HDP ve Yeşil Sol Parti, Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ arasında imzalanan protokolde bulunan ‘kayyum maddesi’ne ilişkin dün merkez kurullarını topladı.
Dün yapılan toplantının ardından yazılı bir açıklama yapan iki parti adına açıklamayı Pervin Buldan yaptı.
Buldan, şunları söyledi:
"28 Mayıs'ta önümüzdeki yılları sonuçları itibariyle şekillendirecek bir seçime giriyoruz. 21 yıl boyunca aşama aşama tek adama bağlı bir sistem inşa eden totaliter, mutlak iktidar yanlısı bir anlayış ve yapıyla karşı karşıyayız.
İşte bu yüzden 28 Mayıs seçimi sisteme yönelik demokratik değişimden yana olanlarla bu tekçi rejimi sürdürmek isteyenler arasında bir referandum olma özelliğine sahiptir.
Öncelikle şunu belirtelim ki, toplumdaki demokratik değişim direncini kıran, sömüren, sönümlendiren veya oyalayan hiçbir siyasi anlayışı doğru bulmayız. Bu tür yaklaşımlara karşı da demokratik mücadelemizi sonuna kadar sürdürürüz. Dün Zafer Partisi ve CHP arasında imzalanan protokolü de bu minvalde değerlendirdik ve eleştirilerimizi de kamuoyuyla paylaştık.
Mücadelemizin ve Üçüncü Yol politikamızın temel hedefi, devletin ve toplumun imkanlarına bir avuç rantçının çökmesini engellemek ve sistemi yurttaşların haklarını ve özgürlüklerini, toplumsal adaleti, demokrasiyi önceleyen bir evrensel standarda kavuşturmaktır. Bizi tavizsiz ve baş eğmez kıldıran tek şey ezilen, mazlum halklarımızın bu talebi ve ihtiyacıdır.
Israrla vurguluyoruz; Kürtlerin politik iradesine kayyımlar yoluyla ipotek koyanlar, aynı zamanda bütün Türkiye halklarının haklarına ve özgürlüklerine de ipotek koyanlardır. Kürt sorununun çözümsüzlüğü toplumun çıkarına değildir. Bu çözümsüzlük oyunu bozulmadan, Cumhuriyet demokrasi ile bütünleşemeyecektir.
Cumhuriyet'in ikinci yüzyılına girerken, bizler, her ne koşulda olursak olalım, halkın iradesini tüm iradelerin üstünde tutacağız. Ortak ve eşit bir demokratik gelecek için mücadelemizi sürdüreceğiz.
Yine belirtelim ki, göçmen veya mültecileri siyasi çıkarların malzemesi haline getirmek yanlıştır ve insani değildir.
Bu tablonun sorumlusu mağdur olan göçmen ya da mülteciler değil doğrudan doğruya savaş politikalarında ısrar eden, ekonomik ve siyasi rantı için sığınmacıları araçsallaştıran iktidardır. Mülteci ve göçmen sorunu ancak savaş politikalarına karşı güçlü bir barış mücadelesi verilerek çözülür.
Önemle altını çizmek isteriz ki, hiçbir siyasi hesap ve çıkar yoksul, emekçi halkların, kadınların ve gençlerin geleceğinden daha kıymetli olamaz.
Biliyoruz ki, Cumhur İttifakının politikaları karşısında ancak demokrasi, adalet ve özgürlük ilkeleriyle durulabilir. Toplumun ortak çıkarları, demokratik, eşit ve özgür geleceği dışında başka hiçbir kaygısı olmayan, hiçbir gizli pazarlığı veya şartı gündemine almayan HDP/Yeşil Sol Partinin duruşunu da bu vesileyle kamuoyunun bilgisine bir kez daha sunmak istiyoruz.
Bizler HDP ve Yeşil Sol Parti olarak, sadece ve sadece halkın eşitlik, adalet, hak, hukuk ve özgürlük mücadelesine kefiliz; tek ölçütümüz, şaşmaz bağlılığımız bu değerleredir. Hiçbir şart altında bu duruşumuzdan geri adım atmayacağımızın sözünü tekrarlıyoruz.
Erdoğan ve ortakları tarafından yaratılan bugünkü ucube rejim, yaşanan toplumsal sıkıntıların da temel sebebidir. 28 Mayıs seçimlerinde oylanacak olan da bu ucube rejimin devam edip etmeyeceğidir. 14 Mayıs seçimlerinde demokratik değişim ve refah talebi güçlü bir şekilde sahiplenilmiş ve bu talep sandığa da yansımıştır.
Bugünkü sistem karşısında birleşen milyonlarca oy, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok refah talebi içindir. Hedef: ayrımcılıktan arınmış, halkların yönetime katılabildiği, özgür, demokratik ve adaletli bir rejim inşa etmektir. Bir kez daha belirtmeliyiz ki Erdoğan rejiminin bu beklentileri ve talepleri karşılayamayacağı açıktır.
Gelecekte de bu taleplerin hayata geçmesinin önündeki en büyük engel yine Erdoğan ve bu rejimin ta kendisi olacaktır. Bu yüzden Erdoğan bizler açısından asla bir seçenek değildir ve tek seçenek onu ve temsil ettiği iktidarı değiştirmektir.
O nedenle bir kez daha belirtiyoruz ki; Kürt halkının ve bir bütün olarak Türkiye toplumunun demokrasi, hukuk, adalet, eşitlik ve özgürlük beklentisi ve özlemini, demokratik sandık iradesini tanımak son derece önemli ve bizler için öncelliklidir.
28 Mayıs'ta milyonlarla birlikte başarabileceğimize, tarihin akışını hep birlikte demokratik değişim yönünde çevirebileceğimize dair umudu büyütüyoruz.
Bizler inanıyoruz, sizler de inanın. Sandığa eksiksiz gideceğiz ve hep birlikte tek adam rejimini değiştireceğiz. Kendi gücümüz ve milyonların değişim arzusu en büyük ilham kaynağımızdır.
Israrla ve inatla mücadelemizi sürdüreceğiz, asla ve asla pes etmeyeceğiz.
Mutlaka, ama mutlaka bizler kazanacağız."