ŞEYH SADİ ŞİRAZİ'DEN HİKAYELER

Şeyhlerden birine derdimi anlattım ve dedim ki:

-Falanca adam benim hakkımda fenadır diye şehadette bulunmuş. Şeyh dedi ki:
-Sen iyiliğinle onu utandır . Sen iyi harekette bulun da , su iyi niyet sahibi kimse senin hakkında fena söylemeye vesile elde edemesin ve fırsat bulamasın.
 Çalgı doğru, düzgün ise çalgıcı akort etmek için onun kulağını büker mi?
Şam şeyhlerinden birine , "tasavvuful gerçeği nedir?" diye sormuşlar. Şeyh şu cevabı verdi:
-Vakti ile dünyada bir takım insanlar vardı . Zahiren dağınık, fakat manaca toplu ve batınen mükemmel kişilerdi. Şimdi ise zahiren toplu ve mükemmel fakat batınan perişandırlar. İşte tasavvuf denilen şey o eski adamların halleridir; bugünkilerin değil. Gönlün her an bir yerlere kayıyorsa, yalnız da olsan bir sefa göremezsin . Malın, mevkin, ticaretin, ziraatin olsa da gönlün Allah ile olduktan sonra halvette sayılırsın .
HİKAYE 
Aklımda kalmış. Bir gece bir kervanla sabaha kadar yol gittik sabaha doğru küçük bir orman kenarında uyuduk . İçimizde Allahü Teala ya sevgi ve bağlılığından dolayı cezbeye tutulmuş kendinden geçmiş birisi vardır . Seher vakti bir nara atarak çöllere doğru gitti . Bir nefes bile durup dinlenmedi. Gündüz olunca bir ara kendisine "Bu hal nedir?" diye sordum. Dedi ki:
-Kulak verdim . Baktım ki bülbüller ağaçta ve keklikler dağda ötüyor; kurbağalar suda ve canavarlar ormanda bağrışıp duruyorlar . Baktım düşündüm. Onlar öylelikle Allahı anarken benim uyumam ve susmam yakışıksız bir hareket olur . Bu gaflet etmek demektir benim için . İşte bu bakımdan ben de uyumadım feryat ettim . Dün gece bir kuş sabah kadar inledi durdu . Onun bu inleyişi benim aklımı , fikrimi, sabrımı , aldı, alt üst etti . Onun için kendimden geçerek bir çığlık kopardım . Benim samimi dostlarımdan biri meğerse işitmiş dedi ki:
-Bir kuş senin sana bu kadar edeceğine inanmam .
Şu cevabı verdi:
-Kuşlar Allah'ı ansınlar da ben susayım . Bu insanlık değildir.
MESNEVİ
Her ne görürsen cenabı hakkı zikir için coşmakta , vecde gelmekte , dile gelmektedir . Bundaki derin manayı anlayabilmek için insana insan da gönül ister , kulak ister . Evet gönül lazım kulak lazım ki bundaki derin manayı anlayabilsin. Allahı zikreden yanlız güle konan bülbül değildir. Her bir diken bile allahı zikr için birer dildir .