Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, avaz avaz bağırsa da...
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ne kadar uğraşsa da, sürekli denetimler yaptırsa da...
Boşuna!
Duyarsız insanlar duyarlı insanlardan fazla oldukça... Bizde koronavirüs bitmez!
Her gün kullandığım metrobüsten örnek vereyim.
Sabah ve akşam saatlerinde tıklım tıklım dolu olan bu araç adeta Birleşmiş Milletler otobüsü gibi...
Afrikalısı var... Suriyelisi var... Iraklısı var... Afganı var... Zaman zaman azınlıkta kalan bizler de varız...
İki de bir yolcu sayısı konusunda anons yapılmasına rağmen ana baba günü olan duraklardan öyle yüklenme oluyor ki; tıklım tıklım dolan araçta herkesin nefesi birbirinin ensesinde...
Sen istediğin kadar maskeni doğru dürüst tak!
Hiç takmayan var. Çenesine indiren var. Ağzını kapatıp, burnunu dışarıda bırakan var. Yüksek sesle bağıra çağıra telefonla konuşup tükürükler saçan var. Koronavirüsün ilk başladığında alındığı belli olan, kirden rengi değişmiş, iplikleri çıkmış maskelerle gelen var.
Sayın bakan diyor ki; maske takmayanları uyarın!
Hadi gel de uyar bakalım; asabiyetten gözü dönmüş, belinde bıçakla gezen "Bir bana yan baksa da şu bıçağı saplasam" diye etrafına bakınan var.
Bu metrobüslerde yolculuk böyle devam ettiği sürece... Nasıl engelleyeceğiz bu salgını!
Üstelik sadece bu kadarla da değil olay.
Hafta sonlarında sadece Menekşe'den herhalde bir milyon kişi giriyor denize, hem de iç içe!
Avcılar sahili istilaya uğruyor! Güneşin altında ille de mangal yakacak adam! Kimin eli kimin cebinde belli değil, o kadar kalabalık ki mangal yakanların arasında 2 metre mesafe bile yok!
Maskesiz çocuklar koşuyor. Maskesiz magandalar cirit atıyor!
Nasıl engel olacağız bu insanlara...
İstanbul'da son yıllardaki göçlerle herhalde dünyadaki en hızlı nüfus artışı gerçekleşti; milyonlarca insanı nasıl bilinçlendireceğiz?
Salgının üstesinden gelmenin yolu, maske, mesafe, temizlik dediğimiz ilkelerden geçiyor, tamam da! Hiçbir kuralı tanımayanlar aramızda bu kadar çok oldukça nasıl bitecek bu koronavirüs?