Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden Yenidoğan çetesine mensup 47 kişinin yargılandığı davada ifade veren davanın kilit ismi Başhemşire Tuğçe Toptemel, soruşturma savcısı Yavuz Engin'in makamında tehdit edilmesine neden olan isimdi. Toptemel, Opera bebeğin ölümüne ilişkin yaptığı savunmasında, "Vicdanım rahat. Bebeğe müdahale ettiğim için buradayım, müdahale etmesem de burada olacaktım" ifadelerini kullandı.
İstanbul'da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22'si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı duruşmanın dördüncü günü tamamlandı. Duruşma yarın saat 09.30'da 5. oturumu ile devam edecek. Yarın görülecek olan oturumda sanık savunmalarının alınmasına devam edileceği öğrenildi.
Yenidoğan Çetesi'nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine 4'üncü gününde devam edildi. Duruşmada savunma sırası uğruna soruşturma savcısı Yavuz Engin'in tehdit edildiği Başhemşire Tuğçe Toptemel'e geldi.
Gazeteci Rojda Altıntaş'ın aktardığı bilgilere göre, Mahkeme Başkanı'na hayatını kaybeden Opera bebek ile ilgili savunmasını veren Toptemel, "Vicdanım rahat. Ben bebeği yaşar şekilde teslim edip çıkıyorum. Bebeğe müdahale ettiğim için buradayım, müdahale etmesem de burada olacaktım." dedi.
Toptemel'in Mahkeme Başkanı ile diyaloğu şu şekilde;
Mahkeme Başkanı: Senin hakkında "ihmalden kasten adam öldürme" ve "nitelikli dolandırıcılık" suçlarından dava açılmış. Savunmanı yapmak istiyor musun?
Tuğçe Toptemel: "Savunmamı yapmak istiyorum. Öncelikle, yakınlarını kaybedenlere başsağlığı diliyorum"
-"Bu durumdan ötürü çok üzgünüm. İlaç satışıyla da suçlanıyorum. Öncelikle, Birinci Hastanesi'nde çalışıyordum. 2 gün önce benim adıma sorumlu olduğuma dair beyan verildi. Ancak sorumlu olan kişi gündüz çalışır ve hasta bakmaz"
- "Ödeme işlemlerimden anlamıyorum. Hakan Doğukan Taşçı, ödeme için vezneyi aramamı istedi. Bu konuşma sadece bundan ibarettir."
- "Hesabıma gelen paralardan da bahsetmek istiyorum. Bunlar şirket parasıdır."
Tuğçe Toptemel: "Hakan Doğukan Taşçı'nın kendisini doktor olarak tanıttığı bilgisi vardır. Biz ona bunun yasal olmadığını söylemiştik, ancak bizi dinlemezdi. Aileler "Neden doktor yok?" diye sorup bizi gördüklerinde, mahcup duruma düşüyorduk"
Tuğçe Toptemel (Opera bebek hakkında konuşuyor):
"Olayın yaşandığı gün benim mesai saatim akşam 8'e kadardı. Monitör öttü, bu esnada Gizem hemşire de yanımdaydı. Narkotik ilaçlar verilmişti, gündüz hemşireler tarafından hazırlanmış. Hakan Doğukan Taşçı'yı aradım, benden bebeğin videosunu istedi.
Daha sonra Hakan Doğukan Taşçı beni aradı, '6 aylık bebek olduğu için kalbini hissedemezsin' dedi. 'Israrla ne yapılacak?' diye sordum, 'Kan şekeri bakın' dedi. Hastaneden çıkmadan önce Hakan Doğukan Taşçı'yı tekrar aradım, hoparlöre verdim. 'Bebeğin nabzını hissediyorum, bir şey yapılacak mı?' dedim. 'Hayır' dedi.
Bebeğin kalbini hissedemediğimi defalarca söylemiştim. Ayrıca 6 aylık bir bebeğin yenidoğan yoğun bakımında olmaması gerektiğini daha önce de belirtmiştim."
