BIZ gazeteciyiz. Ayağımızda pranga olmamalı. Doğruları yazabilme cesaretine ve de hürriyetine sahip olabilmeliyiz. Gerçi gazeteciliğin son yıllarda geldiği son nokta hiç iç açıcı değil. Gazetecilerin sevilmeme sebebi bazılarının hoşuna gitmeyen ve de gerçekleri yansıtan haberleri yazmaları. Muhalefet iktidara İdlip ile çok saldırıyor. Bu konu şirazesinden kaydırılıp tenis topu gibi aralarında gidip geliyor. Bu yazı ile HDP, PKK, CHP birlikteliğine onların değirmenine su taşımak istemiyorum. Ama bir gerçeği de görmek orada ki doğruları da yazmak zorundayız. Akan her damla Mehmetçik kanının bir anlamının olup olmadığını bilmek zorundayız. Siyasilerin doğrularını yanlışlarını ortaya koymak zorundayız. Üniversite sınavlarında iki yanlış bir doğruyu götürürdü. Ama bildiğim bir şey var İdlip’te iki değil birçok yanlış bütün doğruları götürdü. Bunun baş sorumlusu zamanın Cumhurbaşkanı danışmanı sonradan başbakanı olan, rüyasında Şam’da, Emevi Camiinde namaz kılma hayali gören şimdilerde stratejist olmasına derin strateji türünde kitap yazmasına rağmen stratejileri ile Türkiye’yi batağa sokan Sayın Ahmet Davutoğlu’dur. Önce Mısır, Mursi ve de Suriye’deki Müslüman kardeşleri ile iş tuttu. Sonra ABD’nin izinden gitti. Sonunda, Türkiye’yi içinden çıkamayacağı bir Gordion düğümünün içine soktu. Bayır Bucak Türkmenlerinin sahip çıkar gibi görünerek(!) Düşürülen Rus uçağı ve de Suriye kasabı Esat’a karşı eğitilen, kullanılan savaştırılan muhalif Suriyeliler. Biz bu savaşın tarafı olmamalıydık? Suriye’nin bütünlüğünü savunalım tamam. Suriye’de ki terörist oluşumlara ülkemizin bekasına yönelik oluşumlara karşı savaşalım tamam. Ama Esat’a karşı bir ordu eğitip onunla savaştırmak bence tarihi bir hataydı. Suriye iç savaşına biz niye taraf olduk ki? Suriyeliler kendi meselelerini kendileri çözsün. Onların iç savaşının içine girmek, taraf olmak hatta oraya ordu yığıp askerlerimizi açık hedef yapmanın soruyorum Allah aşkına bize ne faydası var ki! Üstüne üstlük muhaliflerin hamisi durumuna gelince onların sorumluğu da üzerimize kaldı. Bunun sonucunda milyonlarca Arap, Kürt, Keldani, Süryani’yi misafir etmek zorunda kaldık, kalıyoruz. Dünyanın kurtarıcısı Malkoçoğlu biz miyiz?
50 milyar dolar harcadık
Akdeniz’de hayati bazı devlet çıkarlarımız üzerine planlar yapılırken buradaki kaynaklar paylaşılıp Türkiye dışlanırken biz enerjimizin büyük bölümünü İdlib’e Suriye’ye harcıyoruz, tamam, YPG bizim için düşmandır mücadele edelim. PKK bizim için düşmandır mücadele edelim. Ama Suriye düşman statüsünde olmamalıydı. Savaştan önce Türkiye’nin en büyük müttefiki. Hatta işbirlikçisiydi. Başkanlar kraliçeler first lady türündeki gidip gelmeleri yükselen ticaret hacmimizi unutmayalım. Şimdi bir batağın içine düştük, eller tetikte, Suriye ile İran ile Rusya ile savaş durumuna geldik. Kimin için savaşacağız? Türk ordusu İdlip’te kimin için var? Biz kimi koruyoruz Allah aşkın! Orada ülkemizin hangi çıkarı için bulunuyoruz? Esat kasaptır, Esat canidir, Esat kendi insanının katildir tamam. Ama ABD, İsrail ve batı tarafından parçalanmaya, yok, edilmeye çalışılan bir Suriye gerçeğini de unutmayalım. Adamın ülkesini savunması, topraklarını geri almaya çalışması normal. Ve bizim İdlip’te olmamız bence hiç mantıklı değil, ama mecburen, yanlış stratejiler sonucunda oradayız ve yanlış stratejilerle içine düştüğümüz bir çıkmazın bu kör düğümün içinden nasıl çıkacağız, bu kadar Suriyeliyi ne yapacağız? Bilmiyorum! Ve de inanın sokaktaki her insan gibi ülkem adına üzülüyor ve korkuyordum. Muhaliflerin hamisiyiz arkalarından çekilmemiz devlet adabına yakışmaz. Suriyelilerin 5 milyonunu misafir ediyoruz. Bunun yarısı kadar da sınırda bize gelmek için bekliyor. Daha da ötesi ne acıdır ki! Bu taraf olmamamız gereken savaş mağdurları için 50 milyar dolar harcadık. Ordumuzun harcamaları da üzerine yazarsak 60-70 milyar dolarlık bir kayıptan bahsedebiliriz. Ne diyeyim! ABD ve batı stratejilerini en az 50 yıllık olarak oluştururlar. Bizim devletimizin aklı ise maalesef lavaboya girip çıkana kadardır. Maalesef. Ve de bunun bedelini bu tür çıkmazlarla ödüyoruz. Ve de tekrar maalesef şu Emevi Camii meselesi bize bayağı pahalıya mal oluyor!