ÜLKENİN 40 YILINI 40 SATTE YAKANLARA BİR SÖZÜNÜZ YOK MU?

Ülkedeki orman yangınları hepimizde derin bir üzüntü ve psikolojik sarsıntı yaşattı. 3 gün içinde 98 bölgede yangın çıkarıldı, tüm ilgililer canla başla vatandaşların desteğiyle birlikte mücadele ederken, bizim muhalifler boş durmadı yine!

Orman yangınları üzerinden siyaset yapmak, yalan yanlış algılarla iktidara saldırıp siyasi getirim sağlama gayreti içinde, THK’da olayın içine çektiler.

Türk Hava Kurumunun uçaklarının yangına neden müdahale etmiyor tartışması çıkartılarak, Hükümet THK arasında kavga var algısı yaratılmaya çalışıldı.

Gerçekler çarpıtılarak yine fonlanan medya tarafından doğruyu yansıtmayan bilgi kirliliği ile vatandaşın zihni bulandırılmaya çalışıldı.

-Doğru olan, THK elinde 1969 model ve 1985-88 model olmak üzere toplam 6 tane uçağı var.

-Şu anda kullanılabilir 6 uçak var. Fakat şu anda bakımları yapılmadığı için hizmete hazır değiller. -THK’da 2009 yılı sonrası yönetim ve finansal kriziyle uçaklar yenilemek yerine atıl hale getirilmiş. 

-THK İhale yöntemiyle, Orman Genel Müdürlüğüne hizmet veren kurumdur.

-Uçakların motor tipleri ihale şartnamesine uymuyor. Jet motoru olma sebebiyle de hızlarında farklılıklar var.

-THK yangın çıktığı zaman otomatik olarak müdahale edecek görevli bir kurum da değil.

-Kurumun atıl halde olan 6 uçak için bakım maliyetleri 4 milyon dolar.

-THK 2020-2021 yılında kiralama yöntemiyle edindiği uçak ve helikopterle orman yangınını söndürmeye katkı veriyor.

-Çalışmayan uçakların 25 milyon liralık pilot maliyeti olacağından, Uçaklar uçamadığı için pilotların krizde olan kuruma artı 25 milyon ek maliyet getireceği açıktır.

Orman Bakanlığını geçmişten bu güne neler yapmış, 1,5 ton olan su kapasitesini 2009 yılında 4,5 tona 2020-2021 de anfibik uçak ve helikopterlerle 10 tona ulaştırarak kapasite artırımı sağlamış.

Yani bir anfibik uçak, 7 tane (1,5 ton) su kapasitesi taşıyan uçağa tekabül etmekte. 2009’ da 80 bin ton olan su kapasitesi, 2021 de 148 bin ton kapasiteye ulaşmıştır. Sayımı önemli? Kapasitemi önemli? Sorusu akla geliyor.

Elbette müdahalede etkinlik açısından kapasite önemli. 2009 yılında Amfibik uçak yok. Bu uçaklar iki tip dolum yapıyor. Daha öncekiler havaalanlarından dolum yapmak zorunda iken, şimdi kullanılan uçak ve helikopterler, ülkemizin değişik bölgelerinde bulunan 4000 su havuzundan ve denizden su alarak yangınlara müdahale edebiliyor.

 Ülkemizin Coğrafi yapısı nedeniyle şuan ülkede 10 ton su kapasitesinin üstünde su taşıyan 3 uçak ve 39 helikopterle kullanan ülke Türkiye. Ayrıca, Emniyet'in doğal afetlerle mücadelesinde havadaki gözü İnsansız hava araçları (İHA), insanlı keşif uçakları (İKU) ve helikopterler, sahip oldukları geniş açı termal kameralar sayesinde, ormanlarda meydana gelen yangınların tespiti ve söndürülmesi çalışmalarında önemli rol oynuyor.

Yine Bakanlığın etkin olarak kullandığı ısıya duyarlı İHA’ lar ormanlarda mangalın dahi ısısını hissederek, yangınlara anında müdahale etme imkânı sağlıyor.

2021 yılında Orman Genel Müdürlüğü tarafından İHA’lar sayesinde 86 yangın anında önlemiştir. Türkiye en kısa zamanda yangını önleme başarısı sağlayan ülkedir.

Dünyanın en güçlü ülkesi olan ABD tüm imkânları olduğu halde yangınları söndürmede ne kadar aciz kaldığı, ülkesindeki yangınları aylarca söndüremediğini unutmayalım.

