Ne diyor büyüklerimiz; "Anasına bak kızını al, Kenarına bak, bezini al". 

Ağızlarına sağlık... Türkiye'nin dost maskeli en büyük düşmanı kim? Amerika. Amerika'nın yalakası kim? İngiltere. Yani; Amerika'ya bak, İngiltere'yi gör. Ne yapmış, ABD yalakası İngiltere; "FETÖ'nün en büyük destekçilerinden Akın İpek'in, Türkiye'ye iadesini kabul etmemiş”. Tıpkı ağası Amerika gibi. Amerika FETÖ örgütü elebaşını teslim etmiyor. İngiltere de onun izinden gidiyor. FETÖ'nün beynini, kasasını teslim etmiyor. Hem de imzaladığı ikili anlaşmalara rağmen. 

Akın İpek ile kardeşi Tekin İpek borsacıların yakından bildiği iki isim. Kardeşler önce İpek Matbaacılık'ı halka açtı. Yanılmıyorsam, İpek Matbaacılık'ın o zamanki piyasa değeri 15–20 milyon dolar civarındaydı. Eder miydi? Etmezdi tabii… Aradan bir süre geçti. Koza Davetiye halka açıldı. Gene yanılmıyorsam, Koza Davetiyelerinin de piyasa değeri 15–20 milyon dolar civarında belirlenmişti. Kim belirlemişti bu fiyatı? SPK. İki şirket, yaklaşık 15–20 milyon dolarlık halka arz yaptı. İki şirketin piyasa değeri ise 30–40 milyon dolar olarak belirlenmişti. Kim belirlemişti bu fiyatı? SPK. İzin veren kim? SPK. Peki, iki şirket bu kadar eder miydi? Elbette etmezdi. 

 

Buraya kadar her şey normal olmasa da normal diyelim. Sonrası yatırımcı açısından facia. Tahtaları kapanana kadar iki ana şirketin, (Şirket içinden şirket doğurmalar, şirket faaliyeti genişletmeler dahil) piyasa değeri 10 milyar doların üzerine çıkmıştı. Aman yanlış okunmasın. 10 milyon dolar değil. 10 'milyar' dolar. Sanki şirkete hormon üzerine hormon verildi. Peki, bu yükselişten yatırımcılar kazandı mı? Ne gezer... Kazanan: Yatırımcı kisvesi altındaki FETÖ örgüt üyeleri. Telefon dinleyen FETÖ’cüler. İpek kardeşlerin borsada büyüyen avenesi. Onlara kol kanat geren yandaş FETÖ’cüler. Ne de olsa devir FETÖ devri olduğu için hesap kitaplara bakan olmadı. 20 milyon dolarlık bir şirket kısa sürede 10 milyar dolarlık bir piyasa değerine nasıl ulaşır! Ki borsada bunun bir örneği yok. 

 

Eskileri biraz deşince altından; Bergama'daki altın madeninin satın alınması, (Ki Alman madenci aptal olduğu için milyarlarca dolar altın olan madeni ve elindeki tüm maden arama izin belgelerini 30 milyon liraya ve de taksitle satmıştı) mahkemelerin koyduğu yasakların nasıl kalktığı, halka rağmen madenlerin nasıl çalışmaya başladığı, borsadaki önlenemez yükselişi falan filan... Dünya borsalarında, Google, Apple, Microsoft gibi borsada inanılmaz değerlere ulaşan şirketler elbette var. Ancak onların bilançosu temiz. Her biri dünya devi. Attıkları her adımı dünya takip ediyor. 

 

Kardeşlerin beyni Akın İpek görünüyordu. Sıkça Amerika ve İngiltere'ye seyahatleri yapar, FETÖ örgüt elebaşı ile bir araya gelirdi. Daha doğrusu her işini ondan feyz alarak yapardı. Tekin İpek ise şirketlerin borsa performanslarını belirler. Borsacıların deyimine göre, hisseler ile aktif olarak ilgilenirdi. 

 

Kardeşlerin FETÖ ile ilişkileri ortaya çıkınca ortalık karıştı. Akın İpek İngiltere'ye kaçtı. Türkiye, 15 Temmuz darbe girişimine katıldığı gerekçesiyle İngiltere'den Akın İpek'in iadesini istedi. İngiltere'de iade talepleri Dışişleri Bakanı onayı ile mahkemeye sevk ediliyor. Mahkemenin yakalama ve iade talebini yerinde bulması halinde de, karar yine Dışişleri Bakanı onayı ile uygulanıyor. Bu gelişme üzerine Akın İpek İngiltere'de gözaltına alındı ve mahkemeye çıkarıldı. İngiltere'nin başkenti Londra'daki Westminster Sulh Ceza Mahkemesinde görülen dava kapsamında tanıklar dinlendi, deliller sunuldu ve sanıklar savunmalarını yaptı. Sonra; pasaportuna el kondu. Yurt dışı yasağı getirildi. Ve Akın İpek 50 bin sterlin kefaletle, Telefonunun 7 gün 24 saat açık kalması gibi denetimli serbestlik şartlarının da 14 gün boyunca geçerli olacağı ifade edilerek serbest bırakıldı. Karar temyiz edilir mi? Belki. Ezcümle; Amerika babasını vermiyor ki, İngiltere yavrusunu versin.