ZORU KİMLER BAŞARIR?

ZORU BAŞARMAK her babayiğidin harcı değildir. Zoru başarmak inanç işidir. Zoru başarmak sabır işidir. Zoru başarmak direnç işidir. Zoru başarmak yürek işidir. Zoru başarmak iman işidir.

O halde zoru kimler başarır?

Gönlünü büyük ülkülerin aşkıyla dolduran ülkü devleri zoru başarabilirler. Büyük ülküleri hayal edemeyenler, küçük başarılarla gururlanmayı marifet sayarlar. Böyleleri için incir çekirdeği büyüklüğündeki başarı, ömür boyu sohbet sermayesi olarak kullanılır.

Böyleleri için, ‘Tiryaki Sözleri’ nin sahibi Cenab Şahabettin’in söylediği güzel bir söz vardır: “Akarsu ne müthiş bir hayat dersidir. Küçük engelleri gururla aşar da büyük mânialara gelince sessizce kıvrılıverir.”

Mühim olan, küçük başarılarla gururlanmak değil, büyük engelleri aşma gayretine girmektir. Büyük engelleri aşmaya çalışmak yerine, sessizce dolaşmayı tercih edenler başarısızlıklarının mazeretini hazırlamakta maharet sahibidirler.

Onlara göre, o engeli aşmak kimsenin haddi değildir!.. Büyük davalar, bu mizaçtaki neferleri yüzünden çok şey kaybederler. Kendi beceremediklerini kimsenin beceremeyeceği kanaatini herkese kabul ettirmeye çalışırlar.

Onlar için en çıkar yol, hedef küçültmektir. Bilmezler ki yüzü hedeflemeyen, elli’ye hiç ulaşamaz!.. Mevlana’nın Mesnevi’sinde bir kıssa var: Çok güçlü bir ateşperest genç, iki omuzunun ortasına dövme ile arslan resmi çizdirmek için ustaya gider.

Heybetli ve güzel bir arslan resmini iki omzunun ortasına çizmesini ister. Usta işe başlar. Kızgın iğneler, babayiğit delikanlının bedenine girip çıktıkça işin vahameti anlaşılır. Delikanlı ikide bir ustaya sorar:

-Usta, arslanın neresini yapıyorsun?
-Henüz kuyruğunu yapıyorum delikanlı.
-Usta arslanın kuyruğu olmayı versin.
Usta, kuyruk yapmaktan vazgeçer, yele yapmaya başlar.
Delikanlı iğnelerin acısına dayanamayınca tekrar sorar:
-Usta, arslanın neresini yapıyorsun?

-Yelesini yapıyorum delikanlı.
- Usta, arslanın yelesi de olmayıversin.
Usta, yele yapmaktan da vazgeçer, pençe yapmaya başlar.
Birkaç dakika sonra delikanlı büyük bir ıstırapla tekrar sorar:
-Usta, arslanın neresini yapıyorsun.
-Pençesini yapıyorum delikanlı
-Usta arslanın pençeside olmayıversin.
Usta, arslanın, yelesini, pençesini ve kuyruğunu yapmadan işi bitirir.
Delikanlı tekrar sorar:
-Usta, arslan resmi tamamlandı mı?
Usta yaptığı işten memnun kalmadığını belli edecek tarzda cevap verir:
-Tamamlandı, tamamlandı. Senin gibi babayiğide böyle arslan çok bile!

Delikanlı, sırtının kanı kuruduktan sonra ayna ile arslan resmini görmeye çalışır ama arslana benzetemez!.. Büyük bir adamlığa soyunup da zoru görünce sıvışanların (15 Temmuz’da Atatürk Havalimanı’nda tankların arasından sıvışanları gördüğümüz gibi) dava adamlığı da ateşperest delikanlının yiğitlik simgesi olarak sırtına arslan resmi dövdürmesine benzemiyor mu?

Siyasi ilkesizliklerine kılıf bulmaya çalışacaklarına, ülkenin gelecek yolunda yürüyenlere gölge etmemeye gayret gösterseler, daha İlkeli bir davranış yapmış olurlar! İlkesizlik her yanımızı sararken, siyaset bundan nasibini almadan durabilir mi?

Ülkenin milli değerlerini öncelemeyen, ülkesinin milli kalkınma, millî savunma ve milli üretime katkı ve destek vermeyenlerin, büyük dava adamlığına soyunup zoru görünce sıvışanlardan,ülkesi için zoru başarması‘millî’ davranması da elbette beklenemez. Biz de herkesin zoru başarmasını beklemiyoruz. Ama başarmak isteyenlere ayak bağı olmamalarını beklemek de millet olarak hakkımız olsa gerek.

Ülkesine karşı yapılan tüm emperyalist baskı, yaptırım ve ekonomik tehditlere rağmen, ülkesi için hedefe yürüyenlere ayak bağı olmayın diyoruz. Yine diyoruz ki: Bütün bunlara aldırmadan, sabırla, dirençle, yürekle ve İmanla yoluna devam etme gücüne sahip olanlar, zoru mutlaka başarırlar. Zoru başarma aşkıyla yanıp tutuşan ‘tunç yüreklilere’ selam olsun!