Depremleri önceden bilen adam Prof. Dr. Naci Görür, Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 'Anttalks' etkinliği kapsamında 'Deprem Dirençli Antalya' adlı programda açıklamalarda bulundu.

Görür, şu ifadeleri kullandı:

"Antalyalılar rant hastalığına yakalanmış. Gökdelenleri dikmeye başlamışlar. Antalya'da ne kadar gökdelen yaparsanız, tehlikeyi büyütürsünüz. Özellikle büyük bina, gökdelen yapabilecek insanlardan uzak durun. O düşüncelerden de uzak durun. Deprem dirençli Antalya için özellikle alüvyon dolgu, zemin için son derece sakıncalı. Antalya'nın üzerinde oturduğu körfez dolgusu, problemli bir dolgu. Kireç taşları ve travertenler göreceli olarak alüvyonlardan daha iyi ama o da problemli.

Akşehir zonu, Isparta-Burdur zonu ile Göller Yöresi'nin bulunduğu yerler düşey atımlı fayların olduğu bölge. Antalya Körfez doğu, batı ve kuzeyden aktif faylarla çevrili. Antalya fay zonlarına 100 kilometreden uzakta değil, 50-60 kilometre uzakta. Bu fay kuşaklarında olacak depremler, Antalya'yı önemli etkiler. Doğrultu atımlı faylarda 100 kilometrelik çap içerisindeki yöreler depremden etkilenir. 

Antalya'nın güneyinde Akdeniz içerisinde Kıbrıs, Girit bölgesinde Helen yayı dediğimiz dalma batma zonu var. Üç büyük tektonik hat Antalya'yı tehdit etmekte. Güneyden dalma batma zonu büyük deprem üretebilir. Girit yakınlarında 8 büyüklüğünün üzerinde deprem üretmiş, her an 7'nin üzerinde deprem üretebilir. Bu tehlike denizden gelir. Antalya'yı tehdit eden fay söz konusu. Akşehir ve Fethiye Burdur zonu deprem ürettiği zaman Antalya ciddi şekilde etkilenebilir.

Ciddi deprem olsa Antalya'nın doğusu daha çok hasar görür. Alüvyonun üzerinde olduğu için sıvılaşma da olur. O bölgeye gökdelenler dikiliyor. Batısında traverten veya kireç taşlarının üzerinde olan binalar yüksek olmamak kaydıyla biraz daha dirençli olabilirler. Alüvyonun bulunduğu yerlerde şansınız yok. Deprem anında alüvyonlar içlerinde su tuttuğu için çökellerdeki su basıncı yukarı iletiyor. Yukarı iletince evlerin direnci azalıyor. Bina suyun içerisinde gibi hareket etmeye başlıyor ya dönüyor ya da batıyor.

Güneydoğu'da 100 milyon ton moloz sağa sola gömüldü, çevre berbat edildi. İstanbul'da 350 milyon ton moloz çıkabilir. İstanbul'da bunu nasıl bertaraf edecek, geri dönüşüme tabi tutacaksanız. Kimse bilmiyor. Deprem eli kulağında gelirse ne olacak. Aceleyle kamyonlara doldurup, Marmara'ya dökersiniz. Marmara zaten ölüyor, Marmara da sizi öldürür.

Türkiye'deki gerçek beka meselesi depremdir. İstanbul'da büyük deprem meydana gelmesi ekonomik anlamda ülkeyi zora sokar. Marmara Bölgesi'ndeki sanayiyi Anadolu'ya taşıyın. Anadolu'ya altyapı yapın, sanayiyi teşvik edin. Deprem nedeniyle sanayi aynı anda tehdit altına girmez, İstanbul'un nüfusu azalır. Her şeyi Marmara Bölgesi'ne toplamışız. Stratejik olarak doğru değil.

Kahramanmaraş depremleri öncesi yıllarca o bölgede deprem beklendiğini anlatmaya çalıştım.

Şimdi Tunceli, Pülümür, Bingöl yöresinin tehdit altında olduğunu düşünüyorum. Erzincan ile Bingöl, Karlıova arasında Kuzey Anadolu Fayı'nın bir kısmı geçiyor. O fay, en son 1794 yılında kırılmış. 7.2 büyüklüğünde deprem üretmiş. Her 250 senede bir ortalama deprem üretiyor. Onun için oradan endişe ediyoruz. 

6 Şubat depremleri Arap levhasını Doğu Anadolu'ya 7-10 metre kaydırdı, sıkıştırdı. Kahramanmaraş'tan Hakkari'ye kadar olan kentlerde deprem riski fazlalaştı. Arap levhasının kuzeye ittirmesinden dolayı. Doğu Anadolu fayı, Kahramanmaraş'ın kuzeyi, Elbistan kuzeyinden Adana havzasında saçaklanıyor. 6 Şubat depremleri Adana'ya giren faylara stres yüklemiş olabilir. O bölgelerin dikkatli olması lazım."