İstanbul’da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmalleriyle ölümlerine sebep olan "Yenidoğan Çetesi" ile ilgili soruşturmada yeni ayrıntılar ortaya çıktı. Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’in, soruşturma sürecinde yaptığı stratejik bir hamle ile çeteye bilgi sızdıran denetçileri dinlemeye aldırdığı ve bu sayede çetenin iç bağlantılarını da ortaya çıkardığı öğrenildi.
Soruşturmayı derinleştiren Savcı Yavuz Engin, çetenin hastanelerle bağlantı kurmasına ve suçlarını örtbas etmesine yardımcı olan kişileri tespit etmek için dikkat çeken bir hamlede bulundu. Soruşturma hakkında bilgi sızdıran ve çeteye destek sağlayan denetçilerin iletişimlerini dinlemeye aldıran Engin, bu kritik hamlesiyle soruşturmanın seyrini değiştirdi. Dinlemeler sonucunda, çeteye bilgi veren ve suça dolaylı olarak karışan diğer şahıslar da tespit edildi.
Yenidoğan Çetesi, iddialara göre bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere yönlendirerek haksız kazanç sağlıyor ve ihmalkar davranışlar sergileyerek bu bebeklerin ölümlerine sebep oluyordu. Savcı Engin’in yürüttüğü titiz soruşturma sayesinde, çetenin hastanelerle olan kirli ilişkileri deşifre edildi ve sorumluların ortaya çıkarılması yönünde önemli adımlar atıldı.
Savcı Engin’in bu kritik hamlesi, soruşturmanın derinleşmesini sağladı ve çeteyle iş birliği yapan birçok kişinin ortaya çıkarılmasına vesile oldu. Olayın, hastanelerle kurulan sistemli bir iş birliği ağıyla daha geniş çaplı bir soruşturmayı gerektirdiği belirtildi.
Gazeteci İbrahim Haskoloğlu, konuyla ilgili olarak iki şüpheliden Hakan Doğukan Taşçı ve Şeyhmus Çelik'in aralarında yaptığı telefon konuşmasını paylaştı. O konuşmalar şu şekilde;
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: Dedim, "Hocam napıyorsun?" falan, Bağcılar'da staj yaptığım zaman tanışıyorduk onunla.
ŞEYHMUS ÇELİK: Hı.
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI:"İyi," falan dedi, "Gel, bir beş dakika sigara içelim."
ŞEYHMUS ÇELİK: Hı hı.
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: Çekti beni köşeye, dedi ki "Çabuk, hemen şu dediklerimi yap."
ŞEYHMUS ÇELİK: Hı.
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: "Bunları yaparsan," dedi, "tekrar denetlemeye gelmiş gibi bakarım."
ŞEYHMUS ÇELİK: Hıı.
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: Sonra bir iki şey söyledi, onları hemen ayarladık.
ŞEYHMUS ÇELİK: Hı.
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: Tekrar denetime geliyormuş gibi yaptı.
ŞEYHMUS ÇELİK: Hı.
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: Tekrar baktı, bir iki şeyden geçirdi bizi ama...
ŞEYHMUS ÇELİK: Hı.
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: Yani büyük sıkıntı, "Çocuk ölümü diyor; bu sizin başınıza bela olacak," diyor. Ayrıca, "Sizde farklı bir şey var," diyor. "Hakkınızda gizli bir dava var," diyor, "yaklaşık üç dört ay önceden açılmış."
ŞEYHMUS ÇELİK: Ne davası?
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: Hocam, "Dava var," diyor, "Hakkınızda dava var... Sağlık İl Sağlık Müdürü, yani Sağlık Bakanı'ndan sonraki en yetkili kişi, size kafayı takmış," diyor.
ŞEYHMUS ÇELİK: Hee.
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: "Haberiniz olsun, gizli bir dava var hakkınızda," diyor. "Hepiniz bu örgütleşme gibi bir davanın içindesiniz," dedi. O yüzden "Hemen işten ayrıl, kendini kurtar," dedi.
ŞEYHMUS ÇELİK: İşten ayrıl, hee.
"DİREKT YARIN SABAH GEL, İSTİFANI VER"
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: Evet, "Hiç bekleme," dedi, "Direkt yarın sabah gel, istifanı ver. Sakın uzak dur, başın belaya girer," dedi. Ben de "Tamam hocam," dedim.
ŞEYHMUS ÇELİK: Hee, valla ben de zaten ay başında düşünüyorum, ben de düşünüyorum.
HAKAN DOĞUKAN TAŞCI: Yok, ben ay başını valla beklemeyeceğim hocam, Fırat Hoca'ya da söyledim ben, yok.
ŞEYHMUS ÇELİK: Bir şey olmaz. Ne diyor o, o ne diyor?