Tuzu kuru tartışmalar

 

OKUR-yazar takımı, üniversite camiası, yöneten sınıf, gazete-matbuat alemi, kendini aydın sanan kitle daima düşünmek, düşünüyor gibi yapmak ve her hal ve kearda konuşmak-yazmak zorunda hisseder kendini. Bunu yapmazsa varlık sebebinin ortadan kalktığını bilir. Şehirli ileri gelenleri de bu nüfusa dahil etmek gerek. Tacirler, esnaf, imalatçı, para ile ilgili ve paranın sahibi olanlar dünya gidişatı hakkında bir şeyler söyler, konuşurlar. İşsizler, işçiler, memurlar, çiftçiler, marabalar, ameleler, gündelik kazanıp-kazanmayıp yaşayanlar böyle yüksek meselelere pek kafa yormazlar. Yorsalar da onların görüş ve düşünceleri kamuoyunda dikkate alınmaz, var sayılmaz. Bu tartışanlar genel çerçevesiyle aydınlar tarafından yapılıyor denebilir.

Karşı tarafı susturmak

Fikirlerin cidalinden hakikat şimşeği çıkar diyen düşünürlerimiz var. Yanılmışlar. Fikir cidali içinde olanlar asla birbirini dinlemeden vereceği cevabı hazırlar ve hedefi karşı tarafı mat etmek, susturmaktır. Hakikat şimşeği de hiç doğmamıştır fikir tartışmalarından. Bir taraf ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun ‘ diye heyheylenirken, öteki taraf ‘Haddini bil’ uyarısıyla muhatabını durdurur. Eskiler üslup aynıyla şahsiyettir’ demişlerdir ama artık ne üslup var, ne de şahsiyet. Bir zamanlar münazara üslubu vardı. Münazarada hitabet kuralları da vardı. Hitabet kurallarında da bilgi yüklüydü. Herkesin güç peşinde olduğu günümüzde, tek gücün de para olduğu bilinciyle, paranın da iktidarda olduğunun farkındalığıyla herkes iktidara yakın durmayı akıllıca bir davranış olarak görüyor. En azından iktidarla ters düşmemeye özen gösteriyor zeki insanlar.

Suya sabuna dokunma

İktidar yanlısı iki aydın bir konu bulmuşlar kendi aralarında tartışıyorlar. Ama bu konu kimsenin yarasına merhem olmama özelliğine sahip. Zaten akıllı aydın hem konuşur, hem de zücaciye katırlarını asla ürkütmez. Zülf-i yare dokundurmaz. Hatta suya sabuna bile dokunmaz. Öyle konular bulmak lazım. Bulmuşlar konuyu. Timur Müslüman mıydı değil miydi? Timur’un hayatı boyunca 19 seferi var. 18’inin gerekçesi dindir. Timur birilerine saldıracağı zaman dini bir sebep göstererek sefere çıkıyor. Söylediğinin doğru-yanlış olması önemli değil. O ne dediyse odur. Ankara’da Çubuk’da Osmanlı beyliğine saldırmasında da sebep dinidir. Osmanlı beyliğinin ileri gelenleri Timur’a göre ahlaksız bir yaşamı tercih etmişlerdir. Netice belli 11 yıla yakın bir fetret dönemi. Bu Özbek asker ve devlet adamının kim olduğu, İslam dinine mensup olduğu, her yöneten gibi hayatın akışına göre gerektiğinde zulümdem ari kalamadığı kesindir.

Bu tartışma kime yarayacak

Peki bunu tartışmak, hem de iki yandaş arasında tartışmak neden gereklidir bilen varsa söylesin. Timur iyi bir Müslüman olsa ne olacak, olmasa ne olacak. Adam öleli 600 yıla yakın bir zaman olmuş. Allah’ın götürdüğü yere gitmiş, bedeni toprakta ruhu, alemi ervahta haşri bekliyor. Size ne oluyor da bu adamı tartışıyorsunuz? Bu tartışmadan çıkacak sonuç Türkiye’yi ABD tezgahından kurtarabilir diyorsanız mesele yok. Bu tartışmanın bir ayağında üniversite, bir ayağında matbuat var. Ama her iki ayak da sıkı şekilde siyasi erk güdümümde. Bu tartışma, eğitimdeki hedefsizliği, üniversitedeki, niteliksizliği, insandaki değerler erozyonunu önler diyorsanız tartışmaya biz de katılalım. Yargının önceleri birinin ağzına bakarak, şimdilerde de birilerinin ağzına bakarak karar vermesini önleyecek diyorsanız bu tartışmayı sürdürünüz lütfen. Ülkeler bunalıma girdiğinde, hakikat, adalet, insaf, vicdan temelli görüşler ifade etmenin ateş pahası olduğunda, günlük dertlere çözüm üretilemez olduğunda aydınlar ya meleklerin cinsiyetini, ya balın helal-haram olup olmadığını ya da Timur’un ne menem bir adam olduğunu tartışırlar. Tek güzel bir taraf var bu olayda yönetenlerimiz bu tartışmalara pirim vermezler ve ülkenin geleceği, bekası için gerekeni yapmakta tereddüt etmezler.