İstanbul'da yıllardır Tuzla ile Maltepe arasında kilometrelerce yürüyen ve halk arasında "yürüyen adam" olarak tanınan Selami Salman, Pendik'teki evinde ölü bulundu. Salman'ın trajik hayat hikayesi ve yaşamı boyunca neden sürekli yürüdüğüne dair anlatılanlar, Türkiye'de birçok kişinin yüreğini burkmuştu.

Patolojiden sonuçlar geldi! Narin ile ilgili kahreden detay Patolojiden sonuçlar geldi! Narin ile ilgili kahreden detay

Evinde Ölü Bulundu

Olay, Pendik ilçesi Kavakpınar Mahallesi'nde saat 21.00 sıralarında meydana geldi. Selami Salman, iki gündür kayıp olarak aranıyordu. Yakınlarının ihbarı üzerine evinde yapılan aramada, Salman'ın cansız bedeni bulundu. Polis ve sağlık ekipleri, Salman’ın hayatını kaybettiğini belirledi. Cenazesi, ölüm nedeninin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. Polis ekipleri, olayla ilgili soruşturma başlattı.

Hikayesi Yürek Burkmuştu

Selami Salman'ın hayatı, yaşadığı zorluklar ve geçirdiği travmalar nedeniyle derin izler taşıyordu. Annesi Medine Salman, oğlunun genç yaşlarında neşeli bir insan olduğunu, ancak sevdiği kadının ailesinin baskısıyla nişanlarının bozulmasının ardından psikolojisinin alt üst olduğunu ifade etmişti. Salman, bu olaydan sonra bir de kaza geçirip kafasından yaralanmış, bu travmatik olaylar onu sürekli yollarda yürümeye itmişti.

Neden Yürüdüğüne Dair Cevapları

Basın mensuplarının neden yürüdüğü sorusuna Selami Salman, "Burası bana iyi geliyor" ve "Bekle gör" gibi kısa yanıtlar vermişti. Halk arasında merak konusu olan bu yürüyüş, onun iç dünyasındaki derin yaraların bir yansıması olarak görülüyordu.

Nişan Bozulduktan Sonra Hayatı Değişti

Selami Salman'ın annesi, oğlunun nişanlandığı kadının ailesi tarafından düğün öncesi terk edilmesi sonrası büyük bir yıkım yaşadığını, bu olayın onun psikolojisini derinden etkilediğini ve hayatının alt üst olduğunu anlatmıştı.

Selami Salman’ın vefatı, yaşadığı zorluklar ve trajik hikayesiyle Türkiye'nin gündemine yeniden oturdu. Onun yıllardır süren bu yalnız ve hüzünlü yolculuğu, geride derin bir iz bıraktı.

Editör: İrem Nur Kaya