Türk gençliği, hür düşüncenin ve beşer aklın varlığında yeni bir davranış ve gelişecek toplum yapısının temel gücü, enerjisi ve ümit kaynağıdır. Gençlik siyasi hedefler tahakkuk ettirici, yükseltici ilerleticidir.
Türkiye’yi Büyük Türkiye’nin çekirdeğini kısa zamanda gerçekleştirecek, fikri hür, vicdanı hür, ezilmeyen ve ezmeye hevesli olmayan yüksek bir iradeye sahip devletinin ve milletinin geleceğini, sorumluluğunu taşımaya hazırlanan, fikir ruh ve beden salığıyla nefsine güveni olan kudretimizin kaynağı, ümidimizin mihrakı, yarınımızın teminatı gençliktir.
Bu ruh ve şuurla yoğrulacak Türk gençliği sosyal, kültürel, iktisadi kalkınmada milli çözümleri, milli varlığı ayakta tutan, yücelten, bölünmezliği sağlayan güçlü bir temel hareket varlığı olarak kabul etmeliyiz.
Gençliği geleceğin kuvvetli ve müreffeh Türkiye’sinin ana yapısını teşkil eden bir unsur ve geleceğin yüksek idarecileri olarak görmeliyiz. Türk gençliği bölünmez bir bütündür, bölücü çabaların sermayesi ve oyuncağı değildir, olmamalıdır.
Gençliğin gayesi, Türkiye’de insan hak ve hürriyetlerini, kişinin ve toplumun refah ve huzurunu, Cumhuriyetin, hürriyetin, barış, hizmet ve refah devleti olarak inşa ve gelişmesinde hareketli kitle haline gelmesi, çağdaş insanlığın ortak medeniyetin yapıcısı olarak, devletin bütün güç ve imkanlarının ileri bir hayat tarzı kurma ve yaşatma için seferber edilmesi, milletin çağdaş ilim ve tekniğe göre teçhiz ve teşkilatlandırılması, devlet yönetiminde, toplum hayatında ve gençliğin ilmi düşünce ve plan ilkesinde ülkesine egemen olması bu gayeye ulaşmada, milliyetçi, maneviyatçı, sosyal hukuk devleti ülküsüne, milli ahlakla teknolojik gelişmeye, milli sanayileşmeye samimiyetle bağlanmakla ulaşılabilir olmasıdır.
Memleketin ve milletin bugünü ve yarını için umut kaynağı olan gençlik aynı zamanda, bir devletin devamlılık konusundaki güvenidir. Gençliğin önemi büyüktür, yücedir.
Üzülerek belirtmek gerekir ki, bazı siyasi akımlarca ülkemizde gençlik konusu bir milli dava olarak ele alınmamış, gençliğe hizmet yolunda bir usul tespit edilmek yerine, milli manevi değerleri, aile yapısını yok sayan, parçalayan, sapkın akımlara yönlendirilmesi teşvik edilmiş, emperyalizmin Türk aile yapısının dağıtılmasına da destek olunmuş ve bilinçli olarak gençliğin ruh ve beden sağlığı ihmale uğratılmıştır.
Oysa Türk gençliği, Türk milletinin geleceğinin biricik ümidi ve kurtuluş kaynağıdır. Gençlik eğitim açısından, kültürel açıdan, beden ruh sağlığı ve terbiyesi açısında ve en önemlisi de siyaset açısından üzerinde hassasiyetle durulması, günümüzde önemli bir meseledir.
Milli değerlere sahip yarının yurt yöneticilerini yetiştirmek, vatana ve millete yapılan iyiliğin en büyüğüdür.
Kendi gideceği yolu göremeyen başkalarına nasıl yol gösterebilir ki? Kör köre yol gösterirse ikisi de çukura düşer. Gerçekten bugün sapkın akımların kurbanı olan gençlik bu durumdadır.
Basiretsiz siyasiler kendi küçük siyasi ikballeri, taraftarlık ve oy kaygıları için kendileri gibi gençliği de çukura düşürmüşlerdir.
Beklenen, özlenen Türk gençliği sapkın akımların peşinden koşan değil, Türk halkının önderi olmalıdır. Millî ve manevi değerlere sahip aziz Türk gençleri devlet iradesini Türk milletinin tarihi kıymet hükümlerine; maşeri vicdanlarına, Türk İslam ahlakına dayandırmanın lüzum ve zaruretini dava edinmelidir.
Bu unsurlara dayanan genç, güç ve kuvvet kazanacak, daha ileriye giderek Türklüğün milli ahlaki tarihi vasıflarını daha da ileriye taşıyacaktır.
Genç nüfustan müteşekkil Türk gençliği toplum meselleri ile uğraşmalı, her alanda daha etkin bir rol oynamaya hazır olmalıdır. Bu gençlik Türk milletinin çağdaş medeniyetlere ulaşması için, fikri ve fiziki gelişmesinin modern ilim ve yaşama düzeninde gerekli nispet sağlanmalı, milli kültüre sahip kılınmalı, benliği korunmalı nesilden nesile de geliştirilerek taşınmalıdır.
