İZMİT'ten doğan Göksu ve Yeşilçay derelerinin ortasında, yemyeşil bir alanda kurulu, dinginliğiyle ünlenen Ağva, Hititler, Frigler, Romalı ve Osmanlı gibi medeniyetlerin izlerini taşıyor. Adı Latince 'iki dere arasına kurulmuş köy' anlamına gelen 'aqua' kelimesinden geliyor ve tarihi MÖ 7. yüzyıla uzanıyor. Özellikle İstanbul'da şehrin kalabalığından uzaklaşıp doğayla buluşmak için tercih edilen yerlerin başında geliyor.
Bu küçük yeryüzü cennetinde göle sıfır kütük evlerden birinde kalıp, fenerdeki kayalıklarda oturup manzarayı izlemek, derelerin kenarındaki restoranlarda balık yemek gerçek bir ayrıcalık.
Göksu'da sandal gezintisi büyük keyif veriyor. Aynı ortamda balık tutmak da öyle.
Bundan 10-15 sene öncesine kadar Şile'nin gölgesinde kalıyordu. Şimdilerde Ağva'ya gitmek artık bir tutku. Hele de sonbahar aylarında yaprakların kızıla bürünerek yavaş yavaş yerlere süzüldüğünde ortaya çıkan manzara müthiş.
Gezintiye Göksu ve Yeşilçay derelerinden başlayalım. Göksu Deresi yerleşim alanının batısında ve sakinliğiyle biliniyor. İç kısımlarına doğru 5 kilometre gitmek mümkün. Hatta oralarda yüzmek de. Derinliğin 5-6 metreye ulaştığı yerlerde sazan, kızılkanat ve çapak gibi yerel balık türleri avlanabiliyor.
Yeşilçay Deresi ve çevresi özellikle yaz aylarında çok hareketli. Dere kenarında taze deniz ürünlerinin sunulduğu restoranlar ile küçük çay bahçeleri var. Kilimli Koyu'na uzanan yürüyüş yolunun başlangıç noktasını oluşturan dereye paralel uzanan Aşıklar Yolu'nda yürüyüş yapıp, mendirekte gün batımının eşsiz güzelliğini izlemeyi unutmayın.
İki büyük plaj var
Göksu ve Yeşilçay derelerinin denize döküldüğü noktada yer alan Ağva Plajı, merkeze çok yakın. 3 kilometre uzunluğa, 100 metre genişliğe sahip olan plaj çevresinde restoran ve büfeler, tuvalet, soyunma kabini, şezlong, şemsiye kiralama gibi olanaklar var. Göksü Deresi'nin denize döküldüğü noktadan başlayan ve batı ucundaki kayalıklarda son bulan Kurfal Altı Plajı, oldukça uzun ve ince kumuyla meşhur. Plaj, Karadeniz sahilinde yer alan 12 önemli kumul alanından biri olma özelliği taşıyor. Kumullarda 20 civarında endemik bitki türüyle öne çıkıyor.
Roma hapishanesi mağara
Hacıllı Köyü: Göksu Deresi kenarında ve yürüyerek ulaşılıyor. Şelale bölgesi ve kamp alanı. Ağva'nın görülmeye değer doğal güzelliklerinin önemli bir kısmını bünyesinde barındıran yolla Koca Deresi'ne paralel yapacağınız gezinti sırasında irili ufaklı pek çok göl ve şelale var.
Gürlek Mağarası: Hacıllı Köyü'nden yürüyerek ulaşılıyor. 1985'te köyde öğretmenlik yapan Osman Yardımcı tarafından keşfedilen mağara, İlk Hristiyanlık döneminde Romalılar tarafından hapishane olarak kullanılmış. Mağara, özellikle yerden 10 metre yükseklikteki girişinin ve sarkıtlı yapısının yarattığı görüntü ile görenleri kendisine hayran bırakıyor. Yolu biraz tehlikeli.
Kurudere Şelalesi: Hacıllı Köyü'nden başlayan yürüyüş rotasının 3. kilometresinde. Kendi göletine sahip olan şelalenin 5-6 metreden coşkuyla akan suyu görüntüsü çok güzel. Şelale yakınında 3. yüzyıla ait kalıntılar var.
Kilimli ve Kadırga koyu: Kilimli, beyaz renkli kayalık yapısı ile Kefken ve Kerpe'nin kıyılarını andırıyor. Karadeniz'in hırçınlığına tezat sakin denize sahip. Kilimli'ye komşu olan Kadırga Koyu, Büyükbucaklı Köyü'nün 1 kilometre kuzeyinde yer alıyor.
Saklı Göl: Karamandere Köyü sınırları içerisinde yer alıyor. Doğal güzelliği ile ziyaretçilerini kendisine hayran bırakıyor. Havası temiz. Balık tutmak, bisiklete binmek mümkün.
Gelin Kayası: Kara ve hem de denizden eşsiz bir görünüm sergiliyor. İlk bakışta gelinlik giymiş bir kadını andırıyor. Ağva Feneri'nden Kerpe yönüne doğru gidilerek ulaşılıyor.
BİRBİRİNDEN GÜZEL KÖYLER
Kalemköy: Roma döneminden kalma dini yapılar ile mezarların bulunduğu bu şirin köy, tarih boyunca Hititler'den Osmanlılara kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yaptı.
Çataklı Köyü: Adını yerleşimcisi olan ilk Türkmen Aşireti'nin lakabından alan köy özgün mimariyle inşa edilmiş evleriyle dikkat çekiyor.
Yakuplu Köyü: Türkmen Yakupoğulları Aşireti'nin Osmanlı döneminde yerleştirildiği Yakuplu Köyü, Ağva'daki doğal köy yaşamı açısından gidilebilecek güzel bir örnek.
Akçakese Köyü: Şile'ye bağlı olan Akçakese Köyü, harika bir kumsala ve cam gibi berrak bir denize sahip. Hem denizi hem manzarası mükemmel. Sahilde bir zamanlar altın tozu bulunduğu hala dillerde.
NASIL GİDİLİR?
Üsküdar'dan 139A numaralı belediye otobüsleri ile gidilebileceği gibi özel otobüsler de var. İstanbul Üsküdar'a 91, İzmit'e 57 kilometre. Kendi aracıyla gidecekler Ümraniye-Şile yolunu takip etmeli. Şile'den sonra, Ağva'ya sahil yolundan Kabakoz, İmrenli, Akçakese ve Kurfallı güzergahı ile de ulaşmak mümkün.
NEREDE KALINIR?
Bu konuda hiç sorun yok. Küçük butik otellerin yanı sıra apart ve pansiyonlar mevcut.
NE YENİR?
Her türlü deniz mahsulü var ve taze. Balık restoranları genellikle Yeşilçay üzerinde bulunuyor. Yemeden dönmemeniz gereken balık ise kesinlikle Kızılkanat balığı. Balık dışında tandır kebap ve hemen her restoranda bulabileceğiniz bıldırcını unutmayın.