ÖNCELIKLE şu valiliklere bağlı taşeron, kafasına göre araba çeken, kotasını doldurmak için çok hafif kusurlu araba park edenlerin bile canını yakan çekici mafyasından bizi kurtardığı için bu kararı alan devlet yetkililerine teşekkür ediyoruz. Çünkü bu taşeron çekiciler çok fazla dillere pelesenk, ağızlara sakız olmuştu. Ayrıca buradan elde edilen gelirini dağılımı konusunda iç açıcı olmayan iddialar mide bulandırıyordu. Özetle onlardan kurtulduk. Artık yanlış park eden arabaları devletin polisine bağlı araçlar çekecekmiş. Onlara bir itirazımız yok. Çünkü polisimiz bizim polisimiz, kanun bilir nizam bilir ve hakkaniyetten ayrılmaz. Haksızlık ta yapmaz. Biz öyle biliyoruz, bilmeye güvenmeye de devam edeceğiz.
Polis tuzak kurar mı?
Hadi şu çekici mafyasından biraz ayrılıp biraz esprili biraz ironik trafik polislerinin bir uygulamasını anlatalım. Yer Tozkoparan. Sokak arası. Güngören Emniyet müdürlüğüne bağlı trafik polisleri kemer uygulaması yapıyorlar. Öyle bir yere tezgâhı kurmuşlar ki! Kurtulmana imkân yok. Sokak üç yol ağzı. Yani köşeyi dönmeden, polisleri görmen imkânsız. Dönüyorsun karşında polisler. Kemer kontrolü yapıyorlar takmadıysan yandın. Yol takibinde iki polis var şahin gözlü, takmaya kalksan bile hiç şansın yok,görüyorlar. Sokağın sağını ve de solunu tutmuş olan polisler; “Takmayan gel bakayım diyorlar”. Basıyorlar cezayı”. Cezalarda arttığından vatandaşın hakikaten canı yanıyor. Karadenizli bir sürücü yakalanmış. Elinde ehliyet ve de ruhsatı polise günahını kestirmeye gidiyor. Tartışma aynı minval üzerine “Memur Bey, evim aha şurada. Yüz metre ötede ki markete gediyorum. Yakmayın beni da”. Polis tınlamıyor. Kendine verilen bir talimat var. Kanunlar ne diyorsa onu uyguluyor. Canı yanan sürücü de kendi kendine söyleniyor; “Sokak arasında kemer mi takılırmış! Sanki 150 ile gidiyorum. Otuz ile giderken kemerin bana ne faydası olur ki! Devlete para lazım para!” Sürücünün mırıldanması duyan mavi gözlü cezaları yazangenç bir polis memuru anında cevabı yapıştırıyor; “Kemerini taksaydın. Avlanmasaydın”. Canı yanan sürücü kardeşimiz haklı. İngiltere’de kanunlar yok gibi. Yüzyıllardır medeni insanlarca benimsenmiş, teamül kuralları var. Beyinlere yazılmış uygulanması gereken kurallar var. Polisleri silah taşımaz. Ama o polise yanlış yapan biri başına ne geleceğini de bilir. Zaten medeni bir yapıda olduklarından polislerle de pek işleri olmaz. Şimdi ana konuya dönelim. Araçlarda kemer takma ne işe yarar? Sürücülerimiz niçin kemer takması gerekir? Bunun temel amacı sürücünün hayatını kurumak içindir. Sürücü aracı ile hızlı olarak seyrederken bir fren durumunda bir kaza durumunda camdan fırlamaması, kafasının cama çarpmaması ve de hayatından olmaması için kemer takması bir elzem ve de zorunluluktur. Yani bizim için hayati değerde bir koruma özelliği vardır. Peki, sokak arasında yapılan uygulama bu kriterlerle uyumlu mudur? İşte meselenin özü özelliği burada. Bahsettiğim sokakta araçların sürati sürücü istese bile 30’u geçemez. Yani kaza yapsa kemerin ona bir faydası asla olmaz. Özetle polisin uygulama yapacağı tuzak kuracağı sürücüleri avlayacağı yer burası değil. Uygulananın yapılacağı yer bellidir. Sürücülerin saatte 100-150 kilometrenin üzerinde bir süratle seyredeceği otoyollardır. Sokak arasındaki uygulama insanları korkutarak belki kemer takma alışkanlığını edindirir ama polise olan güvene desekte vurur. Sokak arası uygulaması adil midir? Güvenlik normlarına uygun mudur? Yani amaç devlete para toplamak mıdır? Yoksa gerçekten sürücünün güvenliğini sağlamak mıdır? Bu tartışılır. Bence bu sokak arası uygulamalarının devletin görevlilerincegözden geçirilmesi gerekir. Ceza yiyen sürücü de o zaman; “Devlete para lazım abi” diye söylenmez.