(Opera bebek hakkında)
Mahkeme Başkanı: Bebek size nasıl geldi?
Tuğçe Toptemel: Öğlen 16.0" gibi sevk olarak geldi. Sonradan öğrendiğim kadarıyla bebeğin 2 kez kalbi durmuş. Bebeği kim teslim aldıysa ona sorulması gerekirdi. Ne doktor tarafından ne de başka biri tarafından kalbinin durduğu yönünde bilgi verilmedi.
Mahkeme Başkanı: Teslim alındığında orada değil miydin?
Tuğçe Toptemel: Ben değilim.
Mahkeme Başkanı: Kim?
Tuğçe Toptemel: Hakan Doğukan Taşçı. Ben akşam 18.00'de nöbeti teslim aldım.
Mahkeme Başkanı: Bebeği ilk gördüğünde ne dediler?
Tuğçe Toptemel: Solunum sıkıntısından yattı dediler. Zaten biz bebeği teslim aldığımızda bebek entübeydi, baygındı, elleri kısıtlı şekilde teslim aldık.
Mahkeme Başkanı: 6 aylık bir bebeği normalde yenidoğana alıyor musunuz?
Tuğçe Toptemel: Hayır, bunu sorguladım zaten.
"Saat 10.00 gibi Hakan Doğukan Taşçı beni aradı, 'Bebek bir anda gitmez, ne oldu?' dedi. 'Evet, gitmez' dedim. (Sağlık terimleri kullanıyor) Biz bakıma girdiğimizde bebek hareketliydi. Hareketli dediğim, normal bir bebeğin hareketlerinden bahsetmiyorum; zaten ilaç aldığı için sersem bir haldeydi.
Şenay, gündüz çalışan hemşire, Hakan Doğukan Taşçı ile tapelerde konuşmuş, 'Bebeğin nabzını hissediyorum' demiş. Ben mesai saatimden fazla duruyorsam, mesai saatinde hastanede olmayanların hastanede olması gerekirdi diye düşünüyorum."
Mahkeme Başkanı: Kalp nabzını alamadım diyorsun ya. Bunun cihazı yok mu?
Tuğçe Toptemel: Zaten monitör öttü diye ben oraya gittim. Monitörün fotoğrafını Hakan Doğukan Taşçı'ya attım. Monitör yanlış okuyordu, bebeğin kalbini ben hissetmiyorum demiştim.
Mahkeme Başkanı: Monitör bozuk mu?
Tuğçe Toptemel: Hayır, düz çizgi vardı, kalp ritmi yoktu. Bu anlaşılır.
Tuğçe Toptemel: Ben zaten kendim bebeğin kalbini hissedemediğimi söylüyorum. Bebeğin nabzını alıyorum, yaşadığına dair kanıt olsun diye kan gazı alıyorum. Ben bebeği yaşar şekilde teslim ediyorum. 2 saat sonra beni arayıp "Bebeği öldürmüşsünüz" diyorlar. Kendilerini defalarca aradığımı söylemiştim.
Mahkeme Başkanı: Bebeğin durumu ne zaman kötüleşti?
Tuğçe Toptemel: 07.45'te kötüleşti. Kalbini duyamadım. Emin olunca Hakan Doğukan Taşçı'yı arıyorum. Bana, "Bebek 6 aylık, kalbini hissedemezsin" diyordu.
Mahkeme Başkanı: Epikriz hakkında ne diyorsun?
Tuğçe Toptemel: Epikriz doktor tarafından yazılır.
Hemşire Tuğçe Toptemel: Hiçbir işbirliğim yoktur. İlaç satışlarını da tapelerden öğrendim. Keşke o paraları almasaydım. Çok büyük bir para da değil.
Mahkeme Başkanı: Kim dağıtıyordu?