Her musibetten bir ders alıp bundan sonra neler yapabileceğimizi, gelecekte yangınlara daha etkili ve verimli müdahale edebilmenin yollarını arayıp sorunlarımızı çözüp orman kayıplarımızı engellemeliyiz.

Ülkemizde bir ağacın yetişme süresi 40 yıl. Türkiye’nin 40 yılını 40 saatte “Bir ormanı yakmak için cephaneye gerek yok, bir kibrit yeter” diyen “ateşin çocukları” yok etti onlara laf söyleyemeyen, Orman Bakanı yangın söndürürken PKK’lıyı kahvaltıya çağıran siyasetçiler, yangınlar üzerinden hükümete ve fonlanan medya ile Erdoğan’a saldırdılar. Ağaçları tutuşturan eller, polise kurşun sıkan ellerden daha mı az kabahatlidir? Askere, polise kurşun sıkan… Masum insanların bulunduğu alanlarda bomba patlatanlar…

Orman da yakar, elinden gelse, ülkeyi de yakar… Ama üç kuruşluk koltuklar için… PKK’ya destekçileri ormanı yakan ‘ateşin çocuklarına’ HDP’ye, bu ülkede destek çıkan siyasiler var…

Ülkemizin milli meseleleri siyaset üstüdür. Siyasete alet edilemeyecek kadar ciddi olan ormanlarımız, gelecek neslimize miras olarak bırakacağımız en değerli varlıklarımız.

Bunun üzerinden siyaset, muhalefete bir getiri sağlamaz. Türkiye Cumhuriyetinin 78 milyon vatandaşına “Namus sözü verip” 10 binlerce işçinin ekmeğinden edilmesine sebep olanlar bugün çıkmış laf söylüyor.

Ülkeye yaptığın bir hizmet diktiğin bir ağaç yokken, söylediğin hangi sözün arkasında durabildin ki söylediklerin itibar görsün. Her olaydan sonra Belediyelere devredilsin açıklaması yapan Kılıçdaroğlu; kendi belediyesi olan Kuşadası’nda İzmir’de lağımın doğrudan denize akmasını görmüyor! Bunlara bir laf söyleyemiyor! Yangının faillerini neden konuşmuyorlar, kimler tarafından yangını çıkarıldığına bir kelam etmiyorlar. Ormanları yakan PKK’yı ağızlarına alamayanlar konuşamadıkları PKK yerine, devlete saldırıyor ve devleti itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar.

Avrupa Birliği'nin orman yangınlarılar mücadele bilgi sisteminde Türkiye yangın istatistiklerinde, 1990 yılında çakan yangın adedi 1750, yangında yanan ormanlık alan 13 bin hektar. 2018 yılında yangın 1750 den 2167 yükselmesine rağmen, yanan ormanlık alan 5645 hektar. Bunları neden görmüyorsunuz?

Avrupa’da yangına müdahale süresi 20 dakika. Türkiye’de 14 dakikanın altında. Bu başarı hızlı müdahale ve ekipman gücünün sonucu. Bu başarıyı neden takdir etmiyorsunuz?

2002 yılında Ülkemizin yüzölçümünün 4/1 orman iken, 2020 yılı itibariyle 3/1 ormanlık alana ulaştı. 1,8 milyon hektarlık 1,5 kat Kıbrıs büyüklüğünde bu hükümet orman kazandırdı.

Neden saldırdığınız Erdoğan’nın bu başarısını tebrik etmiyorsunuz? İstanbul’un bu hale gelmesi her boş alanın yeşilliklerle kaplanmasını sağlayan Erdoğan’a yeşil üzerinde saldırıp, 40 yılımızı 40 saatte yakan PKK’ya söz etmeyenlerde, ne edep ne de vicdan var!

ABD emrinde faaliyet gösteren dışardan fonlanan medya ve dışarının talimatlarıyla siyaset yapanlar, ülkenin milli değerlerine fütursuzca saldırıyor.

Milli duyguları kararmış yok olmuş şekilde ne yaptığını, kime hizmet ettiğini bilmezcesine, beşinci kol faaliyeti içinde yer alıyorlar maalesef!

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu güzel ülkede, kimler neyin peşinde, kimler siyaset maskelemeleriyle, fonlu basın perdelemesiyle film çevirmek istiyor… Milli duygularla görmeyi bilene her şey o kadar açık ki…