1921'e kadar Antep'ti. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Gaziantep oldu. Tarihi Hititlere kadar uzanan bu muhteşem şehir hem kültürü, hem de mutfağı ile doyumsuz tatlar barındırıyor
TARİH öncesi çağlardan günümüze kadar gelen yerleşim yeri olan Gaziantep, bir dönem Hitit devletinin de şehirlerinden birisi. Roma ve İslam mimarisinin özelliklerini barındıran şehrin bir kısmının daha önceleri deniz olduğuna dair söylentiler de var.
Bilinen en eski adı Romalılar tarafından verilmiş: Antiochia ad Taurum. Latince "Torosların karşısındaki Antakya" anlamına geliyor. Daha sonra şehri ele geçiren Araplar, Ayıntap demiş. Arapça pınarın gözü anlamını taşıyor.
Gaziantep, ülke kültürü açısından çok ama çok nemli bir yerleşim birimi. Kültür ve mutfağı dünyaca meşhur. Kurtuluş Savaşında İngiliz ve Fransızlara karşı gösterdiği başarılar sebebiyle 8 şubat 1921'de "Gazi" unvanı aldı. Bu dönemin ünlü halk kahramanları Şahinbey, Şehitkamil ve Karayılan.
Zeugma Antik Kenti
M.Ö. 300 yılında Büyük İskender tarafından "Selevkia Euphrates" ismi ile kurulmuş. M.Ö. 31 yılında Roma İmparatorluğu'nun olmuş ve köprü anlamına da gelen "Zeugma" ismini almış. Buradan çıkarılan mozaikler Zeugma Mozaik Müzesi'nde sergileniyor. Her noktadan gözlerinize bakan meşhur "Çingene Kızı" mozaiği ikinci katta ve özel karanlık bir odada sergileniyor. Düllük antik şehri ve Zeugma'dan gelen pek çok değerli parça da Arkeoloji Müzesi'nde görülebilir.
Atatürk Anı Müzesi
1933 yılında, Gaziantep'i ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nda güçlü bir direniş gösteren Gaziantep için övgü dolu sözler söyler ve nüfusuna kaydolur ve her sene ziyaret eder. Hatta 1936 yılında bir konuşmasında "Türküm diyen her şehir her kasaba ve en küçük Türk köyü, Gazianteplileri kahramanlık misali olarak alabilirler" der. Antepliler de Atatürk'ün anısına, Bey Mahallesi'nde, Konukoğlu ailesine ait geleneksel Antep Evi'ni anı müzesine çevirirler. Müzenin avlusunda, Atatürk'ün nüfus cüzdanı örneği Gaziantep'e verilen İstiklal Madalyası, evde Atatürk'ün karyolası ve Atatürk Araştırmaları Kütüphanesi var.
Müzeler şehri
Bayazhan Kent Müzesi: Gaziantep'in tarihi kültürü yemekleri hakkında detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Şahinbey Savaş Müzesi: Kurtuluş Savaşı'nda verilen mücadeleyi anlatan bir müze.
Gaziantep Kalesi ve Kahramanlık Panaroması Müzesi: Çevresi 1200 metre olan kale Roma döneminde gözlem için kullanılmış. Müzede savaş yıllarını anlatan resim, maket ve heykeller bulunuyor.
Hamam Müzesi: Lala Mustafa Paşa 1577'de yaptırmış. 2015'de restore edilerek Osmanlı hamam kültürünü yansıtan müze haline getirilmiş.
Çingene Kızı-Zeugma Müzesi
Medusa Cam Eserler Müzesi: Tunç Çağı, Roma, Bizans ve İslami dönemlere dair cam ve toprak eserler sergileniyor.
Yesemek Açık Hava Müzesi: 1890 yılında Alman Doğu Araştırmaları Kurumu'nca bulunmuş. 1960'lı yıllarda 300 civarında heykel bulununca açık hava müzesine dönüştürülmüş. 2012'de UNESCO Dünya Mirasları Geçici Listesi'ne girdi.