Tuğçe Toptemel: Fırat Sarı dağıtıyordu, Hakan Doğukan Taşçı da veriyordu. Zaten sadece 4 ay aldım.
Mahkeme Başkanı: İlaç satışıyla ilgili ne diyorsun?
Tuğçe Toptemel: Savcı beni ilaç satışına katmış ama benim sadece filtre konusunda adım geçiyor.
(Opera bebeğin ölümüne ilişkin)
Hemşire Tuğçe Toptemel: Vicdanım rahat. Ben bebeği yaşar şekilde teslim edip çıkıyorum. Bebeğe müdahale ettiğim için buradayım, müdahale etmesem de burada olacaktım.
Mahkeme Başkanı: Peki, bebek kötüleştiğinde doktora mı sormak lazım, hemşireye mi?
Tuğçe Toptemel: 10 yıldır hemşireyim. Hakan Doğukan Taşçı geldikten sonra 5 ay birlikte çalıştık. Kendisi, böyle bir durumda ona soracağımı söylediklerini iletti.
Mahkeme Başkanı: Kim diyor bunu?
Tuğçe Toptemel: O benim üstüm.
Mahkeme Başkanı: Nasıl yani, bir hiyerarşi mi var? Doktora deseydin.
Tuğçe Toptemel: Söyledim.
Mahkeme Başkanı: Kime?
Tuğçe Toptemel: Fırat Hoca'ya söyledim. Zaten kendisi bebek öldükten sonra geldi. Hakan Doğukan Taşçı'ya yazdığım mesajları okudu ama bir şey demedi. Bu olaydan sonra hastaneden çıkışımı yaptı. Fırat Hoca zaten her zaman gelen bir doktor değildi.
Savcı: İddianamenin 1284. sayfasında, bebeğin ailesine Hakan Doğukan Taşçı'yı doktor olarak tanıttığın belirtiliyor. Neden?
Tuğçe Toptemel: Biz talimatlara uyuyoruz, uymazsak işimizden olabilir. Bana böyle bir talimat geldi, ben de dediklerini yaptım.
Savcı: Genel bir ilkedir, sana "bebeği öldür" dese öldürecek miydin? Bu, her vatandaşın bilmesi gereken bir şey. Sorumluluğun olduğunu bilmen gerekirdi.
Tuğçe Toptemel: Zaten her talimata uymadığımı daha önce de açıkladım. Bana bebeğe müdahale etme dedikleri halde bebeğe müdahale ettim. Hakan Doğukan Taşçı'yı doktor olarak tanıtma konusu, zorunlu kaldığım bir andı.
Sosyal Güvenlik Kurumu Avukatı: Bu olanlardan, doktor olmadığından hastane sahibinin haberi yok mu?
Tuğçe Toptemel'in avukatı soruya itiraz etti.
(Mahkeme Başkanı, sorunun sorulmasına karar verdi)
Tuğçe Toptemel: Yönetime haber vermek benim görevim değil, beyefendi. 10 senelik yenidoğan hemşiresiyim. Hiçbir zaman bir doktorun acil durumlarda bebeklere gelip müdahale ettiğini görmedim.
(Tutuksuz sanık Dr. Şeyhmuz Çelik'in avukatının yanına giderek, soruları yönlendirdiği iddia edildi, avukatlar duruma itiraz etti. -Bu sorular geçerli-)
Şeyhmuz Çelik'in Avukatı: Bebeği kim hastaneye kabul etti?
Tuğçe Toptemel: Fırat Sarı diye biliyorum ama dosyada Şeyhmuz Çelik'in kaşesi vardı.
Tuğçe Toptemel'in avukatı araya girerek, soruların tekrar tekrar sorulduğu konusunda uyarıda bulundu.
Şeyhmuz Çelik'in Avukatı: Hasta kabul belgesinde sizin bazı belgelere hakim olmanız gerekmez mi?
