Ne güzel demiş,

Ulu önderimiz ATATÜRK:

"Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" diye.

Atamızın anlatmak istediği,

Barışın ne kadar önemli olduğu.

İnsanın mutlu güvenli ve de huzurlu yaşamasının,

Temelinin barıştan geçtiğidir.

Bu düstur Cumhuriyet Hükümetlerince,

Ve de Cumhuriyet Tarihi boyunca,

Eksik, fazla bir şekilde uygulandı.

Ortadoğu bataklığına bulaşılmamaya çalışıldı.

Komşularımız kötü niyetli de olsa,

Barışı dikkate almasa da,

Bir şekilde onların işlerine karışılmadı.

Ta ki AKP iktidara gelene kadar.

Komşularla SIFIR sorun,

Bol ticaret öngörüsü ile yola çıkan,

Bu sözle bizi rahatlatan iktidar partisinin,

Bu lafları havada kaldı.

Gelinen noktada barıştan çok savaşla anılan bir ülke haline geldik.

Bizim eski düşman Yunanistan'dan başka DOSTUMUZ kalmadı.

Ne ekersen,

Onu biçersen.

Çalma kapıyı,

Çalarlar kapını.

Bu sözler geldiğimiz noktayı özetliyor sanırım.

Radikal örgütlerle fazla aşır neşir olursan,

Dış siyasette akılcılıktan, ülke menfaatinden çok,

Mezhepçiliği ön plana çıkartırsan, olacağı bu.

Hele hele bunu bir sınır komşun için yaparsan,

Boyundan büyük işlere karışırsan,

O ateş bir gün döner,

Seni de yakar.

Öyle de oluyor, oldu.

Ülkemiz her türlü tehlikenin tam ortasında.

Etrafımız korku tüneli gibi.

İçi bizi,

Dışı herkesi yakıyor.

Uçaklar vuruluyor.

Her ülke kafasına göre,

Bir yerleri bombalıyor.

Oralarda insanlar ölüyor.

Dünya savaşından bahsediliyor.

Birileri FÜZELİ gösteriler yaparak;

"DÜŞMANIMSIN" mesajı veriyor.

Nükleer silahlı gemiler Akdeniz,

Hazar,

Karadeniz'de güç gösterisi yapıyor

Uçak gemileri,

Yanı başımızda pusuda.

Herke kendine göre bir SİLAH yığınağı yapıyor.

Ülkeler kendine göre iyi terörist dedikleri radikal gruplara silah yığıyor.

PKK, PYD, gibi bölücü örgütler,

Hayallerinde göremedikleri harekât alanını,

Ve de taşeronların desteğini aldılar.

Hatta Türkiye'ye kafa tutar hale geldiler.

Tanklar,

Toplar,

Füze bataryaları,

Silahlı özel askerler.

Ve son teknolojili,

Sadece insan öldürmek için imal edilmiş,

Nükleer başlıklı füze taşıyan jetler vızır vızır uçuyor.

Vuruyor,

Öldürüyor,

Kırıyor.

Bunların hepsi hemen altımızda oluyor.

Bunların hepsi İNSAN ÖLDÜRMEK için.

Bunların hepsi bizim gözlerimizin önünde oluyor.

Dünyanın en berbat bölgesinde,

Ortadoğu'da oluyor.

Bir kıvılcımın, sonunun nereye varacağını,

Kimsenin öngöremediği bir ortamda oluyor.

Ve insan bu kadar yığınağın,

Bir İŞİD denen çapulcu sürüsü için olacağına inanası gelmiyor.

Petrol savaşları mı?

Üs savaşları mı?

Güç savaşları mı?

Doğalgaz savaşları mı?

Menfaat-çıkar savaşları mı?

Yoksa büyük bir bilek güreşi mi?

İnanın kimse çok net bir cevap veremiyor.

Ama bizim yapmamız gereken bir şey var.

Hala geç olmadan.

Atamızın;

 "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" sözünü bir daha hatırlayıp,

Düşünüp onun gereklerini yerine getirmek.

Bu arada dünya devi RUSYA ile bizim bu kadar,

Karşı karşıya kalmamıza,

Onu tahrik etmemize.

İç siyasete dönük laflarla gereksiz gündem oluşturmaya gerek yok.

Bir şekilde adamın jetini düşürdün.

Ve bir şekilde gönlünün alınması gerekir.

Siyasilerimizin artık biraz susmayı bilmeleri gerek.

Burası seçim meydanı değil.

Güzel konuşarak halkı ikna edebilirsiniz,

Ancak karşınızda karizması çizilmiş bir Süper GÜÇ var.

Susun biraz da şu işler soğusun.

Bırakın işleri iş bilen diplomatlarımız el altından halletsinler.

Ve artık şu ESAT paranoyasından da kurtulun.

Suriye için Esat mı?

Kürt Devleti peşinde ki PYD mi?

Yoksa İŞİD mi?

Daha iyi seçenek!

Onun sorusunu kendinize sorun.