İSLAM dünyasında siyasetle ilgili görüşler ileri süren, nazariyeler geliştiren ilk kişi Farabi imiş. Tarihçiler böyle kaydetmişler. Fakat Farabi’nin daha çok nazari görüşler ortaya koyduğu iddia ediliyor. Uygulamaya yönelik siyaset düşüncelerini İbn-i Rüşd yazmış. Felsefe ilim adamı İlhan Kutluer benim 1979’dan beri hiç görüşmediğim dostumdur. Bir yayınevinde danışmanlık yapıyor üniversitedeki görevi yanında.
Faydalı, iyi, güzel, nitelikli çalışmaları var felsefe alanında. İbn-i Rüşd’ün Zaruri olarak Felsefe adlı eserini Türkçe’ye kazandırmıştır. Fakat İbn-ü Rüşd’ün eserleri çok ilginç bir tercüme seyri gösterir. Onun eserleri önce İbraniceye, sonra Latinceye, sonra İngilizceye daha sonra da Türkçeye çevrilmiş. Platon ve daha çok da Aristoteles eserleri üzerine şerhler yazarak çok değerli eserler ortaya koymuş.
Platon’un Devlet, Aristoteles’in Organon adlı eserlerini ele almış ama kitapların tamamını değil, sadece bazı bölümleri üzerine yorumlar yapmış. İbni Rüşd 1126-1198 yılları arasında yaşamış, onun peşinden Endülüs Emevisi de denilen Müslümanların kurduğu devlette halifeye çok yakın olmuş ve iktidar tarafından el üstünde tutulmuş bir düşünür. Zaten tarih boyunca isim yapan şair, yazar, sanatçı, düşünür ve ilim adamı mutlaka iktidarların himayesinde varlıklarını tarihe kazımışlardır. Muhalefet edenler de ölümleriyle, hayatını hapiste geçirmeyle tarihe adını kazıyabilmiştir.
Gemileri yakan komutan
Bunları söyledikten sonra aydının durması gereken yeri araf olarak belirtmiş olmam büyük bir tezat elbette. Ama ben olanı değil, olması gerekeni söylüyorum. Osmanlı devleti 622 yıl sürmüş. Onu örnek alan nesillerimiz var. Ona özenen siyasi akımlarımız var. Selçuklu’lardan örneklenmeyi kimse aklına getirmiyor. İspanya’daki Emevi İslam devleti 781 yıl sürmüş onunla da Türk olmadıkları için ilgilenen yok.
Ama o medeniyette İbn-i Rüşd’ün yanı sıra Muhammed Bin Meserre, İbn-i Bacce, İbn-i Tufeyl gibi başka ilim ve düşünce yıldızları da yetişmiştir. Endülüs Emevileri’nin ilk çekirdeği 711 yılında Tarık Bin Ziyad seferiyle atılmıştır. Tarık Bin Ziyad askerlerin geri dönüş ümitlerini kırmak için gemileri de yakmıştır. Geri dönüş yoktur. Orada yerleşilecek ve Müslümanlık yaşayarak öğretilecektir. Yaşanmayan İslamiyet kimseye öğretilemez.
Yahudi ve Müslümanlar kurtarıldı
Abbasiler Emevi devletini her noktada yenerek tarihten silerken hanedandan Abdurrahman İspanya’ya kaçar. Yakalansa öldürülecek. Endülüs denilen Kurtuba çevresinde Tarık Bin Ziyad’dan beri yaşayan Müslümanlara sığınmış ve orada Endülüs Emevi devletini kurmuştur. Yine tarihçilerin verdiği bilgilere göre, (bu bilgilerin tamamı Diyanet Vakfı Yayını İslam Ansiklopedisinde bulunabilir.) 1232’de Gırnata Emirliği, Beni Ahmer Devleti kurulmuştur. Bugün hala Yahudilere kucak açtığımızla övünmemiz de Endülüs Emevi Devletine İspanya tarafından son verilmesiyle gerçekleşti. Hiçbir Müslümana adeta yaşama hakkı tanınmaz hale gelinmişti.
Aynı muamele Yahudilere de yapılıyordu. Müslümanları ve Yahudileri İspanya’dan çıkarmakta kararlı idiler. İkinci Bayezıd’tan iki kere yardım talebinde bulunuldu. Padişah ikinci talebe cevap verdi. Kemal Reis’in komutasındaki Osmanlı Donanmasını İspanya’ya gönderdi. Müslümanlarla birlikte Yahudiler de gemilere alınarak Türk topraklarına getirildiler. Tarih tamamıyle ilim değildir. Ama sayılar ve isimler ve vakalarla ilimdir. Yorumlarla ilim değildir. Bütün bunları siyaset felsefesinin temellerini belirtmek için anlattık. Siyaset felsefesi üzerine birkaç gün düşünelim. Belki işe yarar!