Ne demişti Çin zulmüne karşı duran büyük mücadele adamı İsa Yusuf Alptekin: “Doğu Türkistan unutulan, unutturulmaya çalışılan, Bir Türk yurdudur. Mücadelemize destek olun. Arkamızda bir Türk varlığını, gücünü hissedersek, Çin zulmünden, Çin işgalinden kurtulma mücadelemizi daha büyük bir güçle yaparız”.
Evet, gönül dostları bu günkü konu başlığımız ağır Çin zulmü altında ezilen, işkenceye uğrayan, kurşuna dizilen, soykırıma, asimilasyona uğrayan, toprakları gasp edilen ve yok edilmeye çalışılan bir Türk- Uygur insanı idi. Ve bu insanların zulümden kaçarak sığındıkları bir vatan toprağı var, o da Türkiye. Peki, bu zulüm mağduru Türk yurdu Türkiye’den gerekli desteği görüyor mu? Maalesef… Yönetenlerimiz Arap Filistin’e verdikleri desteğin yüzde birini bile bu Türk insanlarına, Çin zulmü altında, Çin işkencesi altında ezilen Doğu Türkistan davasına vermediler.
MİLLİYETÇİ HEKİMLER SAHİP ÇIKTI
Son günlerde idamlarla soykırımlarla Nazi türü toplama kampları ile iyice gündemimize oturan, Doğu Türkistan davasını, Milliyetçi Hekimler Derneği bir panelle insanımızın bilgisine sundu. Kocav Vakıf binasındaki panel, duyarlı Türk milliyetçisi akademisyenlerle doldu. Konu tartışıldı. İnsanlarımız bilgilendirildi. Ama Ermeni davalarına sahip çıkan, hepimiz Ermeniyiz diyen malum basınımızdan maalesef namusumuz olan davanın son durumunu dinleyecek, bir basın mensubu bile ortalıkta yoktu!
PROF. DR. ORHAN GEDİKLİ ANLATTI
Panelde Milliyetçi Hekimler Derneği Başkanı Orhan Gedikli, Doğu Türkistan’ı, belgesel için gittiği son gezisini görsel bir şekilde anlattı;
Çin polisi jop kullanmıyor. Yasak olduğu halde yeşil yaş odunlar kullanıyor. Bu şekilde vurdukları insanların kafasını, bacağını kırıp sakatlıyorlar Çocuk, kadın, kız, ana, baba, dede demeden canının istediklerine işkence yapıyorlar. Toplama kampları var. Uzay çağında toplama kampı olur mu? Çin’de 150 milyon Müslüman var. Bu gözlerini korkutuyor. Çin Doğu Türkistan’ı bırakmak istemez. Çünkü petrolünün yüzde yirmisini buradan çıkarıyor. Tanrı dağlarının üzeri binlerce rüzgar tribünü ile bezenmiş. Enerjisinin büyük bölümü buradan. Doğu Türkistan ovaları meyve ve de sebze deposudur. Böyle bitek toprakları terk etmek istemez. Doğu Türkistan Çin’in batıya açılan kapısıdır. Çin için stratejik bir konumu vardır.
DOÇ. DR. ÖMER KUL
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ömer Kul ise panelde devasa büyük bir güç olarak gösterilen Çin’in aslında öyle olmadığını, Çin’in ekonomik verileri ile anlattı; Çin, Batı, ABD sömürgeci emperyalist devletlerdir. Aralarında basit bir fark vardır, Batı çorbayı sana yaptırır, etini kendi yer, suyunu sana içirir. Sömürgeci Çin, çorbayı sana yaptırır, çorbanın etini yer, suyunu kendi içer, doymazsa seni de yer. Çin dendiğinde yaklaşmamız değil, koşar adım uzaklaşmamız gereken bir ülke aklımıza gelmeli. Çin’de 10’a yakın ayrılıkçı grup var. Özgürlükleri için mücadele ediyorlar. Çin, etrafındaki 10 devlet ile büyük sorunlar yaşamaktadır. Yakın gelecekte toprak anlaşmazlığı sebebiyle, Hindistan ile nükleeri tetikleyecek bir savaşa girebilirler. Çin’in 34 trilyon dolar dış borcu vardır. Bu borç bütçesinin iki buçuk katıdır. Türkiye’nin 450 milyar dolar dış borcu var. Bu rakam bütçemizin yarısıdır. Yani ekonomik olarak çok güçlü bir devlet değil, bilakis borç batağındadır. Varyag gemisini boğazlardan geçirdik, turistik gemi yapacaklardı, savaş gemisi yaptılar. Bize bu gemi sayesinde turist gelecekti, dünyada en az Çin turisti alan ülke, şu sıralar maalesef Türkiye. Yani siyasi söylemlerle insanımız kandırılıyor. Çin, pimi çekilmiş bomba gibi. Önümüzdeki 5–10 yılı içinde kendi içinde bölünme ve de parçalanmalar yaşayabilir. Çin ne şimdi ne de tarihsel süreçte hiç dost olmamıştır. Altımızda kürt koridorunu destekliyor.
DOĞU TÜRKİSTAN’A SAHİP ÇIKALIM
Özetle dostlar, Maocu Doğu Perinçek’in, Çin'i sahiplenip, Doğu Türkistan davasını yok saymasının aksine, orada bir ülke var uzakta. Esaret altında inim inim inliyor. Sarı benizliler onları eziyor, kurşuna diziyor, işkence ediyor, asimile ediyor. Türk topraklarına Çinliler yerleştiriliyor. Uygur Türkleri tarihten silinmeye çalışılıyor. 1947’yılında başlayan bu Çin işgali ağırlaşarak devam ediyor. Ruhunda biraz Türklük şuuru taşıyan Türk Milliyetçilerine, vatan evlatlarına, yöneticilere, yönetenlerimize seslenmek istiyorum: Bu garip insanlarımızı desteksiz abisiz dostsuz bırakmayalım. Çünkü Çin zaliminin zulmü altında ezilen garip insanlarımızın gözleri Türkiye'de ama maalesef bazılarımızın gözü, bu kandaşımız Türk yurdunda değil, Arap Filistin’de.