FUTBOLUMUZ 70’li yılların sonlarında, İnönü Stadı’nın bodrum katında bir odadan yönetilirdi...
Küçücuk bir penceresi vardı...
Sıcak havalarda Türkiye Futbol Federasyonu’nun TEK memuru, rahmetli Melih abi (Göngör), o pencereyi açar, İnönü Stadı’nın çimlerinin sulanışını izlerdi... Hoşsohbetti... Dosttu...
Harika adamdı Melih abi... Nasıl yeterdi koca Türk futboluna, inanamazsınız... Çim ve sulama manzaralı bir göz oda... Bodrum katında... Tek bir personel Melih Güngör... Ve Futbol Federasyonu’nun başkanı da bir gazeteciydi... Güngör Sayarı... Sahir Abi’den (Gürkan) sonra o atanmıştı... Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü Güngör Abi’yi atamıştı...
Ne yapsın... Atanmışsa, kabul edecekti... Güneş Gazetesi’nde birlikte çalışırdık... Futbol Federasyonu Başkanı, ekmek parasını kazandığı gazetecilikten arta kalan zamanında Türk futbolunu Federasyon Başkanı sıfatıyla yönetirdi... Çünkü Göngör Sayarı, bir spikerdi de... Bir at yarışı uzmanıydı da... İşi yoğundu yani... Öncesi de var tabi de, benim miladım böyle...
Güngör Sayarı’yı Cemal Saltık, İbrahim İskeçe, Mazhar Zorlu, Doğan Andaç, Yılmaz Tokatlı, Mustafa Kemal Ulusu, Erdoğan Ünver, Erdenay Oflaz, Ali Uras, Halim Çorbalı ve 8,5 yıl görevde kalan Şenes Erzik izledi... Futbol Federasyonu, futbolun içinden, ya da sadece futbola yakınlığı tescilli isimlerden “rica üzerine” atamayla gelen başkanlarca yönetildi... Ne zamana kadar?.. Turgut Özal’ın Futbol Federasyonu’nu “özerk yapıya” kavuşturup, günün şartlarına göre “devasa bir bütçe” verdiği 1992 yılına kadar...
İşte o gün, “paraya aşık” kim varsa, “çok parasına çok para katmak isteyen” kim varsa, ya da “bu devasa bütçeyi keyfince yönetme hazzını yaşamak isteyen” kim varsa, sıraya girdi... Genel kurul oluşturulurken, masalar yıkıldı...
Herkes söz sahibi olmak, paranın döneceği federasyonun başında, içinde, kenarında köşesinde değilse bile; seçimde söz sahibi olmak için delege hevesine düştü... Sonra?... Sonra o delegelerin satılık oyları düştü piyasaya...
Özerk Futbol Federasyonu Başkanlık Seçimi’nden bir hafta önce seçimin yapılacağı Ankara’yı mesken tutanlar, başkan adaylarının otellerde ağırladığı delegeler, oylarını satan zamanın delegeleri... Ohoooo. Ortalık tam bir panayır olup çıktı...
Sonra?.. Hiiiç.... Sonrasında hiçbir şey değişmedi... Belki biraz şakil değiştirdi, belki biraz “zamlandı” belki de biraz “özerklik”in şekil değiştirmesiyle siyasetin gölgesine girdi o kadar...
Her Federasyon başkanlığı seçiminde aynı panayır havası; siz görmeseniz de, bilmeseniz de, tanık olmasanız da, aynı sahnede, farklı oyuncularla aynı “repliklerle” sürüp gitti...
Şimdi 1 Haziran’da Futbol Federasyonu yeni başkanını seçecek...
Özerk olduktan sonra kimlerin başkan olduğunu saymak isterim size ki, fikriniz olsun... Abdullah Kiğılı, Haluk Ulusoy, Levent Bıçakcı, tekrar Haluk Ulusoy, Hasan Doğan, Mahmut Özgener, Mehmet Ali Aydınlar, Hüsnü Güreli ve Yıldırım Demirören...
Yani?.. Yani, futbolun özerk olmadığı, paranın dönmediği, bütçesinin devede kulak olduğu dönemlerde ortalıkta görünmeyen işlerini büyütmek isteyen sanayicler, parayla oynamayı seven işadamıları, babalarının işlerine daha fazla zarar vermesin diye yolladığı zengin çoculkları vs....
Yani, futbol İnönü Stadı’nın bodrumundan yönetildiği dönemlerde
Ortalıkta olmayan kim varsa... 1 Haziran’da Türkiye Futbol Federasyon yeni başkanını seçecek... En güçlü aday kim?.. Nihat Özdemir... Nihat Özdemir kim?.. Limak Holding’in sahibi...
Limak Holding kim?..
Dünya Bankası verilerine göre, Dünya’da en fazla ihale alan 10 inşaat firmasından biri... Yıllarca Türk futbolunun tek memuru olan Melih Göngör, rahmetli oldu...
O bir göz odada yıllarca Federasyon Başkanlığı yapan Göngör Sayarı ve çoğu başkan da rahmetli oldu...
İkisi de kol kola girmiş, seyrediyorlar alemi!.. Onlar yaşarken futbolun yanına bile uğramayanlar, özerk futbol ve özerk futbolun başdöndürücü bütçesi sonrasında nasıl üşüştüler görüyorsunuz değil mi!.. Hadi seçin şimdi... “en iyi hizmet edecek olanı” seçin!... Sonra da bu seçimi, siz benim külahıma anlatın.... Futbol aşkıymış da, futbola hizmetmiş de... PÖH!.. Çek o bütçeyi geri, bak bakalım bir tek talip kalıyor mu Futbol Federasyonu Başkanlığına...
Nur içinde yat sevgili dostum, sevgili ağabeyim, sevgili vefakarım Melih Güngör!.. Bu günleri görsen, ağzından neler döküleceğini adım gibi biliyorum da çok gülüyorum valla çok....