HER milletin, toplumun, insan birlikteliğinin yönetilme sorunu var. Aile, işyeri, okul, askeri birlik, resmi daire, devlet. İnsanla ilgili her birlikteliğin yönetilme sorunu var. Bir menzile, hedefe gidilecek, bir gezi, bir seyahat yapılacaksa bile iki kişi olunması ve birinin lider olması, rehber olması, karar verici olması tavsiye ediliyor.
Yönetmek bir sanat olarak değerlendirilmiş tarihte filozoflar tarafından. Düşünce adamlarının baştan sona devlet idare etmekle, milleti yönetmekle ilgili ideal biçimler ve tavsiyeler var. Batıda ve Doğuda sayısız düşünce adamı yönetmenin zorluğunu, sıkıntılarını, açmazlarını, şerefini anlatmışlardır.
Bir yerin, birliğin, insan kitlesinin iyi yönetilip yönetilmediğinin belli ölçütleri var. Aileden söze başlamak, anlaşılmak bakımından daha kolay olabilir. Aile nedir? Anne-baba ve çocuklardan oluşan, en az nüfuslu bir insan kurumu. Bin yıllar önce aile daha kalabalıktı. Aşiret, oymak, kabile, anaerkil, babaerkil kalabalık aileler bilinmektedir. Zamanla iktisadi hayatın değişimiyle aile de duruma uyum sağlayarak küçülmüş ve çekirdek aile denilen seviyeye ulaşmıştır.
Ailenin reisi genellikle erkektir. Erkek fiziki gücüyle, korumacılığıyla, savaşçılığıyla, para kazanması ve aile bireylerinin barınma ve beslenmesini, korumasını sağlamakla görevli oluşuyla aile reisidir.
Aile iyi yönetiliyorsa, aile bireyleri güvendedir. Karınları tok, sırtları pektir. Evleri, işleri, yapacakları bellidir. Hedefleri vardır ve yarınlara ümitle bakarlar. Aile içinde kimse kimseye hükümran, zorba değildir. Herkes birbirinin açıklarını kapatacak, eksiklerini tamamlayacaktır. Ailenin bütçesi yeterlidir ve herkese ihtiyaçları kadar paylaştırılacaktır. Her an her odada kimse tartışmayacak, kimse kimsenin burnunu, kafasını kırmayacak. İyi yönetilen bir aile genel olarak bu çerçeveyi dolduracaktır.
Bir okul, sınıf, fakülte, üniversite, devlet dairesi, askeri birlik, çalışma ortamında da buna benzer şartlar aranır. Yöneticiler, emirlerine tabi olanları aile bireyi gibi görecek. Onlara güven verecek, hedef gösterecek, onların yaşamlarından zevk almalarını sağlayacak. Barınmaları, beslenmeleri, yarınlara yönelik hedefleri, mutlulukları temin edilmek durumundadır.
Şimdi örnekleri çoğaltmaya gerek yok. Herkes kendi ailesine baksın. Aileler iyi yönetiliyor mu? Aile bireylerinin korunması, barınması, beslenmesi, istikbale ait beklentileri sağlanıyor mu? Sağlanmıyor. Aile perişan mı? Evet. Aile dağılıyor mu? Evet. Her yıl evlenenlerin yüzde 15’i çok kısa sürede ayrılıyor. Sebep genellikle aynı; mali konulardan kaynaklanan şiddetli geçimsizlik. Demek ki aileler iyi yönetilemiyor. İş yerleri de böyle. Aynı meslek öbeğinin inanları birbirini şikeayet ediyor. Soruşturmalar sürüp gidiyor. Demek ki resmi daireler de işyerleri de iyi yönetilmiyor. Adalet en temel hedef ve ihtiyaçtır. İşyerlerinde, topluluklarda asla sağlanamayan şey adalettir. Adaletin sağlanmadığı yerde de iyi yönetim yok demektir.
Peki tek tek küçük birliktelikler, birimler iyi yönetilemiyorsa, bütün bu birimlerden oluşan devletin iyi yönetildiğini söylemek mümkün olmaz. Her sokakta insanlar birbirinin boğazına yapışıyorsa, kan dökülüyorsa, insanlar her türlü aldatılıp mağdur ediliyorsa, hukuk her an değişiyorsa, adalet tecelli etmiyorsa, içeride nüfusun yarısını, öteki yarısı hain ve alçak ilan ediyorsa, cezaevleri dolup taşıyorsa, her kimlik denetiminde binlerce hükümlü ve aranan kişi yakalanıyorsa, iyi bir yönetimden söz edilemez.
İnsanların barınması, korunması, beslenmesi, geleceğe dönük hayal ve hevesleri beslenmiyorsa, insanlar mutlu değilse, iş bulamıyorsa, iş bulsa bile kendi niteliğinin karşılığını bulamıyorsa, üretemiyorsa, ürettiğine paralel tüketemiyorsa, çalışıyor ama kazanamıyorsa, kazanıyor ama emniyet duygusu içinde paylaşamıyorsa o millet, topluluk iyi yönetiliyor denilemez.