GELENEKSEL edebiyatımızda şiirler vardır. Dadaloğlu gibi, Karacaoğlan gibi aaşıklar hem çalıp hem şiir söylemişler. Utangaç genç erkek ve kızlar birbirlerine gönül verirken ilk noktada işmar eder, göz ederler birbirlerine. Toplumun ahlak kuralları, insanlarda utanma duygusu şeklinde tecelli edermiş. Daha çok kırsal kesimde, kuyudan, çeşmeden su alırken evinde kullanmak için, tarlada ekin ekerken, tohum saçarken bellenmiş, havalandırılmış toprağa, hasat zamanında, kimi düğünlerde, cenazelerde birbirini gören genç kız ve genç erkek, hoşlandıklarını belli etmek için işmar eder, göz ederlermiş birbirine. Göz etmek, aynı noktaya çivilenip bakmak, tebessümlü bakmak, göz kırpmak şeklinde tecelli edermiş. İşmar ise bir yüz veya beden hareketiyle işaret vermek anlamında.
Masallarda, şiirlerde, hikeayelerde, edebiyatın daha sonra Batı’dan alınarak taklit edilen türlerinde işmar etmek, göz etmek kelimelerle tasvir edilir.
Komüncü başkan kazandı
Türkiye’de siyaset sahnesinde de işmar etmek-göz etmek çok yaygındır. Hiç ortada bir şey yokken bir aday Aslanlı Yola yakışır diye tasvir edilir. Toplumu biraz heyecanlandıran bir aday derhal kendi partisinin genel başkanlığına, Cumhurbaşkanlığına elyak olduğu söylenir. İleriye dönük hedef ve yol gösterilir. Fakat sonra ne olursa olur, bir başka seçim döneminde o aslanlı yola yakıştırılan aday terörle, bölücülerle ve daha başka her melanetle aynı çizgide olduğu konusunda işmar edip, göz edilir.
İttifaklar kurulur sonra ittifak kuranlar değişir. Daha önce o ittifakta yer alanlar bu defa bu ittifakta yer alır. Tüm siyaset alanında kimileri kimilerine işmar eder, göz eder.
Şimdilerde kapitalci, karma iktisat rejiminde komüncülük için işmar edip göz edenler var. Ovacık ilçesinde bir komüncü başkan başarılar göstermiş, şimdi de Tunceli’de başkanlık kazandı. Onun başarıları allanıp-pullanıp vatandaşlara gösterilirken bu defa komüncülüğe işmar edip, göz edenler var.
Kapitalcilik, anamalcılık, sermayecilik zaten içinde yüzlerce zayıf karın taşıyan bir nizam. Hele bir de bu nizamda siyasal İslamcı siyasetçiler sapır sapır dökülürken komüncülük için tam da işmar edip göz etmenin zamanı diye düşünenler var.
Büyük ülkeleri yönetmek
Şehir devletlerinde, nüfusu az olan il ve ilçelerde başarılı, ahlaklı, vicdanlı, çıkarsız insanlar yönettikleri yerleri bir huzur adası haline getirebilirler. Nüfus arttıkça, şehir ya da devlet devasalaştıkça yönetim zorlaşır ve yumuşak karınlar balon yapmaya başlar. Büyük ülkeleri yönetmek zordur. Başarısızlık da yöneticiye mal edilmez. Temsil ettiği siyasi nizama yüklenir. Siyasal İslam adına yönetenlerin başarısızlıkları, zavallılıkları, ahlaksızlıkları, yalancılıkları, şirretlikleri ne yazık ki, o insanlara değil, temsil ettikleri siyasal İslam’a, hatta giderek İslam’a dine yüklenir.
İşte tam da o sıralarda küçücük bir başarıyla öne çıkan başka siyasal nizamlara işmar edip göz edenler ortaya çıkar. Fatih Mehmet Maçoğlu’nun başarılarını kutlamak gerek. Ama onu Fidel Castro gibi allayıp pullamak millete sunmak çok ucuzluk olmalıdır.
Komüncülük kooperatif kurmaktan ibaret değildir. Buna en başta Marxçılar karşı çıkmalıdır. Bir de yoldaş kelimesi kullanıldığında al sana komüncülük. Yok canım bu kadar kolay değil.