ALMANYA özellikle de Berlin önce Noel, sonra da yılbaşı yorgunluğunu üzerinden çabuk attı. Şimdi öğrenciler hariç çalışma zamanı. Onlar da pazartesi ders başı yapacaklar. Sistem, hayat, disiplin onu mecbur kılıyor. Hiçbir şey ötelenmiyor, ertelenmiyor. Artık paskalya, sonra da yaz tatiline kadar çalışma zamanı. Ama yılbaşında yaşananlar da düşündürücüydü. Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde bir Alman’ın aracını yabancıların üzerine sürerek sekiz kişiyi yaralaması ve Bavyera eyaletinde de alkollü dört sığınmacının, sokaktan geçenleri darp ettiği saldırılar tepki topladı. Sığınmacıların suça karışmaları halinde hemen sınır dışı edilmesiyle ilgili yeni bir yasal düzenleme gündemde.
Merkel’den mesajlar
Siyaset de uygun adım yeni yıla adım attı. Şansölye Angela Merkel’in yılbaşı konuşması manşetleri süsledi. Merkel, yeni yılda daha fazla iş birliği ve dayanışma mesajı verirken, ülke çıkarları için uluslararası alanda daha fazla sorumluluk almaları gerektiğine vurgu yaptı. Dünyanın an güçlü kadını olarak gösterilen Merkel, siyasi açıdan zor bir yılı geride bıraktıklarını belirtti ve vatandaşın siyasi partiler arasındaki tartışmalardan hoşnutsuzluk duyduğunu söyledi. Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanlığı’nı bırakma kararına da değinen Merkel, “Demokrasi değişimle yaşar. Bu yeni bir başlangıç. Almanya’da böyle bir değişim sürecinde” şeklinde görüşlerini dile getirip, nasıl bir politikacı olduğunu bir kez daha gösterdi. Şansölye, birlikte yaşam için ortak değerlerde açıklık, hoşgörü ve saygının kaçınılmaz olduğunu vurguladı.. Almanya’nın 1 Ocak’tan itibaren BM Güvenlik Konseyi’nin geçici üyeliğini üstleneceğini hatırlatan Merkel, bu dönemde küresel sorunların çözümüne çalışılacağını belirtti. Başbakan Avrupa Birliği’ni dayanıklı ve karar verme becerisine sahip bir hale getirmeyi istediğini de belirterek, “AB’den ayrılacak olmasına rağmen İngiltere’yle sıkı ortaklığı koruyacağız” dedi. Dünya’nın 2019 yılında en önemli konularının iklim değişikliği, göç ve uluslararası terörizmle mücadele olacağını belirten Merkel, 20. yüzyılda yaşanan iki dünya savaşının öğretisi olarak bu sorunların başkalarının da çıkarlarının düşünülmesiyle çözülebileceğini de sözlerine ekledi.
Almanya-Türkiye ilişkileri
Türkiye-Almanya ilişkilerinde gergin bir yıl geride bırakılırken, Berlin 2019 için de iki ülke ilişkileri için zorlu bir yıl öngörüsünde bulunuyor. Son aylardaki üst düzey ziyaretler, Berlin-Ankara hattında yumuşama getirse de, ilişkilerde temel sorunlar henüz aşılabilmiş görünmüyor. Türkiye’deki iyimser hava da Alman yetkililer tarafından gerçekçi görülmüyor. Uzmanlar ise “Cumhurbaşkanı Erdoğan güçlü bir lider. ‘Biz Almanya ile iyi ilişkiler içinde olmak istiyoruz’ dediği zaman Türk Gerilim uzaya yükseldi Dünya siyaset sahnesinin iki can düşmanı İran ve Amerika arasındaki gerilim uzaya çıktı. İran’ın uzaya üç uydu fırtalacağını açıklaması Amerika’nın sert tepkisiyle karşılaştı. Daha güçlü yaptırım uygulama tehdidinde bulunan Washington yönetimine İran’dan “Tehdit tehdidi doğurur, medeni ol” cevabı geldi Çinli kolluk kuvvetleri Doğu Türkistan’da halkı baskı ve kontrol altında tutabilmek için sokaklarda sürekli devriye geziyor. 1.5 milyon Uygur Türkü’nü eğitim kamplarında alıkoyan Çin 2018’de Doğu Türkistan’’da 1.7 milyon hanede polis, asker ve komünist partisi üyelerinin yatılı olarak kaldığını açıkladı Asimilasyon politikalarının ürünü Hayat tarzları değiştirdiler ÇİN Komünist Partisi (ÇKP), Doğu Türkistan bölgesinde geçen yıl asker, polis ve parti üyesi 1 milyon 120 bin kamu görevlisinin, çoğunluğu Müslüman Uygur Türkleri’nden oluşan bölgedeki 1 milyon 690 bin hanede konakladığını duyurdu. ÇKP yetkilileri, “Köylüler partinin politikalarını anlamak için istekli, modern yaşam tarzını sabırsızlıkla bekliyor. ÇKP ve halk arasındaki ilişki yakınlaşıyor. Köylülerin modern medeniyet akımını kabülü gittikçe artıyor. Hayat tarzı değişti. Düşünce de değişti” ifadeleri dikkati çekti. Zorla ‘eğlence’ye götürüyorlar Misafir değil casuslar GÖREVLİLERİN yatıya kaldıkları ailelerle “ekmeklerini paylaştıkları, bayramları kutladıkları, çocukların ödevlerine yardım ettikleri, dostlukları geliştirdikleri, ‘Ulusal Birlik ve Aile’ duygusunu teşvik ettikleri, aileleri başkent Urumçi’ye içkili eğlence mekanlarına götürdükleri” belirtildi. kamuoyu ikna oluyor, Almanya hakkında olumlu bir hava esebiliyor. Almanya’da ise durum farklı. Ne Nazi, ne de Hitler benzetmeleri Almanlar için öyle kolay unutulacak sözler değil” görüşünde. Yine de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Eylül ayı sonunda Berlin’e yaptığı ziyaret ve kısa süre önce telefonla da olsa Erdoğan Merkel diyaloğu ilişkileri normalleştirme yolunda bir adım olarak niteleniyor. Ancak mevcut sorunların aşılması ve işbirliği fırsatlarının değerlendirilmesi için sorunları kapalı kapılar ardında, diyalog yoluyla çözmeyi hedefleyen Merkel hükümeti, kamuoyu önünde tartışmalardan kaçınarak, yeni krizlerin önüne geçme politikasını sürdürmekte kararlı görünüyor. Çünkü Almanlar, iki ülke ilişkilerinde sadece ekonomik değil, siyasi, güvenlik ve sosyal b alanlarda da iş birliği şart düşüncesini taşıyorlar. Yanı sıra terör ve organize suçlarla mücadele, Suriye ve sığınmacı sorunlarında Alman tarafı, Türkiye’nin çabasını ve üstlendiği rol takdir ediyor. Bu arada ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesini eleştirirken, Suriye’deki IŞİD tehdidin ortadan kalkmadığına ve söz konusu çekilme kararının BM öncülüğündeki müzakerelerde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın elini güçlendireceği düşünülüyor. Türkiye’nin de bu süreçte ihtiyatlı ve sorumluluk içinde yaklaşımda bulunacağı yönündeki beklenti diplomatik çevrelerce dile getiriliyor.
Cami vergisi tartışması
Almanya’da “cami vergisi” tartışması sürüyor. Koalisyon ortaklarının ülkedeki camilerin bağımsız bir finansmana kavuşması için Müslümanlara cami vergisi uygulanması çağrısı tartışma yarattı. Kimi Müslüman derneklerinin temsilcileri ve ilahiyatçılar öneriye sıcak bakarken, bazı ilahiyatçılar ise hükümetin amacının ‘kontrol’ olduğunu savunuyor. Bazı kesimler de camilerin kiliselere benzetilmek istendiği görüşünde. Alman tarafının camilerin özellikle Türkiye ve Müslüman Kardeşler tarafından finanse edildiği düşüncesiyle rahatsız olduğu dile getiriliyor. Cami vergisiyle Müslüman dernekleri üzerinde Türkiye’nin etkisini azaltma ve camilerde şeffaflık sağlamaya yönelik bir girişim olduğu üzerinde duruluyor. Almanya’da 900 camisi bulunan ve en büyük Müslüman örgütü olarak gösterilen DİTİB’in Türkiye’den mali destek alması ve kurumun bağımsızlığına engel olduğu gerekçesiyle sıcak bakılmadığı ifade ediliyor. Öte yandan başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkelerinden camilere yapılan bağış ve ödemelerin de, sıkı denetim altına alındığı bildirildi. Körfez ülkelerinin radikal İslamcıları örgütlediğinden endişe ediliyor. Bu konuda da, terörle mücadele çalışma grubunun gizli raporunun etkisinin olduğu ileri sürülüyor.
Silah satışları düştü
ALMANYA Ekonomi ve Enerji Bakanlığı tarafından Yeşiller Partisi’nin soru önergesine 13 Aralık 2018 itibarıyla hükümetin bu yıl 4 milyar 620 milyon Euro’luk silah ve askeri malzeme satışına onay verildiği açıklandı. Geçen yılın aynı döneminde 6 milyar 240 milyon Euro olan satışın yaklaşık yüzde 26 oranında düştüğü bunun da yaklaşık 1,6 milyar olduğu belirtildi. Almanya bu yıl ilk sırada yer alan Cezayir’e 802 milyon Euro silah satışında bulunmuş. Cezayir’i 506 milyon Euro ile ABD, 432 milyon Euro ile Avustralya ve 416 milyon Euro ile Suudi Arabistan takip ediyor. Hükümetin, Kaşıkçı olayı aydınlatılmadan Suudi Arabistan’a silah ihracatı yapılmayacağını açıklanması da, Alman Güvenlik ve Savunma Endüstrisi’ni (BDSV) rahatsız etti. BDSV silah satışlarının düşmesinden Alman hükümetini sorumlu tutarken, tamamen siyasi nedenlerle alınan karar nedeniyle hükümetten gerekirse tazminat talep edecekleri gelen haberler arasında.