Tuğçe Toptemel: Bize gelen hastalara Dr. Şeyhmuz Çelik'in kaşesi basılırdı.
Şeyhmuz Çelik'in Avukatı: Hakan Doğukan Taşçı'nın, Şeyhmuz Çelik'in kaşesini kullanarak kendisini Dr. Şeyhmuz Çelik olarak tanıttığı bilgisi var. Şeyhmuz Çelik'in haberi var mıydı?
Tuğçe Toptemel: Evet.
Şeyhmuz Çelik'in Avukatı: Kendiniz duydunuz mu?
Tuğçe Toptemel: Evet, duydum.
Hakan Doğukan Taşçı'nın avukatı, Tuğçe Toptemel'e soru sordu.
Sanık Tuğçe Toptemel, kendisine aynı soruların tekrar tekrar sorulduğunu ifade etti.
Savcı: Cevap vereceksen ver, polemiğe girme.
Mahkeme Başkanı: Dosyadan çıktık, tıp tartışmasına geçtik.
Dördüncü günde duruşma saat 10.30 itibarıyla tutuklu sanık muhasebeci Funda Özen'in savunmasının alınmasıyla başladı.
Funda Özen: Dolandırıcılık suçlamasını kabul etmiyorum. İş dışında kimseyle muhabbetim yok. Esenyurt Reyap Hastanesi'nin medikal muhasebe biriminde SGK faturalandırmalarını yapıyorum.
Yenidoğan yoğun bakımda epikriz raporlarını Hasan Basri'nin yazdığını ve Doktor Fırat Sarı'nın kontrol ettiğini biliyorum. Faturalama işlemi bittikten sonra doktor onayı yapılır. Ancak epikrizlerin nasıl hazırlandığını bilmiyorum.
Epikriz raporları bize Pusula Sistemi üzerinden gelir. Bizim epikrizleri düzenleme yetkimiz yoktur. Fatura kesildikten sonra doktor onayı yapılır.
Ben sadece Fırat Sarı'nın düzenlediği epikriz raporlarını gördüm.
Kürsüye gelen ikinci isim, tutuklu sanık Renas Kılıç oldu.
Renas Kılıç: 2022 yılında belediyede çalışmaya başladım. Öncesinde Reyap Hastanesi'ni kurmuştuk. Daha sonra Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü oldum. Hastane ile de bağlantım vardı. Ben ailemden uzakta yaşıyorum, bu yüzden bana sahip çıktılar. O dönemde mavi kod ve acil sorumlusu bendim. Belediyeye geçtiğimde hekim ihtiyaçları olduğunda destek veriyordum.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı'yı tanıyor musun?
Renas Kılıç:Benim çocuğum olduğunda benimle çok ilgilendi. Kızımla da hep ilgilendi. Bu nedenle Fırat Bey ile samimiyetim var.
Mahkeme Başkanı: Hakkındaki suçlamayı biliyor musun? Çete ile birlikte 112'yi devre dışı bırakarak para kazandığınız iddia ediliyor.
Renas Kılıç: Suçlamayı biliyorum. Ancak 112 veya ambulans sistemi için bir protokol olması gerekiyor. Hiçbir hekim, protokol olmadan hasta kabul edemez.
Mahkeme Başkanı: Maddi kazanç sağladığın iddia ediliyor.
Renas Kılıç: Bana hiçbir hasta ya da hastane, para verdiğini söyleyemez.
Mahkeme Başkanı: Tepelerde Yenihayat'tan hasta aldığınız iddia ediliyor, doğru mu?
Renas Kılıç: Oranın müdürü beni aradı, "Hasta var" dedi. Fırat Bey'e ulaşamadıklarını söylediler. Ben de Fırat Bey'i aradım.
Mahkeme Başkanı: Hesabına gelen paraları açıklar mısın?