Türkiye’nin genç nüfuslu Üniversite gençliği tek bir ülkü etrafında toplanmalıdır, o da Türk Milliyetçiliği ve Milli Şuurdur.
Türkiye sınırları içinde yaşayan vatandaşlar bölge, kök, mezhep farkı gözetilmeksizin Türk milletinin öz evlatlarıdır. Bunların vatanın yükseltilmesi ve Türklüğün güçlü, ileri bir varlık haline getirilmesi yolunda el ele çalışmalarını sağlamak ve birleşik milli ülkümüze doğru koşturmak, Türk gençliğinin başlıca ödevleri olmalıdır.
Türkiye büyük mücadeleler içinde olan bir ülkedir. Bu mücadeleyi yürütmek ve devam ettirmek için milli değerlere sahip gençlikle akılla hareket etmek ve birlikte çok çalışmak zorundayız.
Büyük Türkiye tarihi itibarını kazanmış, ilimde, teknikte ve sanayide en yüksek dereceye ulaşmış bir ülke olma yolunda kararlı adımlarla yürümektedir. Türk’e düşman olanlar ve Türk milletinin güçlenmesinden kuşku duyanlar, her zamanki haince davranışları ile güçlenmemize bugünde engel olmaya çalışacaklardır.
Cumhuriyetimizin 100 yılında Büyük Türkiye’yi kurmak, atom çağının, uzay çağının, elektronik çağın ve ileri teknolojinin bütün icaplarını yerine getirmek için daha da ileriye sıçrama mecburiyetindeniz.
Çağlar üzerinden yapılacak sıçrayışta güçlü bir devlet anlayışına ve cesur hareketlere ve atılımlara ihtiyaç vardı, millet bu ihtiyacı 28 Mayıs’ta karşılamıştır.
Kuruluşumuzun yüzüncü yılında Türk milletini, kâinatın içinde bir güneş gibi parlatarak, yeniden doğuşunu sağlayacak yüce atılımların dinamizminin enerjisi de ancak milletin yetki verdiği bu dinamizme sahip olan şuurlu ve milli gençliğe sahip çıkan, Türk milletinin kaderini yenme savaşı ve azmi içerisinde olan istikrarlı, iktidardadır.
Yurdumuz dışarıdan yöneltilmek istenerek, çeşitli kargaşalar ve saldırılarla sık sık karşılaşmaktadır. Bir takım yabancı ideolojiler, bir takım sapık ağızlar, şartlanmış kafalar, Türk milletinin hayatıyla yakından ilgili olan milli mücadeleyi, Türk halkına yanlış bir algıyla duyurma çabası içinde olmaya devam etmektedirler. Bu çarpık ağızlar, bu çarpık kalemler “emperyalizmin, Türk’e düşman olanların” emir erleridir.
Bir tarafta yüce Türk bayrağının burçlarda, direklerde dalgalanmasını korumaya çalışanlar, diğer tarafta Türk bayrağını parçalayanlar, yerlerde çiğneyenler. Bunların ikisini bir görme imkânı var mıdır?
Aklı başında olan her Türk, memleketini devletini düşünen her yurtsever vatandaş, Türk devletini yaşatmak isteyenlerle beraber olmaya, Türk devletini yıkmak isteyenlere karşı cephe almaya ve el ele vermeye mecburdur.
Büyük Türk milletinin düşmanı olanlar, dün olduğu gibi bugünde, kirli emelleri uğruna, birlik ve beraberliğimizi bozmak için her türlü kirli emellerinde gençliğimizi kullanmaya, sapkın akımlarla tahrik etmeye, bölgecilik, mezhepçilik gibi bölücü faaliyetlerinde bu bölücülerin koruyucusu, bu bölücülerin yandaş ve işbirlikçileri de ülke içinde varlık gösteren sapkın ideolojiler ve bazı sözde siyasi parti yöneticileridir.
Bugünkü şartlar ne olursa olsun, şartlar daima aynı kalmaz.
Türk milleti kaderini mutlaka milli düşünen gençler değiştirecek, mutlaka yeryüzünün güçlü, ilimde, teknikte ve medeniyette en ileri gitmiş, kendini saydıran, var olma davasını da milli manevi değerleri üstün tutan öz güven sahibi, Atatürk’ün Cumhuriyetimizi emanet ettiği Türk gençliği halledecektir.
Milletimiz tarihin hangi çağında kendinden başkasına özenmiş, başkalarına benzemeye gayret etmişse, zaafa düşmüş ve devleti dağılmıştır.
Ne zaman kendine dönmüş, kendi benliğinin cevherine dayanmışsa, dünyayı titreten bir güç olmuştur.
Gençlikte kendine dönüş başlamıştır. Milliyetçilik yeniden parlamıştır.
“Ey, Türk, titre, kendine dön” …