Oyun ve Oyuncak Müzesi: 1700'lü yıllardan günümüze kadar oyuncakların evrimini görmek mümkün. 2013 yılında açılan bu müzenin küratörlüğünü Sunay Akın yapmış.
Zeugma Müzesi
Çarşı ve pazarları muhteşem
Elmacı (Almacı) Pazarı: Özellikle fıstık, ceviz gibi kuruyemişler, baharatlar; kurutulmuş sebze ve meyve, bakır cezve ve sahanların satıldığı yer.
Bakırcılar Çarşısı: Gaziantep'te bakır işçiliği, yaklaşık 4 koca yüzyıllık bir geçmişe sahip. Bakır ürünlerinin satıldığı en ünlü çarşısı.
Tahmis Kahvesi: Menengiç kahvesi içmek ya da otantik bir ortamda vakit geçirmek için ideal bir kahve. 1635 yılında Tekke'ye gelir amaçlı yapılmış.
Zincirli Bedesten Çarşısı: Şu an hala alışveriş yapılabilir durumda olan Zincirli, Hüseyin Paşa ve Kemikli Bedestenleri var. Zincirli Bedesten'i 17. yüzyılda Darendeli Hüseyin Paşa yaptırmış. Baharat, otantik minik hediyelik eşyalar satılırken et ve sebze hali olarak da kullanılıyor.
Gümrük Hanı: Geleneksel el sanatları ve ürünlerin satıldığı dükkanlar, bakır, sedef, ebru ve kutnu ustalarının atölyeleri var.
Rumkale: Nizip ilçesi Kamışlı Köyü'nde. Fırat Nehri ve Merzimen Çayı'nın tam birleşimindeki dik kayalıkların üstünde. Roma ve Ortaçağ'dan kalma kalıntılar var. Roma İmparatorluğu döneminde Hz. İsa'nın havarilerinden biri olan Yohannes'in Rumkale'ye yerleşmesiyle Hristiyanlık yayılımı hızlanmış. Hristiyanlık için önemli yerlerinden sayılıyor.
Hanlar: Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ticari hayatın önemli bir parçası olan hanlardan Gaziantep'te 31 tane var. Bir kısmı yıkılmış. Günümüze ulaşabilenler: Şıra, Tuz, Emir Ali, Anadolu, Kürkçü, Belediye, Elbeyli, Yeni Yüzükçü, Tütün, Hacı Ömer, Millet ve Yeni Han.
Köklüce Kanyonu: Gaziantep'teki en iyi tırmanış noktalarından biri.
Nasıl gidilir?
Gitmek kolay. Uçakla da gidebilirsiniz, otobüsle de. Bol alternatif var. Kendi otomobilinizle de keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz. İstanbul'a 1100 kilometre olduğunu hatırlatalım.
Nerede kalınır?
Gaziantep'te çok yıldızlı otellerin yanı sıra keseye uygun temiz güzel küçük yerler de var. Bu arada butik otellere dönüştürülen eski konakları aklınızın bir köşesine yazın.
Ne yenir?
300'den fazla yemek çeşidi olduğu söylenir. Küşleme, Ali Nazik Kebabı, Simit Kebabı, Yuvalama, Patlıcan Kebabı, İçli Köfte, Meyveli et yemekleri, Kıyma Kebabı, Antep Peyniri, Lahmacun, Baklava, Künefe, Ciğer, Katmer, Kaymaklı Katmer, Yuvalama ve Beyran Çorbası, Taze Nohut, Nohut Dürüm, Menengiç Kahvesi, Zahter Çayı, Tahmis Kahvesi, Çulcuoğlu Kebap, Fıstıklı 'Kahke' kurabiyesi, Urmu (Dut suyu) bazıları.
Yorum
Tek kelimeyle kilo almak istemeyenlere dikkat. Şehir onlarca muhteşem yemek çeşidine sahip. Buraya gelenler büyük kilolar alarak dönüyor. Baharat ve tabii ki salça almayı unutmayın. Hazır tatlı ve kuru yemişleri de ihmal etmeyin.