Bakan Tunç'a Ankara'da 10'uncu Yılında Arabuluculuk Programında Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Danıştay Başsavcısı Nevzat Özgür, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Başkanı William Massolin eşlik etti.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Türkiye'nin son tartışmaları dikkate alındığında, yüksek mahkemelerimiz arasındaki görüş farklarının da ortaya çıktığını düşündüğümüzde; demokratik, kuşatıcı, maddeler arasındaki çelişkileri ortadan kaldıracak yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu açık" ifadesinde bulundu.
Bakan Tunç, Filistin'de 1 ayı aşkındır savaş suçu işlendiğini belirterek, "Soykırım yapılıyor. Dünyanın bu insanlık suçunun işlenmemesi yönündeki etkisizliğini de görüyoruz. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin huzuruna getirilen ateşkes önerileri, bir üyenin vetosu ile karşı karşıya kalıp, 'savaşa devam' denilebiliyor. Böyle bir uluslararası sistem var maalesef. Biz Türkiye olarak hep hakkaniyeti, mazlumu savunmaya devam edeceğiz. Dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen soykırımın tespitleri ortada. Hesap vermeliler" dedi.
'Yeni anayasaya ihtiyacımız olduğu açık'
Bakan Tunç, yargıda birliğin sağlanması, askeri yargının ortadan kaldırılması, sıkıyönetim uygulamalarının Anayasa'dan çıkarılması gibi demokratik reformların daha önce hayata geçirildiğini anımsatarak,
"Anayasamızda gerçekleştirdiğimiz reformlar elbette ki darbeci ruhu ortadan kaldırmaya yetmedi. Anayasamızdan bugüne kadar 184 değişiklik gerçekleştirdik. 176 madde var, madde sayısından daha fazla değişiklik söz konusu. Gerek 2010- 2017, gerek Avrupa Birliği Uyum Süreci için önemli düzenlemeler ve değişiklikler gerçekleştirildi. Birbiriyle çelişen hükümler bugün bazı sorunların ortaya çıkmasına neden oldu. Dolayısıyla Türkiye'nin son tartışmaları da dikkate alındığında, yüksek mahkemelerimiz arasındaki görüş farklarının da ortaya çıktığını düşündüğümüzde, burada yeni bir anayasaya, demokratik, kuşatıcı, o maddeler arasındaki çelişkileri ortadan kaldıracak yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu açık. Herkes yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğunu hep ifade ediyor. TBMM'de grubu bulunan partiler ve Meclis dışındaki partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının, baroların, üniversitelerin görüşleri alınarak parlamentoda bir uzlaşmayla yeni bir anayasayı yapmak mecburiyetindeyiz. Bu bizim milletimize olan borcumuz" şeklinde konuştu.
'Kira anlaşmazlığı davaları azaldı'
Kira davalarında arabulucuya başvuru sayısının 62 bin 348'i bulduğunu söyleyen Tunç, "Bu başvurulardan 17 bin 201'i anlaşma ile sonuçlandı. Anlaşamama sayısı ise 9 bin 661'dir. Bu da demek oluyor ki 34 bin vatandaşımızın uyuşmazlığının yargıya taşınmadan barışçıl yol ile çözümlenmesini sağlamış oluyoruz. 2023 yılında kira uyuşmazlıklarında arabuluculuğun dava şartı olarak uygulanmaya başladığı 1 Eylül 2023 tarihine kadar, kira uyuşmazlıklarından kaynaklanan 160 bin dava açılmış. Yani eylül ayına kadar aylık ortalama 20 bin dava açılmış. Kira arabuluculuğu sisteminin yürürlüğe girmesinden sonra ise 2,5 ayda açılan toplam dava sayısı 9 bin 661'dir. Görüleceği üzere sulh hukuk mahkemelerine 1 ayda açılan dava sayısı ortalama 20 binlerden 3 bin 800'lere kadar düşmüş durumda" ifadesinde bulundu.
'Başarı oranı yüzde 70'
Arabuluculuk ile ilgili toplam 79 bin 114 başvuru yapıldığını vurgulayarak "Ortaklığın giderilmesi uyuşmazlıklarından kaynaklı 11 bin 945 başvuru, kat mülkiyeti uyuşmazlıklardan kaynaklı 3 bin 646 başvuru, komşuluk hukuku uyuşmazlıklardan kaynaklı 931 başvuru, tarımsal üretim sözleşmelerinden kaynaklı 244 başvuru ve buna az önce bahsettiğim kira uyuşmazlığından kaynaklanan 62 bin 348 başvuruyu erklersek toplam 79 bin 114 başvuru yapıldı. Bunun yanında arabuluculuğa ilişkin tüm başvuru sayılarını incelemek gerekirse ihtiyari ve zorunlu arabuluculukta 2013'ten bu yana toplamda 4 milyon 893 bin 765 başvuru yapılmış, 3 milyon 163 bin 556'u anlaşmayla sonuçlanmıştır. Bu noktada başarı oranı yüzde 70'tir. Bu oran büyük bir başarıyı ortaya koymaktadır" söyleminde bulundu.
Aile arabuluculuğu sistemi üzerine de çalıştıklarını belirten Tunç, şöyle konuştu:
"Kadına yönelik şiddet konusunu içermeyen aile arabuluculuğu sistemi ile aile üyelerine kriz dönemlerinde destek vererek tarafların birbirleri iletişimde kalıp karşılıklı anlaşmalarına uygun düzenlemeler yapabilmelerine, çocuk-ebeveyn ilişkileri olmak üzere tarafların karşılıklı ilişkilerini sağlıklı bir şekilde kurabilmelerine ve sürdürebilmelerine imkan sağlayacak düzenlemeleri hayata geçirmeyi amaçlıyoruz. Aile arabuluculuğu ile ilgili karşılaştırmalı hukuku da inceliyoruz. Bu kapsamda uluslararası uygulamalarda aile arabuluculuğu, ayrılmakta olan çiftlere, çocuklara ve mali konular veya edinilen mülklere ilişkin düzenlemeler de dahil olmak üzere ayrılma ve boşanmadan kaynaklanabilecek hususlarda, tarafların barışçıl bir şekilde anlaşmaya varmalarına yardımcı olmak üzere hizmet verdiğini görüyoruz."