Allah Resulü sav bir gün ashabıyla otururken elindeki çubukla bir çizgi çizdi ve;
''Bu insanı temsil eder,'' buyurdu.
Sonra yanına ikinci çizgiyi çizerek; '' Buda ecelini temsil eder'', buyurdu.
Daha uzağa bir çizgi daha çeken Resulullah sav; '' Bu emeldir'', dedi. Ve şöyle devam etti;
'' İşte insan daha böyle iken yani, emeline kavuşmadan ona daha yakın olan eceli ansızın geliverir''. (Buhari).
Ömür dediğimiz zaman dilimidir, ve yalnızca Allah Teala'ya kulluk ve taat maksadıyla var edilmiştir.
Ama nefis ve şeytanın hileleri ve dürtüleri,dünya ve dünyalıkların çekici kılınmasıyla insan oğlu, çok çabuk dayanmaktadır.
Sanki ebedi yaşayacakmış gibi bütün zamanını dünyevi kazanç getiren çalışmalara verip eğlence ve mutluluk adı altında kendisine takdir edilen ömür sermayesini bitirmektedir.
Bunu Cenabı Allah şöyle bildiriyor: ''Bilin ki dünya hayatı,oyun, bir eğlence, bir gösteriş, aranızda bir övünme, mal ve evlatta bir çokluk yarışından ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibidir ki, bitirdikleri çiftçileri imrendirir, sonra kurumaya yüz tutar.
Bir de bakarsın ki, sararmıştır, ardından çerçöp haline getirmiştir. Ahirette ise, ya çetin bir azap yahut Allahın bağışlaması ve hoşnutluğu vardır.
Dünya hayatı, sadece aldatıcı bir faydalanmadan başka bir şey değildir.'' (el-Hadid; 20)
Arap Bedevi deve çobanı bir gün çölde develeri güderken, cebinden aynasını çıkarır ve yüzüne bakar. Bakar ki, yüzü kırışmış, sakalı beyazlamı, yanakları çökmüş. O zaman şöyle der:
'' Keşke şu gençliğim tekrar dönseydi de yaşlanınca insan ne hale geliyormuş söyleseydi''.
Gençlik insanın baharıdır. Dalında açılan tomurcuk gül gibidir. Gençliğin kıymeti ancak yapraklar döküldükten sonra anlıyoruz. Fakat gençlik bir daha geri asla dönmüyor.
Bu nedenle zamanı boşa harcamayalım....