Suriye anahtarı Rusya

 

TÜRKİYE için tam bir anahtar görevi yapıyor Rusya. Sadece Suriye değil, birçok konuda da tencere-kapak gibiyiz başka bir deyişle. Geçtiğimiz yıl tam 8 kez yüz yüze, 18 kez de telefon görüşmesi yapmış sayın Erdoğan, Putin ile... Diplomaside bu kadar yoğun trafik nadir görülür. Her ne kadar Trump ile de yoğun trafik görüşmesi yapıyorsak da Putin görüşmeleri çok daha farklı. Suriye ve Esad için de büyük ağırlığı var Rusya’nın. Yüksekten konuşmuyor ama Güney sınırımızda komşumuz artık. Esad’ın hamisi durumunda. İran’la oluşturulmuş bir üçgen yapı içinde. Türkiye’nin, İran ve Rusya ile sorunu yok. Aksine ilişkiler iyi gibi.

Füze alımı, nükleer santral ortaklığı, ticari hacmin 100 milyar dolar olarak planlanması, vize kolaylığı, turizm potansiyeli bilinenler... Birbirlerine kanı kaynayan iki toplumun, kız-damat alış verişiyle akrabalık oluşurken, melez, çifte vatandaş gençlerimiz bizi daha da yakınlaştırdı. Hem coğrafya, hem ticaret hem de tarihsel gelişimin vazgeçilmezliği var. Zor ilişkiler de yaşandı. Yardımlaşmalar da oldu. Çanakkale Savaşı, Rusya’nın yapısını belirlerken, Atatürk dönemindeki katkıları kayda değer hatırlatmalar... Günümüzde de sıkıntılar yaşandı. Uçak krizi, büyükelçi suikastı, Ukrayna-Kırım gündemi, domates ve turizm sorunu ortaya çıktı ama sağduyu ile aşıldı.

Dünya kamuoyu izleyecek

Astana zirvesi, Soçi toplantılarından sonra Türkiye daha da yakınlaştı Rusya’ya... ABD’nin soyut adımlarıyla zaman kaybetmek istenmiyor. Türkiye, Rusya anahtarı ile önüne bakacak. ABD rahatsızlık duysa da güvenli bölge hakimiyeti, Fırat’ın doğusu, İdlib, Münbiç ve hatta Afrin’in geleceği konusunda yol haritası bulunacak. Günübirlik dahi olsa önemli dosyalar ele alınacak. Kapalı kapılar ardındaki diyaloğu bilemeyeceğiz ama dünya kamuoyu da bu görüşmeyi dikkatle izleyecektir. Kapalı ve çözümsüz görülen Suriye krizinde artık hepimizin bir duyarlılığı oluştu. Her ne kadar somut bilgi içinde değilsek de ABD’nin tavrına karşı tavır gösterilecek bir yapı oluştu. Unutmayalım ki Rusya, Suriye’de PYD güçleri ile devriye atıyor ve PKK’yı terör listesinde göstermiyor. Bizim de bu stratejik ortamda Rusya’ya keskin çizgiler koymadan katkı sağlanabileceğini düşünerek planlarımızı oluşturmamız gerekiyor.

Avrupa ordusu projesi

Hele de Fransa ve Almanya arasında imzalanan ‘Avrupa ordusu projesi’ bizi de Rusya’yı da yakinen ilgilendiriyor. ABD’nin patron görünümüyle masraftan yakınması, böyle bir ordu oluşumuna neden gösteriliyor. Bu durumda NATO ne olacak? NATO ülkesi olup AB ülkesi olmayan Türkiye, yalnızlaşacak mı? Ya Rusya, hem Avrupa ordusu hem de NATO’ya karşı tek başına mı kalacak? Bu durumda Şangay grubu tekrar mı gündeme gelir? İşte büyük fotoğraf burada yatıyor. Fransa, Suriye’de nöbetçi tuttuğu 100 askeri ile söz ve hak sahibi durumunda. Avrupa ordusu ile durumunu pekiştirme gayretinde mi? Çoklu ülkelerin boy gösterip rol biçtiği Suriye sorunu, aslında en çok Türkiye’yi ilgilendiriyor. 911 kilometrelik sınırı terör yuvası olmuş durumunda. Birinci dereceden güvenlik sorunu var. Diğer ülkeler yer kapmaya çalışırken, Türkiye’nin bir karış toprakta gözü yok. Tek amaç terörü sonlandırmak, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak, güvenli ve insani yaşam ortamı oluşturmak. Birleşmiş Milletler, Türkiye’nin haklılığını görüyor, ama gücü yetmiyor. Bugün için değil ama yarınlar için Rusya, Türkiye başlığı altında Ortadoğu coğrafyası için alacağı karar ve yaptırımlarla çok önemli bir taraftır. Putin-Erdoğan görüşmesi ise çok kapsamlı, çok yönlü ve çok sorumluluk içermektedir. Şu hale bakın; Kore, Vietnam, Afganistan, Kuveyt, Irak, İran ve... Devam etmesinden korktuğumuz ilerleyiş. Yol haritasını merakla izliyor olacağız.