Renas Kılıç: Onlar eski paralar. Daha önce ben Fırat Bey'e borç para vermiştim. Hastane yetkililerine bile "Fırat'tan alacağım var" demiştim.
Mahkeme Başkanı: Fırat seni hasta kabulüyle ilgili arıyor, değil mi?
Renas Kılıç: Evet, ben Fırat Bey'e de söyledim. Dernekten gelen yabancı hastalar oluyor. Onlar için her zaman mavi kod verilerek sevk yapılıyor.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile konuşmalarında çevre hastanelere hasta gönderdiğin anlaşılıyor.
Renas Kılıç: Hangi hastane isterse, hastayı oraya gönderiyorum.
Mahkeme Başkanı: Senin görevin hasta göndermek mi?
Renas Kılıç: Hayır. Ama hasta yakınları bana veya ilçe başkanına geliyorsa, biz o zaman yardımcı oluyoruz. Maddi durumu düşük insanlar bizden yardım istediğinde hastanelere yönlendirme yapıyoruz.
Mahkeme Başkanı: "Mehmet her yere para veriyor, sen de verebiliyor musun" diye Fırat'a soruyorsun.
Renas Kılıç: Başkaları birçok hekimle anlaşmalar yapıyor. Ben de Fırat'a, "Bu parayı verebilecek misin?" diye sordum.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı'ya "Yok deme, başta kabul et, devam et" diyorsun.
Renas Kılıç: İnternetten 112 sistemine baktım. Eğer yenidoğan doktoru hastanede yoksa 112 hasta gönderemiyor. Sistemde görüyorlar. Ben buna dair konuşuyorum.
Duruşma verilen aranın ardından yeniden başladı. Kürsüye gelen isim, hakkında "suç örgütüne üye olmak" ve "kamu kurumlarını dolandırmak" suçlamalarıyla 14 yıla kadar hapis cezası talep edilen Serdar Yüksel oldu.
Okan Üniversitesi'nde müdür olarak çalışan sanık Serdar Yüksel'in, Gıyasettin Mert'in yönlendirmesiyle il içi ve il dışındaki hastaları organize ettiği, sevk edilmesi gereken bebek hastaları tespit ederek Fırat Sarı ve İlker Gönen'in anlaşmalı olduğu hastanelere sevklerini sağladığı ve bunun karşılığında bebek başı ücret aldığı iddia ediliyor. Duruşmanın 2. gününde savunma yapan hemşir Hasan Basri Gök, Sarı'nın tanıdığı doktorlar vasıtasıyla bebekleri 112'ye bildirmeden sevk ettiğini, Serdar Yüksel'in il dışı sevklerden 5 bin lira kazandığını söyledi.
Mahkeme Başkanı: Bu hastalar 112'den mi geliyordu?
Serdar Yüksel: Evet, hepsi.
Mahkeme Başkanı: İlker ile Fırat Sarı arasında bir görüşme var. İlker, "Serdar'dan ses var mı?" diyor. Fırat ise "Serdar'a söyledim, bu ara hastalarımız düşük" demiş. Bu ne anlama geliyor?
Serdar Yüksel: Yoğun bakımı doldurmak istediklerini biliyorum, her hastanede olan bir şey.
Mahkeme Başkanı: Fırat Sarı ile konuşmanda "Fırat Bey kolay gelsin, vaktinizi almayayım, 112'nin vakasını attım size" diyorsun. Ardından İlker Gönen 112 ile konuşuyor. Bu ne anlama geliyor?
Serdar Yüksel: Yine sevk zinciri…
Fırat Sarı'nın asistanı olan, bebek yoğun bakım hemşiresi sanık Sümeyye Nur Taşçı soruları yanıtladı:
Mahkeme Başkanı: Sana gelen paralar var, ne diyorsun?
