Ahmet Özdemir’in yeni aldığı akıllı telefonunun ekranı aydınlandı. Belli ki biri arıyordu. Dikkatli bakınca bunun bir müşteri hizmetleri hattı olduğunu anladı. Ekranda; “4440375” yazıyordu. Açtı… Keşke açmasaydı. Ahmet kardeşimiz Türk Telekom’u sabit internetini yıllık paket olarak kullanıyordu. Ücretinden, hizmetinden, internetin süratinden, televizyon yayın ve programlarından memnundu. “Acaba fatura mı ödenmedi" diye düşündü. Ama internet hattı da otomatik ödemedeydi, orada bir sorun olamazdı.
Neyse… Arayana kulak verdi. Hatta çok nazik ve kibar bir hanımefendi vardı. Telekom’un hizmetlerinden, internetin hızından memnun olup olmadığını sordu. Cevaplar basitti… Tabii ki memnundu. Müşteri hizmetlerinden olan kızımız daha sonra sadede gelip pazarlama hizmetini devreye soktu. İnternet almak için kullandığı aletin eski olduğunu, yavaş olduğunu, devir hızının az olduğunu, onun artık değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Bunun için Telekom’un bir kampanya başlattığını, müşterileri için tasarlayıp geliştirdikleri elektronik bir ürünü, 250 liralık bir aleti 12 taksite bölüp göndermek istediklerini söyledi. Böylece hem TV yayınlarını daha net hem de internet hizmetini daha hızlı alacaktı.
250 lira Ahmet kardeşimiz için çekirdek parası. Kızın söyledikleri de onu tatmin etmişti, kabul etti. Hatta paranın taksitlere bölünmemesini, otomatik ödemeden tek çekim olarak tahsil edilmesini rica etti. Müşteri hizmetlerindeki kızımız, İilemlerini yaptıktan sonra Ahmet kardeşimize aletin 5–7 gün içinde kendisine ulaştırılacağını, alıcının şahsına nüfus kağıdı ibraz edildikten sonra teslim edileceğini söyledi.
Ahmet işi gücü olan bir adam. Her zaman evde olmadığını, onun için kuryenin aleti getirmeden bir iki saat önce aramasını, o sürede eve geleceğini söyledi ve konuşma bitti. Sonra Ahmet’in telefonuna bir mesaj geldi; “2973060 nolu telefondan, 796010 nolu şifre ile ürünün güzergâhını takip edebilir, görevliden bilgi alabilirsiniz”. Bu da güzel. Ama bir yanlışlık var. Bu telefondaki görevliye şifre olmadan ulaşmak imkânsız. Telekom görevlisinin gönderdiği şifre kullanıldığında ise, “Girdiğiniz şifre yanlış bir daha deneyin” diyordu.
Uzatmayalım 250 liralık bu alet Ahmet kardeşimizi, tam 5 gün eve bağladı. Çünkü gelen mesajlar kuryenin yolda olduğunu söyleyip duruyordu. Ama gelen giden yoktu. Ürün sadece kendine teslim edileceğinden, Ahmet evinden de bir türlü ayrılamıyordu ve sonra güzel bir şey oldu. Ürünü getirecek olan kurye kendini cep telefonundan aradı. Adresi teyit ettirdi. Ahmet kardeşimiz adresi tek tek bir daha kendisine söyledi. Hatta geleceği yeri tarif bile etti. Kurye biraz sonra tekrar aradı yolda olduğu bildirdi.
Ahmet’in oturduğu site 6 bloktan oluşuyor. İçeri girenin adres bulamama diye bir derdi olamazdı. Kedilere bile sorsa miyavlayarak adresi gösterirlerdi ve ilginç olan site içinde adres arayan kuryemiz elinde ürün ile Ahmet kardeşimizin camının önünden geçti. Belli ki adres arıyordu. Ahmet ve eşi kulakları kapı zilinde kuryeyi bekliyorlardı. Bu bekleme eziyetinin bitmesini istiyorlardı. Ama olmadı. Herhalde kurye kardeşimizin akşam olduğu için trafiğe kalmama gibi bir derdi vardı. Biraz sonra kuryeden Ahmet kardeşimizin telefonuna bir mesaj geldi; “Ürününüz, siparis sahibi evde bulunamadığımdan, teslim edilememiştir.”
Öp babanın elini. Kurye resmen yalan söylüyordu. Burada fatura kime kesilecekti? Para karşılığında tele kuryeye iş yaptıran Türk Telekom'a mı? Yoksa dışarıdan para karşılığında kargo işi yaptırılan tele kuryeye mi? Sonuçta Ahmet kardeşimiz evde bunalıma girdi. Sinir sistemi allak bullak oldu. Durumu 4441444 'en Telekom müşteri hizmetlerine bildirdi. Kuryeye ulaşmalarını istedi. Olmadı. Sadece bir şikâyet zaptı tanzim ettiler. Gelinen durum arap saçı. Ürün ortada yok. Parası peşin verildi. Kurye ortada yok. 250 liralık bir ürün için işini gücünü bırakıp evde bekleyen Ahmet’in, bekleme azabı devam edecek mi? Telekom’un Sayın yöneticileri, bu işe ne diyorlar acaba! Bu eziyeti müşterilerine çektirme gibi hakları ve lüksleri var mı?