılıyor. 
Kimsenin cebi ve cüzdanı arasında değiliz. Biz kendi bütçemizi biliriz. Ama şu ekonomik krizde zaten geleceğini borçlanmış bir toplum olarak dikkatli olma çağrısında da bulunmak isteriz.
Satıcı bizi tahrik edecek. Haklı. Biz ise ihtiyacımızı zorlayacağız. Yoksa ucuz bulunarak ihtiyaç dışı tüketim gerçekten de bütçemizi hüsrana uğratacak. 
 
İçgüdüsel olarak çarşı - pazar severiz. Alma duygumuz yüksektir. Ama ayağımızı da yorganımıza göre uzatmayı bilmeliyiz. 
Cep delik, cepken delik! Alacağımız ürün spot mu? Kalitesiz mi? Demode mi? Son kullanım tarihi geçmiş mi? Sormak lazım bu soruları kendi kendimize... En temel soru da aile bireylerinin ve evimizin ne kadar ihtiyacı olduğudur. Elzem ve zorunluluk içinde miyiz? 
 
'Ayranı yok içmeye, tahtavaran ile gider çarşıya' misali bu açlık ve doyumsuzluğa neden olmamak gerekir.
Hayat pahalı. Belki daha da pahalanacak. Genç işsiz oranı artıyor. Borç çoğalıyor. Faizler yüksek. Kış geliyor. Yakıt, odun, kömür, gaz, palto, bot, kazak gibi ve temel ihtiyaçlar varken poşet poşet alışverişler ucuz dahi olsa ne kadar gerekli?
Özellikle kadınlar tüketim çılgınlığı içinde. Bujiteri ve altın, pırlanta alımına girdiği anda Çılgın Cuma da amacına ulaşmış demektir. 
 
5 kişilik bir ailede 5 doğum günü vardır doğal olarak. 5 de yılbaşı. Evlilik, nişan yıldönümü, iki bayram hediyesi, çeşitli anma ve kutlamalar ile anne - baba, kayınvalide, kayınpeder, bireyleri de kattığınızda 40 - 50 maddelik hediye ihtiyacı ortaya çıkıyor zaten. Bir yılda 12 ay olduğuna göre ayda en az 4 hediye zorunluluktur bu sistemde. Bir de Çılgın Cuma indirimli, taksitli günler işin içine girerse bu tüketimlere ne maaş yeter, ne de servet.
Bu nedenle borç içinde değil miyiz? Geleceğimizi borçlanmadık mı? Önümüzü görebiliyor muyuz?
Gereksiz alım sizi sadece bir saat mutlu kılar. Ama borç ödeninceye kadar da mutsuz kalırsınız.
Bir kitaptır armağan. Tek bir gül. Ya da bir demet papatya. Haa haklısınız. Gönül neler istiyor neler. Ama bu gönül gerçeklerle de küs değil ya. 
 
Vahşi kapitalizmin tuzağına düşmek, sazan gibi oltasına takılmak kendi elimizde. Onlarca çanta, ayakkabı, sandıklar dolusu takı, bujiteri dönemi çoktan geçti. 
Gerçek ihtiyaç ve gerçek indirimi elbette takip edeceğiz. Ben ikinci el tüketimine öncelik verenlerdenim. Elektronik, halı, giysi, ev eşyası dahil. O kadar güzel ikinci el mağazaları var ki... Hem kaliteli, hem de ucuz. 
 
İhtiyaç yoksa başımı çevirip vitrine bakmam bile. Bu krizde vitrin benim için çukurdur, tuzaktır çünkü. 
İcra müdürlükleri dosya rekoru kırıyor. Bankalar borç ödenmediği için ev ve otomobillere el koyuyor. Çek ve senetler karşılıksız. Tüm tüketim malları zaten yüzde 50'den fazla zamlandı. Ucuz ne kaldı ki? 
Başınızı yastığa koyduğunuzda uykunuz kaçmamalı. Veresiye yazdırdığınız bakkalın önünden geçmemek için yol değiştirmemeli. Borç vakti geldiğinde tutarsız yalanlarla bataklığa gömülmemeli. Bunca iflas ve konkartodalar bir tehlikeyi işaret etmiyor mu? 
Kredi kartı da taksitle çukurun kademeli olarak derinliğine doğru götürür insanı. Bu dönemde alışveriş çıkmaz sokağın labirentinde gezinmek olacaktır.
 
Cep ve cüzdan zamanı şimdi. Hesap ve kitap zamanı. Sazan gibi oltaya yakalanma zamanı değil.