Sümeyye Nur Taşçı: Motivasyon ücreti diyorlar ya, ama aslında kimse bunu doğru düzgün anlatmadı. Hastaneler hep çok iş, az para şeklinde çalışıyor. Örneğin, 3 hastaya bakmanız gerekirken 5 hastaya bakıyorsunuz. Bu yük bir süre sonra ağır geliyor. Acıbadem gibi hastanelerde daha rahat çalışmak istiyorduk. Böyle bir durumda işten ayrılmak istediğimizde Fırat Sarı araya girip bize ücret verirdi ve işten ayrılmamızı engellerdi. Ayrıca, Fırat Sarı ile birbirimize borç alıp verirdik.
Mahkeme Başkanı: Şimdi Epikriz bilgilerinin doğru yazılmadığı, basamak değişiklikleri yapıldığı ve bilgilerin günlük yazılmayıp 30 gün sonra eklendiği iddiası var. Bu usule uygun mu?
Sümeyye Nur Taşçı: Ben hiçbir yerde günlük yazıldığını görmedim, gerçekten görmedim. Bu sistemde hasta taburcu olduktan sonra yazılıyordu. Çıkan Epikriz zaten şablon bir Epikriz. Bizim hastayı görme durumumuz olmadığı için içerik hakkında bilgimiz yok.
Mahkeme Başkanı: Siz bir şablon yazıyorsunuz, hastaneye gidiyor, sonra doktor bakıyor, öyle mi?
Sümeyye Nur Taşçı: Evet, hastanenin mailine atılıyor. Bunu doktor, hemşire ve sekreter görüyor. En son e-imzadan geçtiği için bundan sonraki işlemler bizim bilgimiz dışında oluyor.
Sümeyye Nur Taşçı, duruşmada çıkan haberlere ilişkin şunları aktardı;
Biz ailemizle görüşmeye bile zaman bulamadan çalıştık, düşük maaşlarla çalıştık. Fırat Sarı ile ilgili çıkan haberlere de şunu söylemek istiyorum: Kendi yeğenimi Fırat Hoca'nın hastanesinde yatırdım. İnsan başkasının bebeğine kıyarsa, kendi bebeğine nasıl kıyar?
Dışarıda insanlar beni tanıyor, aileme bir şey demiyorlar. Ben evlendiğimde, benim baktığım bebeklerin aileleri düğünüme gelip bana hediye taktılar.
Savcı: Fırat Sarı'ının borç istediğini söyledin. Ancak Fırat Sarı aylık 400 bin lira kazandığını iddia ediyor. Hayatın olağan akışına aykırı. Bu kadar geliri olan biri nasıl olur da asistandan para ister?
Sümeyye Nur Taşçı: Ben asistanken borç vermedim.
Savcı: "20 bin verdim" dedin
Sümeyye Nur Taşçı: 20 bin değil, daha fazlasını da verdim. Biz de buna anlam veremiyorduk. Gizlice istemezdi, herkesin içinde isterdi. Belli bir miktarı olmazdı. 1, 3, 5 fark etmezdi, isterdi.
Savcı: Sormuyor muydunuz? Empati yapıyorum. Şirketleri var, niye sizden borç alıyor?
Sümeyye Nur Taşçı: Biz de bunu sorduk. Ama sonuçta bir ortamda çalışıldığı için şakaya vurulan bir durumdu. Hiçbir zaman ihtiyacından dolayı istediğini düşünmedim.
Savcı: Ne diye düşündün?
Sümeyye Nur Taşçı:Mesela yurt dışına gideceği zaman gelirdi odaya, para alırdı. Ya da bir şey alınacağı zaman ben kendi kredi kartımdan alırdım. Sonra bunu kalem kalem açıklardım, kendisi öderdi. Böyle işlemler de olurdu.
Savcı: Konuyu dağıtmayalım.
Sümeyye Nur Taşçı: Tutuklandığında bana 150 bin TL borcu vardı. Mehtap Sayar, Fırat Sarı'ya altın verdi. Ancak Fırat Sarı bunu ödemedi.